Nasıl bilirdiniz?

ABONE OL
14 Mart 2022 16:31
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

“Siz nasıl bilirdiniz” diye sorsalar; neler söylenmezdi, neler sayılmazdı, her konuşmasının gündem olduğu nasıl unutulurdu, “iktidar” yanlılarından bile övgüyle söz edenler nasıl bir yana atılırdı, parti içerisinde “bir istemez” grubun oluştuğu nasıl yadsınır, sinsice bir planla “parti dışına” atılma çabaları nasıl dillenmezdi ki…

Muharrem İnce’den söz ediyorum…

Babam, ışıklarda uyusun severdi… Herkesin anladığı dilden konuştuğunu, herkese sorunu da/ çözümü de anlayacağı biçimde anlattığını, söylerdi. Sıkmadan kendini dinletmesini biliyordu; zorlanmıyordu, bildiği gibi konuşuyordu, açık sözlüydü, yaşananı gizlemiyordu, kendi özeleştirisini yapabiliyordu…

Babam, cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecini görmedi, görse sevincinden tüm rahatsızlıkları biterdi, “yeni Karaoğlan geliyor” derdi; inanıyorum!

***

Cumhurbaşkanlığı adaylığı “ne güzeldi” öyle; uzun yıllardır alışık olmadığımız günler yaşatıyordu. Mitinge giderken konvoyu durduruyor, geç kalma pahasına çalışan tarla emekçilerinin yanına gidiyor, traktörüne biniyor, birlikte bir şeyler yapabiliyor…

Her gittiği yerde karşılanış biçimi “iktidarı” kara kara düşündürmeye yetiyordu; yetmeliydi de!

Öyle her hangi bir yaş grubunu değil; yeri geliyor bıyıkları yeni terlemeye başlayan, ilk kez oy kullanacak olan kuşağı da, orta yaş gruplarını da, yetmiş yaş üzerini de, emekçiyi de, emekliyi de, çocukları bile heyecanlandırıyordu için için.

Kavga istemiyordu, küs durmayı beceremiyordu, arkadan konuşmayı içine yediremiyordu, yüz yüze konuşmayı yeğliyordu; biz bunları son yıllarda öyle unuttuk, biz bunları yaşları otuzlara varanlardan öylesine esirgemiştik ki…

Muharrem İnce, “o seçimde” işte bunları yeniden kazandıracak bir şans olarak görülüyordu; olmadı, ya da oldurulmadı, ya da o şans tutmaması için gerekli herşey yerine getirildi!

Sonuç olarak, “sığdırılmadığı” CHP’den ayrıldı, Memleket Partisi’ni kurdu!

***

Partinin il örgütünde olanları yayın yönetmenimiz Özcan Aladağ yazdı. Parti daha seçime girmeden kaynıyordu. Genel Başkan İnce, her ne denli/ her fırsatta “başka olacağız” dese de, yalnız Adana’da değil, birçok kentte benzeri sancıların yaşandığı/ çözüm üretilemediği/ yanlışların sürdürüldüğü belirtiliyordu!

O gün, Seyhan Oteli’nde düzenlenen basın toplantısındaydım, parti örgütü içerisinde baştan bu yana yer alan bir arkadaşla birlikte. İl örgütünde yaşanan birkaç olay anlattı, parmakları ısırtacak biçimde, tüm bunların İnce tarafından bilindiğini, asıl sorunu çözmek için geldiğini söyledi!

Toplantıda yüzeysel olarak sorulan bir soruya “bunları parti içerisinde çözeriz” yanıtı gelince, basının etrafını saran partililerin de yaptıkları bir “işmiş” gibi alkışlamaları birçok “sorunun” karanlıkta kalmasına neden oldu!

Partililer için sorunu “halı altına” süpürmek bir “güç” kanıtı olsa da, basın için “hoş olmayan” bir sonuçtu!

Bir gün sonra, basın toplantısı konusunda izlenimlerimi yazarken “ne” diyebilirim ki başka; örgütlenmede oluşan kirlilikler saça/ sakala karışmış!

***

Basın toplantısında söylenen “yeni bir şeyler” neden duyamıyoruz bilmiyorum!

CHP’de, cumhurbaşkanı adaylığı sırasında söylediklerinin yinelenmesinden başka bir şey yoktu! Ya da “iktidara” yakın bir televizyon izlencesinde anlattıklarından başka…

Özellikle basın “daha başka bir İnce” yazmak istiyordu; diğerlerinden ayıran yanını, diğerlerinden ayrı içtenliğini, diğerlerinden başka özelliklerini, diğerlerinden başka parti içi demokrasiyi, diğerlerinden başka çözüm arayışını…

Adana’da, her biri başka “yerde” olan il/ ilçe örgütleriyle mi “sistem partilerinden” Memleket Partisi’ni ayıracaktık; anlamak zor!

Çukurova İlçe Örgütü’nde açıkça görmek olasıydı…

Oradaki bir avuç kalabalık bile gruba ayrılmış gibiydi! Sanki birileri “biz burada il için varız, sizinle işimiz yok” diyor, bir başkası da “varlığınız bize zorluk yaşatıyor, gelemeseniz de olur” der gibiydi!

Tabeladaki “gelecek” nasıl gelecekti acaba?

***

Gelenler arasında, CHP’ye kızgın olup da, kendine yer arayan, İnce’yi geçmiş dönemlerinden beri izleyenler de vardı! “Nasıl bilirsiniz” sorusunu onlardan biri sordu bana! Oldukça içtendi, oldukça kararlı biçimde gelmişti, oldukça umutlanmıştı…

Sorduğumda “bildiğim, gördüğüm, tanıdığım değil” demekle yetindi! Üzgün olduğunu, beklentilerinin çok küçük bir bölümüne bile yanıt alamadığını söyledi!

İnce, sisli bir yola düşmüştü; yolu daha net görmek için olanakları olmasına karşın denemekten uzak duruyordu, başkalarının belirleyeceği geleceğin peşinde gibiydi!

12032022

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP