Yoksullaşma nereye dek sürer?

Yoksullaşma nereye dek sürer?

ABONE OL
3 Şubat 2022 16:36
Yoksullaşma nereye dek sürer?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Zaman zaman yaşananları “hak” ediyor muyuz, diye düşünenlerdenim…

Yarın konusunda en iyi öngörüsü olan meteoroloji uzmanları; günler öncesinden gelecek soğuk/ sıcak dalgayı söylüyorlar, gün yaklaştıkça saatine varana değin/ ne ölçüde olacağına dek bilgi veriyorlar!

Bir kez “sekme” olmaz mı, “kar yağışı” yaşanacak dediklerinde “yağmur” yağsa, ya da “buzlanma/ don olayı” yaşansa olmaz mı; hayır, öngörüleri gözle görülür sapma göstermemesine imreniyorum doğrusu…

Geçtiğimiz haftanın gündem konusu olan “kar yağışı” beklentisi günler öncesinden açıklanmış; gerek hükümet, gerek yerel yönetimler, gerek sorumluluk alanlarına girenler, gerekse yurttaş “ne yapmaları/ nasıl önlemler almaları” konusunda uyarılmışlardı!

“Meteoroloji uzmanları, salt hava koşulları ile de değil de, ülkenin/ ekonominin geleceğine ilişkin öngörülerde de bulunsa” dediğim oluyor, inanın…

Örneğin yılsonu enflasyonu ne olabilir, bu işsizliğin sonu ne olabilir, bu açlık sınırı altında kalmanın gelecek için nasıl zorlukları olabilir, genç işsizliğin boyutunun büyümesi/ yurtdışına gitmek istemesi hangi olaylara gebedir…

Sözüm ona, hava koşullarını öğrenmek için izlenen yöntem, ülkelinin geleceği konusunda da denemez mi?

***

Yalnız bunlar değil…

Şu “algı” konusu… Yurttaşın ilgilenmesi/ yapması gereken bir sürü “işi” olması düşünülürken, salt bir yerleri karalamak, yaşananların üzerini perdelemek, onun üzerinden “yarar” sağlamak için neler yapılmıyor öyle…

İşin “en” acısı da, “iktidardan”, ona yakın duranlardan hem alkış görüyor, hem de omuzlarının dikleşmesine/ yüzlerinde gülücük açmasına/ alan kürsüsüne çıkarılmasına neden oluyor!

“İktidar” partisi, Trabzon’da bir miting düzenliyor, kürsüye dokuz yaşında bir çocuk çıkarılıyor, mikrofon veriliyor…

Çocuk, kalabalığa “Bay Kemal yalancı, hain” diyor! Çocuk konuşurken, hemen arkasında duran kim varsa mutlu oluyor, gözleri açılıyor, miting kalabalığından alkışlar yükseliyor!

Dokuz yaşında bir çocuğa “yaptırılması” gereken bunlar mı? Kin, nefret şırıngalayarak o yaşta yapması/ bilmesi gerekenlerden uzak tutmak mı?

Bu çocuğun daha okuması gerek, sokakta arkadaşlarıyla/ mahalle arasında koşuşturması gerek, düşüp/ dizini yaralaması gerek, anne-babasından şeker istemesi gerek…

Bugün şunu öğrendim:

Çocuğa ulaşılmış, özür diliyor, dediklerinin anlamını bilmediğini söylüyor…

“İktidar” için çocuğu kullanmak, onu konuşturmak, alanı dolduran kalabalığın elektrik/ doğalgaz/ akaryakıt zamları karşısında “hangi zorlukları” yaşadıklarına değinmek daha yerinde olmalıydı…

Çocuğun “Bay Kemal yalancı, hain” sözleri mitinge damga vurdu, algı da oluşturuldu; geleceğe yansıması ne olacak, düşünüldü mü?

***

Meteoroloji uzmanlarını onun için önemsiyorum…

Avrupa’dan, Rusya’dan, Afrika’dan gelecek bir akımı günlerce öncesinden söylüyorlar…

Dövizin üç ayda ikiye katlanması, ardından bunun yarısını yitirmesi, temel gereksinimlerin iki kattan daha çok zamlanması, dövizin düşüşünde bunun gereksinmelere yanmaması, dar gelirli yurttaşın birçok gereksinmesini karşılayacak gücü kalmaması…

Bu ülkenin “işi” ekonomistlik olan, aldığını/ verdiğini planlayan, insanlarına daha iyi bir yaşam için o görevde bulunan “bilenleri” olmalı…

Salt yarının değil, önümüzdeki beş yılın, on yılın, yirmi yılın planlarını/ izlencelerini yapan “bilenleri”…

Meteoroloji uzmanları gibi…

Bu ülkede her gün kaç çocuk doğuyor, kaş kişi yaşamını yitiriyor, kaç genç liseden mezun oluyor, kaçı üniversiteye gidiyor, yıllık kaç kişi okullardan mezun oluyor…

Bunların planlarını/ izlencelerini yapan “bilenleri” olmalı…

Ayrıca bu ülkenin ekim alanı nedir, buralarda neler ekilir, bunlardan ne denlisi yurtiçinde tüketilir, üretimin ne denlisi dışarıya satılır, dışarıdan neler alınır, girdilerin yurtiçinde yapılması için hangi kaynakların kullanılmasına gerek vardır…

Bundan başka “bir de” bu yurdun yurttaşları vardır… Yurttaşın yaşadığı yurdunu daha çok sevmesi için hangi çalışmalar yapılıyor, herkesin doyması için hangi projeler hazırlanıyor, emekçilerin “açlık sınırından” çıkarılması için yerli üretim ürünlerine hangi katma değerler katılıyor…

Saymakla bitmiyor ki; ortada bir öngörü var mı; bilen var mı?

***

Şunu, “iktidar” ne denli “algı” konumuna düşürse de biliyoruz;

Yeni yılın ilk saatlerinde yapılan elektrik/ doğalgaz/ akaryakıt zamlarıyla, yurttaşın ekmeğinden bir bölüm “zorla” koparıldı, biraz daha yoksullaştırıldı!

Dün, “kota” artırılarak yapılan “makyaj” algıdan başka bir şey olmadığını “iktidar” yırtınsa da dar gelirli herkes yaşıyor!

İnsanlar bugün lambasının birini söndürdü, musluğunu biraz daha kıstı; ya sonra?

Bundan sonrasını meteoroloji uzmanlarının yolundan giderek öğrenmek olası olmalı…

Soru şu:

Bugün yaşananlara bakılınca, yoksullaşma nereye dek sürer? Yanıtınız!

020222

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP