Yaşadıkça

ABONE OL
26 Temmuz 2021 14:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İstatistik derslerinde; bugün adi TÜIK olan o günlerin Devlet İstatistik Kurumu için değerli hocalarımız “Devletin resmi yalan söyleme organı” derledi.
Bugün için kurumun adi TÜIK olarak değişmiş olsa da açıklanan enflasyon rakamları baz alındığında, gerçek işlevinin değişmediği görülüyor.
Neydi o işlev?
Devletin resmi yalan söyleme organı oluşu…
Ki Temmuz zamları geldiğinde, yaşanan enflasyonla resmi ağızlardan açıklanan enflasyon rakamları ve ele geçen maaş tutarları kanıtlamış olacaktır ki kurum görevini layıkıyla yerine getiriyor.

*Günlerden 4 Temmuz…
Amerika’nın 1776 yılında Britanya egemenliğinden kurtulduğu gün…
Amerika’nın Bağımsızlık Günü…
Amerika’da yerleşik her Türk asıllı ABD yurttaşı gibi, oğlum da ailesiyle birlikte kutluyor her yıl bugünü
ve bana sakın yadırgama, biz burada Türk asıllı Amerikalıyız. Nasıl ki Italyan asıllı, Alman asıllı, Rus asıllı ve hatta senin gibi Slav asıllı Amerikalı varsa, herkes kutluyor bugünü diye açıklıyor.
Ben de yanıtlıyorum onu… Nasıl ki biz Slav asıllı olmamıza karşın dün Osmanlıyız, pek namlıyız dedikse, bugün de Ne Mutlu Türküm Diyene sözlerini kimlik bilincimize yerleştirdikse… Ve 29 Ekim gününü coşkuyla kutluyorsak, senin de 4 Temmuz gününü kutlaman kadar doğal olan ne var?
Yeter ki barış içinde olsun dünya, yeter ki emperyalist emellerini törpülesin bazı uluslar.
Atamızın dediği gibi Yurtta Barış, Dünyada Barış olsun, savaşlardan, sömürülerden, saldırılardan ve salgınlardan uzak mutlulukla yaşasın dünyalılar.

*3 Temmuz 2021 günü TRT’nin Belgesel kanalında Büyük Mücadele başlıklı bir belgesel izliyorum.
Belgeselin içeriğinde varsıllıkkla, yoksulluğun iç içe geçtiği Asya ülkeleri anlatılıyor. Ve Asyalı bir kadının ipek üretimine yer veriliyor.
Ipek kozalarını yetiştiren kadın, böcek kelebeğe dönüşmeden kaynar suda haşlıyor kozaları ve daha sonra birer uç buluyor kozalardan, onları çekerek eliyle çevirdiği mekiğe sarıyor, ipek çilelerini hazırlıyor. Hazırladığı çileleri renklendirip, ipek şallar dokuyor tahta dokuma tezgahında… Bir zamanlar Bursalı köylü kadınların yaptığı gibi… Ama yaptığı her işlem birebir Bursalı kadınların uygulamalarıyla örtüşmüyor.
Çünkü Asyalı kadın kozasındaki ipekten soyduğu böceği ateşin üzerindeki vok tavasına atıyor, böcekleri iyice kavuruyor. Daha sonra tadına bakıyor, yeterince hazır olmalı ki tavadaki böcekleri bir kaba koyuyor. Kavrulmuş böceklerle köy meydanına doğru yola çıkıyor. Köyün ortasında bir sundurma, sundurmanın altında Budist rahipler, önlerinde kaplar, onlar da kadınların sunduğu yemekleri bekliyorlar. Önlerindeki kaplarda haşlanmış pirinç, çeşitli sebzelerden hazırlanmış çorba ve bir de kavrulmuş ipek böcekleri var.
Işte o an Uzak Asya’dan ayrılıp, Bursa’ya dönüyorum.
Bursa’da Haziran, Temmuz ayları; ipek böcekçiliği dönemleridir. Bursa Kozahan’a getirir üretici, sabırla besleyip büyüttüğü ipekböceği kozalarını… Alıcılar geciktirmeden kozaları alırlar, böcek kozayı delip kelebeğe dönüşmeden önce… Çünkü nasiısa üretici damızlık kozasını, dolayısıyla kelebeğini seçmiştir. Seçilen kelebekler de yumurtalarını bırakınca dut yapraklarının arasına, onlar da yaşam döngülerini tamamlamış olurlar sessizce…
Dönersek Kozahan’da çuvallar içinde bekleyen ham kozalara… Onları satın alan ham madde işleyicileriyle birlikte üretim yerlerine giderler. Onlar da Asyalı kadının yaptığı gibi kaynar sularda haşlar kozaları, seslerini duyarsınız acıyla can veren böceklerin ama bu seslere kulak verirseniz eğer ne ipek giyebilirsiniz, ne de ipekböcekçiliğini destekleyebilirsiniz. Daha sonra kamçıcı olarak tanımlanan kadınlar, ellerindeki kamçı benzeri araçlarla suya vururlar, kozaların ucunu bulup yakınlarındaki bir çıkrığa sararlar ipek iplikleri ve sonrasında bükülen ipekler, daha sonra dokunan kumaşlar ve karşınızda bulunmaz Bursa İpeklisi…
Ama ya böcekler?
Onlara ne oldu?
Onlar da Asyalı kadınların kavurup, rahiplere sunduğu protein kaynağı bir besin değil de, tavuklara yem olurlar. O böcekleri yiyen tavukların yumurtaları tuhaf, tuhaf kokar ve bizler de Haziran Temmuz aylarında asla yumurta yemezdik çocukluğumda… Ve Asyalı yoksul halkların nelerle beslendikleri gerçeği 21. yüzyılda tüm acı gerçekliğiyle televizyon yayınıyla ulaşırken bizlere, anılarımda gezmeden duramadım.
Kim bilir belki bir gün bizler de düşer miyiz onların durumuna diye kaygılanmaktan da kendimi alamadım.

*Sade suya tirit miydi Çinlinin aşısı?
Yetmedi diye üzerine gerekli mi oldu Alman aşısı?
Yaşatılıyor olsaydı eğer Türkün Hıfzı Sıhha Enstitüsü avuç açar mydık yabana, muhtaç olur muyduk Almanın aşısına?
Değil mi ki aşılar olacak yabandan, ben en başından beri seçimimi yaptım Alman’dan…
2. Biontech aşım için 13 Temmuz’u bekliyorum.
Herkese sağlıklı bir yaşam diliyorum.

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP