Günün bakış

ABONE OL
6 Haziran 2022 16:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Selma ERDAL

*Yaşam-a-mak

Televizyonlardan insanlara dayatılan yaşam,

Molier’in Cimrisi’nin cam kavanozun dışından reçeli yalaması gibi bir yaşam…

Kandırıkçı, yalan, yoksul, yoksun, çünkü bu yaşamın içinde yalnızca varsıllar var, ey sıradan halk sen yoksun!

Varsa yoksa sana “Mafia babalarının anlattığı” arkası yarın videoların yanı sıra Pudra şekerli masallar; ancak onlar seni avutsun…

Ve çoğumuz da…

Üç, beş kitap okuyoruz ve bilgece tavırlar içinde yazılar yazıyoruz, Tolstoy’un ilk gençlik yıllarında “kendimizi Tanrı sanıyorduk” dediği gibi, yazılan her yazıyla hepimiz üstünlük durumlarında… Ülkede yaşanan olumsuzlukları eleştiriyoruz, yorumluyoruz, oturduğumuz yerden ülkeyi, ulusu kurtarmak üzerine sözler üretiyoruz. Sonra egemenler öfkelenip de gelince üzerimize; ürkerek, siniyoruz, içimize kapanıyoruz.

Oysa birileri de hiç bir şeyi umursamadan vur patlasın, çal oynasın havasında…

Alt tarafı üç günlük dünya; doğduk, yaşadık, ölüm dediğinse hemen yanı başımızda…

Öyleyse bizler ne için, kim için çabalıyoruz?

TBMM’de bulunanlar yan gelip yatarken; biz neden kendimizi ateşe atıyoruz?….

*Siyaset yapmak, siyasetle yaşamak

Ülkemizde siyasete bulaşmak bir bakıma uyuşturucu bağımlılığı gibi, daha açık bir deyişle ölümüne kadar…

Eskiler buna “tabut politikası ” derdi ve bu politikacıların ilk örnekleri şu, şu adlar desem; say, say bitmezler, hangisi değil ki?

Her biri padişahlar gibi ölene kadar hükmedecekler, egemen olacaklar. Yeter artık, çekilin; bakın şurada nice genç beyinler var.

*Günümüzden 20 yıl öncesinde…

Bizler Bursa’da saat gece 12’lere kadar kız, kıza gezebilirdik Bursa Caddelerinde…

Ama bugünlerde yalnızca kadınları değil, erkekleri de sokaklardan evlere püskürtmek için her türlü soysuzluk, rezillik, arsızlık sergileniyor uluorta halkın gözlerinin önünde…

Kadınlara yönelik her türlü şiddet sorununa çözüm getirilmemişken; bu tür olaylarla kamusal alanda halkın tümüne şiddet gösterilmektedir. Bu olayların altında; korku toplumu yaratmak gibi totaliter düzenlerde görülebilecek anti-demokratik bir amaç mı vardır, yoksa toplumsal yapıyı tümüyle çökertmek, çürütmek, gibi bir amaç mı vardır? Ülkeye egemen olanlar ve de olmak isteyen tüm siyasal partiler; bir araya gelip de bu olağandışı olaylara karşın yapılması gerekenler üzerine kafalarını yorup, bir parça da halk için yorulup… Değil mi ki “tabut politikası” anlayışıyla siyasal yaşamda kalmayı seçmişler kendilerine; çözüm üretsinler ülke üzerine oynanan oyunların son bulması için ve korku toplumunun oluşmaması için özveride bulunsunlar da şu halk hiç değilse bir kez onların bir işe yaradıkları görsün.

*5 Haziran Dünya Çevre Günü

Nasıl ki kalem kılıçtan keskinse, bir kilo şeftali ya da bir kilo domates gereğinde bir kilo altından bile değerlidir.

Çünkü insanlar yaşamlarını sürdürebilmek için öncelikle oksijeni bol havaya, suya ve doğaldır ki besinlere gereksinim duyarlar.

Bu temel gereksinimlerinden birinin yokluğunda, insanlar yaşamlarını yitirmek tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.

Onları yaşama geri döndürmek için ne kasalarındaki altınları, ne en gelişmiş teknolojiyle ürettikleri sanayi ürünleri…

Ve ne de son model arabaları yeterli olmaz!

Yalnızca ve yalnızca yılın on iki ayında güneşle dans eden Türkiye’nin topraklarında, doğal koşullarda üretilmiş tarım ürünleri kurtarabilir.

İşte bu nedenlerdi ki bizler bu güzel ülke Türkiye’nin, özellikle de bolluk, bereket kenti Bursa’nın, İzmir’in, Antalya’nın, Aydın’ın halkı olarak yeşil bir dünyada yaşıyor olmanın ayrıcalığının ayırdına vararak, geleceğimize güvenle bakmalıyız.

Geleceğimize güvenle bakmakla yetinmeyip, bu yeşil dünyamızı sonsuza dek yaşatacak önlemleri de almalıyız.

Yoksa her yıl 5 Haziran gününde; çevre üzerine üretilen söylemlerle geleceğimizi kurtaramayız.

Söylemlerimizle, eylemlerimiz örtüşmeli; ağaçlarımızın dallarında kuşlar ötüşmeli, bebelerimiz tok karınla geleceğe güvenle bakışmalı…

Tufan ve Nuhun Gemisi’ni masal gibi dinleyen insan soyu; ne yazık ki yeni bir tufan, kıyamet beklentisi içinde… Diyemeyiz ki bundan bana ne?

Çünkü tüm Dünyalılar; yol alıyoruz aynı gemide! Bu geminin adı Dünya Gemisi; benzemez siyasetçilerin ülkeleri batırırken dillerine pelesenk olan gemilere… Battığında; egemeni de, ezileni de boğulur evrenin sonsuz derinliklerinde!

5 Haziran 2022

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP