Umut verip, umudu yok etmek!

Umut verip, umudu yok etmek!

ABONE OL
4 Eylül 2021 07:24
Umut verip, umudu yok etmek!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hani şu ünlü söz var ya;

“Birinin umudu/ sığınacak yeri olmak istiyorsanız, onun öncelikle umudunu/ sığınacak yerini yok edin”

Önce yurttaşın yaşama tutunacak yerlerini yıkın, oralara yaklaşmasını engellemek için karaçalı dikenlerinden/ cam kırıklarından tuzaklar yapın, çalışılan alanları zora koyarak/ çalışanlarının evlerine ekmek götürmesinin önüne setler çekin…

Üretici girdileri sağlayamasın, toprağını süremesin, tohumunu ekmesin, hasatta dış satım karabasanıyla karşı karşıya kalsın…

Çalışanlar, emekliler, emekçiler “insanca yaşamanız için gerekli olan miktar” denilerek verilen ücretle hem yasmalarını sürdürecek barınaklarda yaşasın, hem de elektrik/ doğalgaz/ mutfak masrafı/ giyim-kuşam/ dinlence gibi gereksinmelerini karşılayamasın…

Çalışmayan genç nüfus artsın, iş olanakları daralsın, toplumda gözle görülebilen gerilmeler yaşansın…

Sonra da, kepçeyle alınan yaşamın cömertliğini, çay kaşığının ucuyla vererek “sevinin” densin!

Birinin “umudu olmak” için, “umutlarını” yıktığınızda bunlar oluyor işte!

***

Tüm bunlar başta, dün yapılan “büyüme” açıklamaları sonrasında geldi aklıma!

“İktidarın” yanındakiler “büyüme” denilince gülüşleri kulaklarına yaklaşıyor!

“Nasıl büyüdük, kimler büyüdü, kimlerde iz bıraktı” denildiğinde de, “devletin kurumu açıklıyor, yalan mı söylüyor” diye soruyorlar!

Açıklayan Tüik; son yıllarda yaptığı “her” veri açıklama sonrasında tepkiler bitmek bilmiyor!

Gerçek bir akıl tutulması…

Şöyle bir örnek vereyim:

Altının gramı geçtiğimiz yıl beşyüz liranın üzerindeydi! Beşyüzlere, üçyüzelli liralardan varmıştı! Şimdi dörtyüzseksenlerde…

Şimdi şöyle deniyor:

“Altında yükseliş durdurulmuştur!”

Peki, kısa sürede yüzde kırk artışa ne demeli!

Aynı örneği, kısa sürede beş liradan altı liraya, oradan dokuz liraya çıkıp, şimdi sekizbuçuk aralığında gezinen dolar için de düşünebilirsiniz!

Peki, bu arada dolar spekülatörlerinden “büyüyenlere” ne demeli?

***

Bakın ne yapılıyor?

Ülkenin “kötü” yönetilmesinin nedenini başka yerlerde aramaya gerek yok! Üstelik yirmi yıllık “iktidarın” bilmezliklerini/ başarısızlıklarını/ doymazlıklarını başka yerlerde ya da önce “muhalefet”, ardından “dış güçler” üzerinden arayış eylemine girmeye gerek yok!

Şu an son doğu sınırından giren Afgan göçmenleri konusunda “sınırlarımızı beton duvarlarla ördük” denilerek, üstelik “artık kaldıracak gücümüz yok” diye kaygının büyüklüğünün dile getirilmesine karşın, “bugün” ellerini/ kollarını sallayarak girenleri anımsatmak ne anlama gelir sizce?

Yanıtını ben vereyim: kötü yönetme/ sınırları koruyamamak, ya da yapılan gizli görüşmelerin gereklerini yerini getirmek…

Kimse bu işin içerisinde “muhalefet/ dış güçler var” demesin; çünkü tüm gelişmeler “iktidarın” istemi doğrultusunda oluyor!

Şu adı “büyüme” denen, “uçuyoruz” denen, “yerli araba yakında yollarda” denen sözlerin her birinin ardı “işbirlikçilerle” dolu!

Kim büyüdü, kim uçtu, kim yerli arabaya bindi?

Büyüyen/ uçan halkın gereksinmeleri olmasına karşın, bir katmanın büyüyen/ uçan banka defterleri göz kamaştırıyor!

Soran oluyor sıklıkla, “büyüme denilince ne anlarsın” deniyor!

Şöyle diyorum:

“Büyüme sanayide olmuştu değil mi? Firmalar hem çalışan sayısını azaltıyor, hem istediklerini kapı dışarı ediyor, hem yeni çalışan almıyor, hem de büyüyor! Bu sana akılcı geliyor mu? Ya da son bir yılda, denildiği gibi, sanayi sektöründe çalışan sayısı yüzde yirmi arttı mı?”

Sanayinin büyümesini “umut” saydırıp, yurttaşın cebinden nasıl daha çok alırızın hesabı sorulmalı…

***

Bilindiği gibi önümüzdeki hafta yüz yüze eğitim başlıyor!

Öğrenciler, öğrenci velileri başlayacak olan eğitim nedeniyle hem hoşnut, hem de kaygılı…

Bakan “umutları” diriltmek için “yüz yüze eğitim için gereken tüm önlemler alındı, hazırlıklar yapıldı” diyor!

Gerek “önlemin”, gerekse “hazırlığın” ne/ neler olduğu konusunda tartışmalar dinmiş değil!

Olaya şuradan bakıyorum:

Birbuçuk yıl önce görülmeye başlanan covid 19 nedeniyle alınan kararlar çerçevesinde toplumun birçok katmanında olduğu gibi, eğitiminde de büyük yaralar açıldı!

Bugün gelinen noktada, eğitimin yüz yüze yapılabilmesi için “tüm gereklerinin” yerine getirildiği, velilerin/ çocuklarını kaygılanmadan okula gönderebilecekleri belirtiliyor!

Gördüğüm/ bildiğim ölçüde ya benim tanık olduklarım gerçek değil, ya da bakanlıktan yapılan açıklamalar “gördüklerimin” karşılığı değil!

İnsanların “umudunu” çökertecek eylem içinde olduklarını görmüyorlar/ bilmiyorlar sanki!

Bir salgın süreci yaşanıyorsa, bu süreçte gerekenlerin başında maske/ sosyal aralık/ temizlik sayılıyorsa eğer; yüz yüze eğitim yapılan/ yapılacak olan yerlerde bu güne değin biriktirilen sorunların çözülmesi zorunludur!

Biriktirilen sorunları çözmeden “yüz yüze eğitim için eksiklerimizi tamamladık” demek öğrenciye/ velisine “umut” alanı bırakmamaktır!

Şurada kaç gün kaldı ki; bugün bir, yarın iki, diğer gün üç…

020921

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP