Çocukların yanaklarında ilkyazın portakal çiçekleri

ABONE OL
25 Nisan 2022 09:37
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Adana’nın kaldırımlarında dikili turunç ağaçları, narenciye bahçeleri portakal çiçeklerinin ilkyaz kokularıyla daha güzel şimdi…

Nasıl anlatılır bilmiyorum ki, “Abidin, mutluluğun resmini yapabilir misin” der gibi oldu; kış aylarının soğuğu bitmiş, “kazma/ kürek” yaktıran mart ayı geçip/ gitmiş, corona virüs şaklabanlarının da sesi/ soluğu kesilmişken portakal çiçeği konusunu içine çekebilmek…

Ne anlatıyorum ki ben?

Aslında bu gün 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı; günün önemine ilişki yazmak, bu günün kanıksandığını anlatmak, çocuklardan, gençlerden, emekçilerden, emeklilerden binbir örnek vermek isterdim!

Yoktu ki!

Meclisin açılışının yüzikinci yılıydı, “egemenlik, kayıtsız/ koşulsuz ulusundur” sözleri tarihe düşürülmüştü, bu gün çocuklara armağan edilmişti!

Olmalıydı! Çocukların yanaklarında ilkyazın portakal çiçekleri açmalıydı, şeker de yiyebilmeliydi; çok mu?

***

Siz görmediniz mi, sabah sütçüye giderken yol kıyısındaki çöp varillerini karıştıran, kulak memelerinden başlayıp, çene altına değin atık kir izi taşıyan çocuklar gördüm!

Görmediniz mi siz?

Yaşları kaçtı ki; yüzündeki atık kir izinden ne gülmeleri, ne mimikleri, ne zorlandıkları, ne sevindikleri, ne acıları belli değildi ki…

Yaşları belli gibi de, belirsiz; on olabilir, oniki olabilir, onbeş de olabilir, hepsi yanıltabilir bile…

Yanaşsam, “bugün senin bayramın” desem anlayacaklar mıydı, ya da “bu gün benim bayramım” diyecekler miydi ki?

Olanca güçleriyle tek tek kontrol ettiklari, içerisinden gerekenleri aldıkları çöp varilinin yanından hızla biraz ileride durana koşuştururken ki çabaları “yaşamın” asıl adı olmalıydı!

Yaramayan atıkları yarayanlardan ayıracakları, poşet/ cam/ kağıt ayrı bölümlerde toplanacaktı; öyle de yapıyorlardı; bulduğunu büyük torbanın içine yerleştirdiği başka torbalara koyuyordu, üç dakikadan fazla sürmedi, gözden kayboldular!

Portakal çiçeği kokusunu alabilmek öyle zordu ki…

***

Şu haberi okudum:

“Türkiye bugün yüzde 22.7’lik oranla çocukların en yoksul olduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyesi ülke.”

Yapılan araştırmalar “her beş çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşiyor, yeterli besine ulaşamıyor” bilgisini veriyor.

İnsanımızın açlıkları/ yoksullukları, arkalarından “şıpıdıkla” doyurmaya alıştırılmış!

Konukseveriz, yabancıya yardımcı oluruz, yemeyiz yediririz, aç kalsak da yabancıyı doyururuz, omzumuzda taşır hamalı oluruz…

Kim bunları “bu yurdun” insanlarının sırtına yükledi bilmiyorum; “konuksever” olmaya diyeceğim yok, ancak “konukluğu” aşan sürece, “bu yurdun” insanının görmediği güzellikleri ayaklarına sermeye ne denli savunmasız/ yazgıcıyız böyle!

İlkyaz çiçeklerine ne zaman sevinecek insanlar?

***

OECD üyesi ülkeler arasında ilk sıraya yerleşmişiz, ardından Şili, sonra ABD, Meksika…

Bizdeki çocuk yoksulluğu yüzde 22.7 iken, Finlandiya’da 3.5, İzlanda’da 5.4, Macaristan’da 8.4…

Bizim 23 Nisan Çocuk Bayramımız vardı bir de; dün gelen onlarca iletileri anımsadım, ne demiyorlar, çocukları nelerle betimlemiyorlar, neler, neler…

Bir tanesi “çocuklar bu ülkenin geleceği” diğer,

Bir başkası “çocuk, öncelikle vatan gibi sevilmeli” diyor,

Bir diğeri “büyüklük, küçüklere verilen değerle ölçülür” diyor,

Bir öteki “çocuklar geleceğin sahipleri” diyor…

Bu sözler, “egemenlik, kayıtsız/ koşulsuz ulusundur” sözünün arkasına sığınıp, “halkın özgür istenciyle seçilip buraya geldim” diyenlerin…

Çocuk “gelecek” mi; haydi gösterin nasıl bir “gelecek” olduğunu, eğitimsiz çocuk bırakmayın, her tür olanağı kullanın, çöp varillerinin yanından çekin, açlıkla sınanmalarını engelleyin!

Ya da çocuk “vatan gibi sevilmeli” öyle mi? Eğer, çocuğa verdiğiniz önem kadarsa yurt sevginiz; onları yol kıyılarında gördünüz sustunuz/ ayakları yalın yanınızdan geçti görmediniz/ en ağır koşullarda iş gücü olduğuna tanık oldunuz görmezden geldiniz!

Ya, “çocuklara verilen değerle” ölçülen “büyüklük”! “Büyük” olmak, hiç bir şey değil o zaman; hiçbir çocuk “büyük” olmaya imrenmesin, “büyük” olacağım diye çırpınmasın…

İlkyaz çiçeği kalsın yeter!

***

23 Nisan iletilerinin yanında görselleri de var!

Çocuktan, çocuk isteklerine duyarsız kalanların her birinin kucağında birkaç çocuk…

Hepsi, daha çoğu çocukların arasında cıvıl cıvıllar, çocuklarla çocuklar gibi şenler…

O alanda çocuklarla süreleri bitene dek…

En son anımsayacağım bir isim geldi aklıma…

Faşist lider Adolf Hitler, Kavgam adlı yapıtında, çocuklarla olan fotoğrafları da yer alır. Birbuçuk milyonu çocuk, altımilyon Yahudi’nim yaşamını yitirmesine neden olan Hitler, “çocuk sevgisi” ile anılır!

“Sözde” kalan, uygulama alanında unutulan “sevgi” anlayışında yokum!

23042022

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP