Yağ(cı) kuyruğu…

Yağ(cı) kuyruğu…

ABONE OL
8 Mart 2022 17:55
Yağ(cı) kuyruğu…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Gün içerisinde “bu geceden başlayarak benzin ile mazota yeniden zam yapıldı, yeni zamla birlikte fiyatlar” denmesiyle birlikte, araç sahipleri gelecek zamdan kendilerini korumak/ bir o denli ucuza akaryakıt almak için istasyonların önünde araç sahipleri metrelerce uzayan kuyruğa girdi, kimileri saatlerce kuyrukta beklemek zorunda kaldı!

Bunları son zamanlarda “ne” çok yaşıyoruz öyle! Ama hiç birinde “ne bu zamlar, ne bu büyüyen masraflar” demeden, adına “ucuz akaryakıt kuyruğu” denerek/ olanlara hazır biçimde koşuşturuyoruz!

Yalnız akaryakıtta mı? Bu yurdun toprakları yok mu; bakliyatta, ayçiçeğinde, benzeri temel gereksinmelerde kuyruğa neden olan tüm etmenlerde “neler oluyor bize” demek yok mu?

Gerisini söylemeyeceğim bile; Adana’nın toprağına taş eksen biter, derlerdi! Toprağını bozdukları gibi, dağını da bozdular! Ovasını da bozdular, suyunu da bozdular, derelerini de bozdular!

Akaryakıtı geçtim, Ayçiçek yağı denilince neden delleniyor insanlar, şeker denilince neden kaygılanıyor insanlar, buğday denilince neden susuyor insanlar?

Bugünden söyleyelim; bunun şakası yok!

***

Biliyor musunuz, “iktidar” bana artık “içten/ dürüst” gelmiyor! Bu yurdun insanı için uğraş verdiklerini düşünemiyorum! İnsanlara “yaşanılır” bir ülke sunabilmek için çaba harcadıklarına inanmıyorum!

Burnumuzun dibinde, iki tane çatlağın/ sözde “ülke çıkarları” uğruna başlattıkları didişme nedeniyle büyüyen olaylar yüzlerce can yitimine neden oldu!

Okyanusun ötesinden “birisi” hapşırsa sanki bizim organlarımız yer değiştiriyor; ekonomimiz, raflardaki/ tezgahlardaki fiyatlarımız, eğitim biçimimiz, politikacıların söylemi, insanların söyleşileri, ekranlara çıkan konuşmacıların sözleri “hep” oralardan…

Bir de konu Karadeniz’in öteki kıyısı, Montrö Sözleşmesi’nin gediklisi Ukrayna olunca; sanki gerilim bizde, sanki Rusya bize namluyu doğrultmuş, sanki bizde kentler boşaltılıyor…

Elektrik dert, akaryakıt dert, ekmek dert, Ayçiçek yağı dert…

Bunları “dert” diye başımıza bulayan da asıl dert!

***

Ekmekte kuyruk, akaryakıtta kuyruk, ayçiçeğinde kuyruk…

Enflasyon altında ezilmeyen bir halk, yaşanan pahalıktan etkilenmeyen bir halk, emeğinin karşılığı diye asgari ücret verilen halk; eğer yaşamından hoşnutsa, eğer aldığıyla geçimini sağlayabiliyorsa, eğer kış ayında üşümemişse, eğer evinin odalarını karartmamışsa, eğer çocuğuna şeker alabilmekte zorlanmamışsa…

Bu kuyruk neden?

Zevkten, sevinçten, göbek atmak için mi gecenin bir yerinde akaryakıt istasyonunda/ yağ kuyruğunda/ ekmek sırasında kendini buluyor!

Bu olgunun şakası “hiç” yok!

***

Bu “iktidara” hiç güvenmiyor, hiç çözüm odaklı çalışmalar yaptığına inanmıyorum!

Emekçiler, emekliler, çalışanlar aldıklarıyla karınlarını mı doyursun, yoksa “acımasızca” yükselen zamlara mı ayak uydursun!

Artık, hiç birini “bunu geçtim” diyemeyeceğim; her biri kartopu gibi irileşiyor, daha çok can acıtıyor, daha çok yoksunlaştırıyor, daha çok doyumsuzluğa neden oluyor!

Gözden kaçtı/ görülmedi sanılmasın, gece karartısında/ gözden ırak çıkarılan “zeytinlik alanlar ile sit alanlarının maden alanlarına” dönüştürülmesinin ivediye gerçekleşmesinin iç yüzü ne?

Ülkenin satacak, parselleyecek, talan edecek yerleri bitti, Kanal İstanbul’da beklenen başarı sağlanamadı da, sıra zeytinliklere, sit alanlarına mı geldi?

Zeytinliklere bu denli gözleri bağlı, sinirleri alınmış, duyarlılıkları zedeli “kim” varsa anlamakta zorlanıyorum!

Bugün “zeytin” konusunda herkesin diyeceği birkaç sözü olmalı; kimi sağladığı eko sistemi, kimi doğal yapıyı, kimi yılların eskitemediği gövdeyi, kimi meyvesinin insan yaşamı için önemini, kimisi yağını, kimisi ekonomik varsıllığını…

Zeytinlik alanlara öteden beri “kem gözle” baktığı için özellikle, bu “iktidara” hiç güvenmiyorum!

***

Akaryakıtta yeni zamlar gelmesi beklerken, zamların “hiç kimseyi” etkileyecek durumu kalmamış olmalı ki, “nasıl ama, geç kaldı gibi, arabayı da çalıştırmıyorum eskisi gibi, lambaları da söndürdüm, yürümeyi yeğliyorum” diyecek yerleri etkin şimdi!

Yeni yılda yaklaşık iki kat artmış akaryakıt, daha da artsın; ne olacak bakalım!

Ama işin içerisinde bir de yağ var; yemeklerde kullanılmazsa olmaz!

Yağ sırasındaki “yağcılar da iş başında bir de…

Ukrayna-Rusya gerginlik yaşayınca, biz de her şey tersine gitmeye başladığı gibi, yağda da bir sürü çıkmazdan söz edilmeye başlandı! Görgüsüzlük, kendini bilmezlik, aptallık sırayla değil ki; insanlara “paylaşma” denilen olguyu unutturduğunuzda rafları boşaltıyor, yiyeceğinden çoğunu depoluyor!

İşin içerisinde “yağsız” kalmak da var ya; zeytinlik alanları da kutulunca ne olacak bakalım…

Ne de olsa “yağı olanı” bol bir coğrafyayız; gerektiğinde her yerde kullanılmaya hazır!

07032022

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP