0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kadın; İnsanlık Tarihi boyunca varlığıyla erkeğe dert olan kadın…

Ve yine İnsanlık Tarihi boyunca sürekli şiddete uğrayan kadın…

Kadına yönelik şiddeti durdurmak için uluslararası belirlenmiş günleri destekleyen, kamu spotlarıyla kamusal alanda kadına şiddeti “sözde” engelleyen yetkililer…

Ama ne yazık ki kadına yönelik şiddet durmuyor, her yeni gelen günle birlikte; kadına yönelik şiddetin bir başka biçimi kadının karşısına çıkıyor.

*Kadın ve Cinsel Şiddet:

Kadınlar şiddetten korunmaktan önce, doğru erkeği seçmesini öğrenecek; şiddete maruz kalmamak için… Çünkü… Çünkü erkeklik çok kısa bir dönem, başlar duraksamalar, aksamalar kırkından sonra… Ve kabarır öfke güçlü kadınlığa… Başlar dayak faslı zavallıca ve hatta uzanır öfke ölüm oyununa… Üstelik… Bir zamanların deli fişeklerinin barutlarının; bir atımlık kalması yıllar içinde… Ve yine de kadının menopozuyla dalga geçerler; oysa kendileri andropozun sahillerinde…

*Kadın ve Duygusal Şiddet:

Geçmişte kaldı; yemeğin salçalısı, kadının kalçalısı… Günümüzde güzelliğin de, sağlığın da önkoşulu; incelik… Bu koşullarda birazcık kilo alırsa kadın; bazen “konca” ama bazen de “koca” denen odun, ona derse ki nedir bu durumun; karnındaki göbek mi, bebek mi? Ben bir şey koymadığıma göre belli ki şişmanlık… İşte o zaman eyvah ki eyvah, vay adamın haline… Düşmesin yetkililerin eline; çünkü bir erkeğin eşine, “göbeğin çok” demesi, girermiş psikolojik şiddete…

Unutulmasın diye de bir anımsatma; “kadına şiddet hattı”nın ALOsu 183…

Sevgili “K” harfleri; olmasın yaşamınız “E” harfi karşısında yaşanılmaz, zor ve güç…

* Kadın ve Depremsel Şiddet:

99 yılında sarsılınca yer; bilgisi, ilmi, irfanı kendinden menkul hocalarca, söylendi kocaman, kocaman sözler yaşanan felaketin nedenselliği üzerine… Ki İzmit ve Gölcük çevresindeki yersarsıntısı/ deprem sırasında yaşamını yitirenlerin; işlenen günahlar bağlamında kara toprağa, mezara imansız girdiklerini bile ileri sürdü bu deriiiin hocalar… Ve işlenen günahların müsebbibi, sorumlusu olarak da işaret edildi Gölcük’deki Atatürkçü denizcilere ve de onların karakaşlı, sarı boyalı saçlı, ille de astragan, samur kürklü eşlerine…

Ve…

Ne yazık ki yıllar sonra, 24 Ocak 2020 günü Elazığ ve çevresinde gerçekleşen deprem de yobaz kafalarca, günahkar kadınlara bağlandı. Ve 31 Ocak 2022 günü Konya’da yaşanan deprem için o yobaz kafalar acaba ne yorum yapacaklar?… Ne de olsa Konya; kutsal sayılan kentlerden biri… Her ne ise; aklımıza anlamsız sorular düşürmeden önce, dönelim kadına yönelik şiddet sorunsalımıza… Obur Adem’in “elma”yı yemesi nedeniyle Cennet’den kovulan Havva’nın kızları; 21. yüzyılda da yaşanan depremler nedeniyle sorumlu tutuldu, suçlu bulundu, günahkar sayıldı, hüküm giydi. Nasıl ki Ortaçağ’da Hıristiyanlık günlerinin en karanlık, en gerici dönemlerinde, hava koşullarının kötüleşmesi bile kadınların “cadı” oluşuyla ilişkilendirilip, kadınlar yakılırdı. Bu yobazlar da ellerine fırsat geçse, birileri onların eylemlerine göz yumsa; kadınları ya yakacaklar, ya da yok edecekler “açık gezip, günah işledikleri” gerekçesiyle…

Bilinmelidir ki eylem ve söylemlerinden ya da tutum ve davranışlarından dolayı depremin gerekçesini kadınsal günahlarla ilişkilendirmek de kadına yönelik bir çeşit şiddettir. Daha doğru bir anlatımla; bu tür ilişkilendirmeleri yapanlara karşı suskun kalıp, yutkunmak da kadına yönelik şiddettir. Üstelik depremin nedeninin ne dünyayı başında taşıyan öküzün iki yana sallanması, ne de kadınların yaşam tarzları olmadığını; bu sözleri türeten din maskeli yobaz miskinler de çok iyi bilmektedir. Ama yine de kafaları bulandırmak, toplumsal yaşamda bilinçsiz ve bilgisiz kişilerin kafasında kadınlara yönelik bir nefret uyandırmak için böyle sözler türetmektedirler. Ve böylelikle kadının yaşam biçimine yönelik bu saldırılar bağlamında, kadına bir çeşit şiddet uygulanmaktadır.

Sonuç olarak kadına yönelik; yobazların söylem ve eylemlerine de karşı yaptırımlar gerekmektedir! Son aşamada kadını yaşamdan soyutlamak, kadını yok saymak amacıyla yapılan bu söylemler engellenmelidir. Bu tür şiddet de durdurulmalıdır!

Değil mi sevgili kadınlar?