Bilgisizlik ve önyargı üzerine bir anekdot

ABONE OL
27 Temmuz 2021 13:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Fatima Mernissi adlı bir kadın; kim mi o?

Faslı feminist bir yazar…

Sorbonne ve Brondeis Üniversiteleri’nde Siyasal Bilim Eğitimi görmüş.

Bayan Mernissi, Fransa’da yaşamını sürdürürken, Paris müzelerinde Henri Matisse adlı ressam tarafından  yapılmış olan Türk odalıkların tablolarını görmüş.

Tablolarda kadınlar; cinsel zevk verici, duygusuz, itaatkar harem kadınlarıymış.

Bayan Fatima Mernissi; tabloların tarihlerine bakmış, karşılaştırmış ve şunu kanıtlamış:

“Matisse’in onları böyle resmettiği dönemde; yani yirmili ve otuzlu yıllarda, Türk kadınları vatandaşlık haklarına sahiptiler. Üniversiteye ve parlamentoya giriyor, boşanabiliyor ve peçeyi söküp atıyorlardı.

Kadınlar hapishanesi olan harem Türkiye’de yasaklanmıştı, ama Avrupalı’nın hayal gücünde varlığını sürdürüyordu.”

Bayan Fatima ile ilgili anekdot işte böyle…

Gerçi günümüz egemenlerinin nisalarına göre HAREM BİR OKUL imiş ve o nisalar  böylesi açıklamalar yaptıklarına göre; her halde haremin rahle-i tedrisatından gelip geçmişlik vardır belki de soylarında, elbette ki bilemeyiz.

İşin gerçeği; Atatürk İlke ve Devrimleri’nin aydınlığında, Türk Kadını, Araplar’la karşılaşmadan öncesinde yaşadığı gibi, Orta Asya bozkırlarında at sürüp, kılıç kuşanıp, özgürce düşüncesini söylediği gibi, Atatürk’ün aydınlığında  20’li ve 30’lu yıllarda özüne dönmüştü, özgürlüğüne dönmüştü. Erkeğiyle birlikte bir Kurtuluş Savaşı vermişti, Dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen’le birlikte pek çok aydın kadını yetiştirmişti ve Keriman Halis ile de Türk kadınını güzelliğini Dünya’ya kanıtlamıştı.

Türkler’i Araplar’la özdeş kılmaya, benzeştirmeye hevesli Fransız, İngiliz ya da Amerikalı pek çok önyargılı insan; dün olduğu gibi, günümüzde de var. Ve onlar Atatürk İlke ve Devrimleri’nin yarattığı ve yaşattığı aydınlık Türkiye’ye ve aydınlık Türkler’e hep kör bakarlar. Özellikle de Türk kadınını; Arap kadınları gibi peçenin ardındaki bir yaratık gibi yok hükmünde saymak isterler.

Kimler gibi?…

Elbette ki günümüz egemenleri ve onları destekleyen yancıları, yandaşları, goygoycuları, tarikatçıları, yobazları gibi…

Ne kadının varlığına, ne kadının başarılarına, ne de kadının aklına tahammül edemeyen bu zevat; ne yazık ki Türk kadınını peçenin ardında, haremin duvarlarında varsayanların  düşlerini gerçeğe dönüştürmek, onların önyargılarına karşılık vermek için öylesine istekliler ki… Sanki özellikle görevlendirilmişler gibi…

Ve…

En önemlisi de Fransız ressam Matisse’in tablosunda yarattığı Türk kadını imgesine, bugüne değin Yazar Fatima  Mernissi’den başka hiç kimse… Özellikle de “Ben Paris’de iken” diye başlayan tümceler kuran hiç kimse ki ne diplomat, ne sosyetik, ne entellektüel geçinenler,  ne de sanat öğrenmeye giden öğrencilerden… Ama hiç kimse Bayan Mernissi’den başka, hiç bir kimse bu yanlış imgeleme, bu yanlış imaja, bu yanlış resmedişe eleştiri getirmemiş, karşı çıkmamış.

Bu durumda büyük bir teşekkür borçluyuz Bayan Mernissi’ye; bu özeni, bu karşılaştırmalı tarihsel yaklaşımı için kanımca…

İşte böyle; Uğur Mumcu’nun adıyla bilinen sözlerle “Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olanlar”dan geçilmiyor bu Dünya…

Yalnız ülke içinde değil, ülke dışında da “bilgisiz” fikir sahibi embesiller var yeryüzünde ve dün var oldukları gibi, yarın da var olacaklar.

Ve biz Türkler sustukça…

Ve de Atatürk ilke ve Devrinleri’ne yoz, yobaz nefretini kustukça…

Özümüze, sözümüze, özgürlüğümüze, gerçeklerimize, geçmişimize, geleceğimize sürekli saldıracaklar; bizler YETER ARTIK demedikçe…

Ve biz Türker her alanda ve her anlamda titreyip, özümüze dönmedikçe, onlar yalnızca saldırmakla kalmayıp, bizleri yok da  sayacaklar.

 

26 Temmuz 2021

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP