Stratejik Gerçeklik (3)

Stratejik Gerçeklik (3)

ABONE OL
29 Eylül 2021 09:28
Stratejik Gerçeklik (3)
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’de siyaset üzerindeki “Askeri Vesayetin” kaldırılması olarak lanse edilen gelişmeler, siyaset üzerindeki vesayet boyutundan çıkmış ve Türk Ordusunun çökertilmesi, Akdeniz’in en güçlü donanmasının yok edilmesi, Cumhuriyet değerlerinin tek-tek ortadan kaldırılması ve ABD’ye her anlamda biat eden bir tek adam hükümet modeliyle sonuçlanmıştır.
Bu süreçte dünyada farklı gelişmeler olmuş, Rusya tekrar güç kazanmaya başlamış, Çin’in gücü tüm ekonomik krizlere karşın gelişmeye devam etmiş, Şanghay İşbirliği Örgütü güç kazanmıştır.

Sınır güvenliğinden yola çıkan, daha sonra ekonomiyi de gündemine alan, şimdilerde siyasal işbirliğini hedefleyen ŞİÖ oluşumu, Avrasya bütünlüğü içinde 30 milyon kilometrekare yüzölçümü, 2 milyarı aşan nüfusu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde üye iki ülkenin başı çektiği çok önemli bir oluşumdur. Özellikle Çin ve Rusya açısından ŞİÖ, ABD’nin Ortadoğu enerji kaynakları üzerinde artan egemenliğine karşı, Hazar Havzası ve Orta Asya’da sistem içinde kalabilme yoludur. (İran’da 17 Eylül 2021’de tam üye olarak kabul edildi)

2013 Temmuz’unda Rusya ve Çin’in birlikte düzenledikleri “Tarihin en büyük deniz tatbikatını” ilk kez yaptılar. Kısaca 2002 yılından bu yana köprülerin altından çok sular aktı.
2011’de “Arap Baharı” adı altında yaşananlar ise, BOP’ un önemli bir adımı olan, “ABD açısından işlevini yitirmiş rejimlere ve liderlere son verilmesi” politikasının ilk adımıydı.
Fakat toplumsal mühendislik her zaman başarılı olamaz. Mısır-Tunus ve Libya’da ılımlı İslam ve Lâik iktidarlar amaçlanırken, radikal İslam’ı savunan iktidarlar iş başına geldi. Yine Arap Baharı kapsamında Suriye’de başlatılan olaylar ise Rusya-Çin ve İran’ın müdahalesiyle sonuçsuz kaldı.
“Haftaya Esed’i indiriyoruz” söylemleri de suya düştü.
Nixon Doktrinin yarattığı kara gücün, Libya’da gerçekleştirdiği Konsolosluk baskını ve ABD Başkonsolosunun linç edilmesi, Çeçenlerin Boston’da yaptığı bombalı eylem, ABD’nin bazı hesap hataları yaptığını görmesine ve Rusya’nın bölgede elinin güçlenmesine sebep oldu.

Sonuçta Rusya; Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğü konusunda ABD ile anlaşırsa, buna mukabil İran’ın batı dünyası ile daha ılımlı ilişkiler geliştireceğinin garantisini verirse, ve de Suriye’deki askeri gücünü Güney Kıbrıs’a taşırsa, (önemli oranda taşıdı) Barzani ile Irak’ın toprak bütünlüğünde anlaşırlarsa bölgemizde dengeler çok değişecek demektir.
Bu değişiklik, ABD’nin Ayrılıkçı Kürtçüleri Irak’ta şimdilik ve bir daha satması ile sonuçlanacaktır. Sırada Suriye’deki bölücü Kürtçülerin satılması var.
İmralı’daki caninin ve Erdoğan’ın yeniden çözüm diye içine girdikleri telaşın sebebi budur!
Bu arada Mursi Hükümetine büyük destek veren Katar Şeyhi de, (kulağına ne söylendi ise) yerini oğluna bırakmış ve oğlu da Adli Mansur’u (Mısır geçici Cumhurbaşkanı-Yargıç) kutlayan ilk lider olmuştur!

Mısır’daki siyasi gelişmeler, ABD-Rusya yakınlaşmasını bilen AB tarafından yarım ağızla kınanmış, İngiltere alelacele yeni Mısır Hükümetini tanımış,
Obama ise darbe lafını ağzına almamıştır.
Olayları net olarak analiz edemeyen, gerçeklerden uzaklaşmış AKP yönetimi, kendini ortaya atmış ve yine yalnız başına kalmıştır!

Suriye Devlet Başkanı Esad; “Siyasal İslam’ın sonu geldi” demiştir.
Ancak toplumsal olaylar bir gecede oluşup sonuç vermez. 1970’lerden bu yana masum ve cahil kesimler üzerinden yürütülen ve İslam ile ilgisi olmayan bu akımın oluşturduğu kitlelerin normalleşmesi on yıllar alacaktır.

Sonuç olarak;
Şimdiki petrol ve doğalgazdan oluşan enerji kaynakları bölgemizde var olduğu ve yeni enerji kaynakları kullanılmaya başlanmadığı sürece ne ABD, ne Rusya ve ne de AB Ortadoğu üzerindeki iddialarından vazgeçmeyeceklerdir.
Fakat görünen o ki bunlar Tayyip Erdoğan’dan vazgeçmişlerdir.
Önce, “İngiliz Siyasetine” en uygun kişi olan Abdullah Gül önderliğinde (tekrar Cumhurbaşkanı çatı adayı) yeni bir hareket başlattılar. Başaramayınca Babacan ve Davutoğlu eliyle, Millet İttifakına sızıyorlar!

Tarihini bilmeyen milletler geleceklerini kurmakta çok zorlanırlar.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durum maalesef her yönden çok kötüdür.
Anayasamızın ilk altı maddesine yürekten inanan her partinin, STK’ların, kadınların, gençlerin katılımıyla “Demokrasi ve Hukuk” birliğini sağlayıp,
İhvan kafalı bu iktidarı, demokratik yolla göndermek mümkündür.
Bu beraberliği kurmak şarttır. Olmayan makamlar için feragat etmekle, salonlarda muhtarlarla konuşmakla, bu birlik kurulamaz.
İlk işimiz, Atatürk ilke ve devrimlerinin, yeniden Türk Devletinde etkin olmasını
sağlayacak, “Demokrasi ve Hukuk” birlikteliğini sağlamak olmalıdır…
Ya Cumhuriyeti ve değerlerini koruyup yücelteceğiz ya da din adamları devleti denen çukura düşeceğiz…

29 Temmuz 2021

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP