0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Küreselleşme kuramı bize ne öğretti (elbette ki ulus devleti çökertmek amacıyla)?

Önemli olan toplum değil, bireydir. Birey nitelikliyse, nitelikli bireylerden oluşan toplum da nitelikli olur.

Bu söylemi ben kullanıp da kendi yararıma durumda diyorum ki “ben nitelikli bir birey olduğum varsayımıyla” maskemi takıp, kalabalıklardan kendimi sakınıp, iyi beslenerek, spor yaparak ve sokaktan her eve dönüşümde tepeden, tırnağa yıkanarak, geceleri de düzenli uykuya dalarak Covid 19 virüsüne karşı savaşımımı veriyorum.

En önemlisi de Biontech aşılarımla kendimi korumaya almış bulunuyorum.

Toplumda da nitelikli bireylerin çoğalmasıyla birlikte, bu salgın yenilir; elbette ki bireylerin özenli, titiz tutum ve davranışları karşısında… Ama toplum; niteliksiz bireylerden oluşuyorsa, ülkede ne irmik, ne şeker, ne yağ bulunur, sürekli helva kavruldukça ölenlerin ruhuna…

Seçim sizin, yalnızca sizin; nitelikli bir birey olarak yaşamınızı sürdürebilmek ya da niteliksiz bireylere özgü tutum ve davranışlar sergileyerek, sizin için kazılacak çukura düşmek… Bu iki seçenekten birisini seçmek sizin özgür istencinize/iradenize kalmış, bir başka deyişle sizin bileceğiniz iş… İster nitelikli bir birey olarak “sağlıklı kalmak için açıklanan” kurallara göre yaşarsınız ya da niteliksiz bir birey olarak kuralsız yaşayarak, öncelikle kendi ölüm fermanınızı imzalarsınız.

Sokaklarda VİRUSYAYAR yaratıklar olarak gezdiğiniz sürece (belki yine 65 yaş üstü yurttaşları kapattılar evlere diye pek de sevinmişti kimileri bir süre ) ülke nüfusumuz azalacak gibi epeyce… Dolayısıyla işsizlik sorunu da azalacak, ama ulusal gelirden kişi başına alacağımız pay artacak, içilebilir suyumuz yetecek, soluduğumuz hava daha temiz kalacak, şu dünyaya insan türünün bıraktığı karbon ayak izi küçülecek… Ve daha neler, neler? İşte bu kural tanımaz niteliksiz bireyler; tutum ve davranışlarını ola ki değiştirmezlerse eğer… Bunca uyarılara ve yasaklara karşın yine onlar vurdumduymaz tavırlarıyla, öncelikle kendilerine vermezlerse değer; egemenler “ölen, ölür. kalan sağlar bizimdir” der. Bilmelidirler ki bu devran onlarsız da döner.

Bilindiği ya da henüz kimilerinin ayırdına varamadığı gibi hekimler ikiye ayrılıyor:

– Reçeteye hap, tablet, aspirin yazanlar, diğerleri de hastalarına chip takanlar. Kuşkusuz gelecek chip takan hekimlerin…

Bir başka deyişle YAPAY ZEKA, Bilişim Toplumu gibi kavramların açıkça tartışıldığı günümüzde yaşanacak “heyecanlı” bir gelecekte yer almak… Günümüzde var olan egemen güçlerin, takke-tarikat baskılarının, canınızı yakan “sözde” hukuk kuralları ve hukukçuların, teröristlerin, düzenbazların ve en başka kadınlara saldıranların, öldürenlerin ve başka ne olumsuzluk varsa, hiç birinin olmadığı yeni bir dünya düzeninin içinde var olmak… Komplo teorisyenlerinin etkisi altında kalmadan, geleceğe yönelik korkulara dalmadan yaşamak, umutla geleceğe bakarak yarınlara ulaşmak… Hiç kuşkusuz nitelikli bireyler var olabilecekler bu yeni, yepyeni düzende…

Bu nedenle diyelim yine; takarsan maske, virüs vuramaz sana fiske! Ve kimselerin etkisi altında kalmadan, özgür iradenle yaptırdığın aşıların da varsa… Yol alırsın bambaşka bir geleceğe! Dolayısıyla çok da geç kalmadan… Haydi, aşıya baylar ve bayanlar!

18 Ağustos 2021