Adana’da “haziran” yaşamak zor!

ABONE OL
24 Haziran 2022 12:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Hasan Hüseyin Korkmazgil şiirinde “şuramda bir çalı kuşu ötüyor/ uy anam anam/ haziranda ölmek zor” dizelerine yer veriyor.

Nasıl bir aysa haziran, Korkmazgil’e “haziranda ölmek zor” dedirtiyor!

Adana’dan soran var mı “haziranı” bilmem, ya da Çukurova’dan; soğuk kış günlerinin ardından “haziranı yaşamak zor”!

Yurdun birçok bölgesinde yağmur, serin hava, kimisinin dağlarındaki karlar erimeden daha, Adana’da sıcaklık mevsim ortalamasının üzerine çıkıyor zaman zaman…

Adana’nın her yanı betondan yapılarla çevrili, yağmur suyunun akıp gideceği dereler doldurularak yaşam alanlarına dönüştürülmüş, yeşil alanlar katledilerek betonlaşmaya açılmış…

Adana’da haziranı yaşamak zor!

***

Kent içi dolmuşlar, otobüsler, metro ter kokuyor!

Kim ne derse/ desin, her geçen gün “özel araç” kullananların sayısı azalıyor; nasıl azalmasın ki, her gün işe aracıyla giden biri tüm aylığını yakıta vermek zorunda kalacak! Yemeden, içmeden yakıt bedeline çalışmış olacak!

O nedenle caddeler, sokaklar bu koşullar altında her geçen gün boşalacak; evdeki elektriği/ doğalgazı kullanırken nasıl “en aza” düşürmek için çaba harcanıyorsa, aracın da “daha az” yakıt kullanmak için uğraş verildiği açık…

Haziranda dolmuşa, otobüse, metroya binerek işe gidenler ter kokusunu almaya başladıkları gibi, işe vardıklarında telaş içeresindeler…

Hiç olmazsa, yolcu yoğunluğu olan saatlerde, Adana’da haziran ayında iklimleme açılması bir “insanlık ödevi” olmalı!

“Ödevi” dinleyen, yerine getirmek isteyen yok ama…

***

Sabahın saat sekizi… Dolmuş durağı normal zamanlarından kalabalık. Ayakta yolcusu olan dolmuşa da, otobüse de binebilmek için yarışıyor yolcular!

Duraklar havalı, esintili olsa da, araç içi pişmiş, sıcaklık kaynıyor! Aracın kaptanı “daha çok” yolcuyu alabilmek için “orta sıra ileri, önde boş yer var arkadaşlar, biraz ileri” komutunu vermesine karşın ya yolcular yerinde kalıyor ya da yarım adım hareket ediyor; aslında adım atacak yer yok, herkes biraz daha sıkışıyor!

Kaptandan ikinci bir “arkadaşlar ileri” diye seslendiğinde de, orta sıralardan bir ses “nereye gideceğiz kaptan, ilerisi/ ötesi doldu, herkes ter içinde, iklimlemeyi neden açmıyorsun” diye sorunca, “ileri” diyen kaptanın sesi yıkık/ parçalı “daha emir gelmedi” oldu!

Aynı yolcunun sesi “ne emri kaptan, insanlar buradan işe gidiyor, şu an ki durumumuzu düşünüyor musunuz hiç, insanları mal gibi doldurmanıza fırsat veriyorlar ya; lanet olsun” diye sonlandı.

Otobüs, kapılarını kapatarak ilerledi…

Adana’da haziranda yolculuk zor!

***

Ulaşım, yolculuk denilince bir başka sorun daha var…

Bilindiği gibi toplumun bazı katmanları kent içi ulaşımda otobüslerden bedel ödemeden yararlanırlar…

Örneğin emekliler/ altmışbeş yaş üstü olanlar…

Piyasanın durumuna, temel gereksinmelerin ederine bakılmaksızın emekliye verilen “açlık sınırının” yarısındaki aylık “bedelsiz ulaşımı” zorunlulaştırır!

Sadaka gibi verilen ikibinbeşyüz lirayı dolmuşa mı versinler, elektriğe/ doğalgaza/ suya mı ödesinler, temel gereksinmelerine mi harcasınlar!

Ötenazi olmasa da, “açlığa” terk etmek bunun adı!

Önümde oturuyordu! Yanında oturana, yüksek sesle, bu otobüsün numarasını yaz bana ver, dedi. Geçen gün yine “sizin kartınız geçmiyor, artık bedelini ödeyeceksin” dediler, ödedim, sordum yalanmış, dedi. Şimdi bu sürücü bana aynısını söylüyor, benden ücret istiyor, ödemesem indireceğini belirtiyor, dedi. Bundan da şikayetçi olacağım, dedi.

Otobüsü kullanan kaptandan hiç ses yoktu!

Buna benzer duruma çok tanık olmuştum, ancak bu hazirana denk gelindiğinden midir, bir de araç içi sıcak olduğundan mıdır, iklimlemenin öğle sonrasında çalışmamasından mıdır nedir; ilk durakta kendimi dışarı attım, yürümek istedim…

***

“Haziranda ölmek” kadar, “Haziranda Adana’da yaşamak” da zor!

Kime sorsan haklı aslında…

Otobüs kaptanına soruyorsun, gün içince yolcularının çoğunun “bedelsiz” olduğu zamanlardan söz ediyor! Aracının kontağını açmasının bir bedelinin olduğunu söylüyor! Buna bir de daha haziran ayında iklimleme açmayı da eklersek…

Daha temmuz var, ağustos var, eylül var…

Ama Adana böyle bir yer; mayıs ayında “don olayı” yaşanır, beş gün sonra hava sıcaklığı ortalamaları zorlar!

Öyle ele/ avuca gelmeyecek etkinler peşinde koşacaklarına, öyle “gereksiz” harcamalar yapacaklarına, öyle bir sokak altta yaşayanları bilmeyen/ umursamayan şenlikler gerçekleştireceklerine; haziranla başlayan sıcak aylarda hem toplu ulaşım araçlarını, kem de yurttaşları rahatlatacak eylem birliği oluşturulsun artık!

Adana’da haziran ayını yaşamayı zorlaştırmayın; daha temmuz var, ağustos var…

230622

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP