Üreticinin hangi ürünü ile “dış satım” büyümesi sağlandı?
  • OLAY NET
  • Yazarlar
  • Üreticinin hangi ürünü ile “dış satım” büyümesi sağlandı?

Üreticinin hangi ürünü ile “dış satım” büyümesi sağlandı?

ABONE OL
9 Ekim 2021 07:47
Üreticinin hangi ürünü ile “dış satım” büyümesi sağlandı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

En düşündürücü/ kaygı verici olanı; “elde” tüm “kurtuluş” olanakları varken, her gün biraz daha batmaktan/ boğulmaktan kurtulamamaktır!

Her tür olanaktan söz ediyorum…

Denize açılan bir dalgıç için “gerekenlerin” neler olduğu bilindiği gibi, “üretim” için de “gerekenlerin” neler olduğu biliniyor!

Verimli topraklar, deniyor,

Toprağa atılacak tohum, deniyor,

Tohuma can katacak su, deniyor,

Tüm bunları bir araya getirip/ kullanacak emek, deniyor…

Bunların hangisi eksik ki Adana da, yöresinde…

Eskilerin “taşı eksen yeşertir” dedikleri toprak, hava, su, iklim burada değil mi?

Verimli toprak, toprağı ısıtacak iklim, torağa atılacak tokum, tohumu yeşertecek su, suyu kullanacak emek, emeğe katma değer katacak üretici burada değil mi?

Ne bekleniyor ki o zaman?

***

Bu bölgenin, çocukluğumuzda yaşanmış öncesi var…

Adana’nın her iki çıkışında yükselen fabrikalar gözle görülebilen, kitlesel çalışma ortamı sağlayan yerlerdi…

İlçeleri, özellikle de yaşamımın yarım yüzyılını geçirdiğim Kozan’ın çocukluk yıllarımı anımsıyorum…

Sabahtan, akşamın geç saatine dek pamuk çır çır makineleri, sandık üreten marangoz atölyeleri, değirmen taşının buğdayı öğütme sesi karanlığın içinde dağılırdı.

Biri toprağı ekiyorsa, tohumu suluyorsa, hasada kavuşuyorsa salt üreteni değil, daha birçok kolu sevindirirdi. Bir sonraki yılın araştırmaları yapılır, tarlanın sürüm zamanı ayarlanır, hasattan ekilecek bider (tohum) ayrılır, tarımsal gübre alımı sağlanırdı…

Anımsıyorum…

Ortaokul liseli yıllarımızda birçok tanıdığım/ bildiğim okul zamanı dışında çır çır makinelerinde çalışır, bir yandan okul harcamalarını karşılarken, bir yandan da eve katkı sağlardı.

Makineler, yerden bir metre yüksekte olduğundan ya küçük merdivenler, ya da sandalye kullanılarak çıkılırdı. Pamuk tartılarak oturulan yerin arkasına dökülür, bir çubuk yardımıyla da çiğitli pamuk makinenin önünde dönenen düzeneğin arasına verilirdi. Aşağıya, çiğitten ayrılmış pamuk bir yana, çiğit bir yana düşer/ pamuk işlenmek ya da kullanılmak biçiminde değerlendirilirken, çiğitse yeni yılda ekilmek için saklanırdı.

Vitrinler bu denli boyalı, araçlar bu denli otomatik, yaşam bu denli şatafata açık olmasa da; herkesin doyabileceği, herkesin yapabileceği, emeğini ortaya koyabileceği olanaklar vardı!

Üretici toprağı seviyor, sevdiğince doyuyor, çocukları yeni yıl hazırlıklarını yaparken katkı veriyor, neyin/ ne zaman yapıldığı uygulamayla öğreniliyor; topraktan kaçmak, toprağı işlememek, toprağın gücünü yadsımak, üretimi terk etmek diye bir şeyi ne düşünen, ne de söyleyen vardı…

***

Açıklamaların arkası kesilmiyor!

Bir yandan “iktidarın” sözcüleri, bir yandan ekranları zapt eden yandaşları, bir yandan yurdun dört bir yanına dağılmış koltuk sevici odaları, dernekleri, birlikleri “yaşamda izi” olmayan “tarihsel büyümeden” söz ediyor!

İnanalım mı gerçekten?

Boşaltılan Merkez Bankası’nın kasası bulunan borçla doldurulup, “rezerv” diye anlatılmasına benziyor her şey?

Lüks yaşamdan, gereksiz/ baş döndüren şatafattan kısarak, üretimden, ulusal gelirden oluşan bir doluluk değil “rezerv” denilen; günü geldiğinde ödenecek olan, akıl donduracak faiz güvencesiyle alım/ değişim/ kredilerle sağlanan döviz! Borç döviz!

Duymayan kaldı mı bilmiyorum…

Dış satım (ihracat) üzerine çok sözler söyleniyor yurdun her yerinde; geçen yılın aynı ayına göre yüzde kırklar/ elliler söz ediliyor!

Çok güzel de…

Geçen yılın bu ayında, “bir yıl öncesine göre” ne denli küçüldüğümüzü neden söylemiyorlar?

Diyelim ki, sözleri doğru. Tarihsel büyüme gerçekleşti. Fazladan üretimler yapıldı!

Peki, bunları üretirken çalışan sayısı ne denli artırıldı, işlenen ürünün yerli girdi oranı neydi, bu yılla/ geçen yıl girdilere yapılan ödemeler arasındaki değişim neydi?

Dört bir yandan yürütülen “algı operasyonuyla” bu yurdun yurttaşı, çiftçisi, emekçisi sevinecek olsa, yaşamlarının ucuna dokunan bir etki/ bir iz bulunabilse, ne yapacağını şaşırmış işsiz gençlik yaşama tutunabilmek için bir umut taşısa, mantar gibi türetilen üniversite öğrencileri geleceğe ilişkin güzel şeyler düşünebilse…

Yalnız fotoğraf karenize düşen yüzleri görebiliyor,  yalnız onların doymalarıyla ilgileniyorsunuz; “yalan” diyemezsiniz, büyük fotoğraf öyle demiyor!

***

Kentlerin boyalı, ışıklı yüzünü göstermek için yapılan harcamalar nedeniyle, üreticinin girdi bedellerinin büyümesine göz yumulurken, bir yandan da köylerin çalışma/ üretme/ yaşama özellikleri çalındı!

Bunun en anlaşılır anlatımı, köylerin kentlere mahalle yapılması denebilir!

Köyde yaşayacaksın, çivi çakacak olsan kente danışacaksın, suyun/ imarın kentten sorulacak, köyde yaşayacaksın/ kente ödeyeceksin…

Toprağa, tohuma, suya yaşam katan üreticinin yaşamını burnundan getirmek için, kapısından iş makinesini kaldırtmak için, köyden kente göçürtmek için her şeyi yapılsın; “dış satımda patlama” yaşansın…

Üreticinin hangi ürününü kullandınız da “dış satım” büyümesi sağlandı; açıklar mısınız?

071021

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP