Aklımıza takılanlar, dilimize düşenler

ABONE OL
30 Temmuz 2021 07:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bolu Belediye Başkanı CHP’li Tanju kardeşimize; AK-Egemenler ve onların yasa uygulayıcıları çok kızmışlar, mültecilere 10 kat daha pahalıya su satacağım dediği için…

İşin gerçeği bence de…

Su savaşlarının eşiğindeki bir dünyada; suyunu yabancıyla paylaşma!

Sıradan bir İngiliz, Fransız ya da Alman paylaşır mı dersiniz? Ülkesine göçmen bile almıyor, değil ki suyunu paylaşsın, ama Türkiye insan çöplüğü oluyor.

KORKU duygusu; yaşamda sağ kalmak için, ÖFKE duygusu; hak aramak için gerekliymiş.

Hangi duygu ile yaşayacağı da kişinin kendisinin bileceği iş imiş…

KORKAK mı, yoksa ÖFKELİ mi?

Sorun kendinize; seçiminiz hangisi?

Yandaş media, candaş media… Kökeni, özü; İKİ BUÇUK MEDİA…

ABD’nin önerisi/yönlendirmesi… ÖZAL’ın eseri…

Sözde aydın yazarların, media patronlarının “yalakalık/yancılık/yağcılık” yetenekleri, becerisi…

Bu ülkede hala kendini 4. ERK sanan medianın günümüzdeki son durumu

Psikoloji’de YANSITMA YÖNTEMİ diye bir kavram var.

Kendi kusurlarımızı, başkasına atfedip, “onun yüzünden oldu” diye sorumluluktan kaçınıp, başkalarını suçlamak demek bu kavramın anlamı

İnsan dediğin aklıyla düşünen varlık; 18 yaşından başlayarak kendi tutum ve davranışlarından sorumludur diyorsa Davranış Bilimciler ve de bunu dayanak alan Hukukçular…

Bugün içinde bulunduğumuz koşulların sorumlusunu aramak için aynaya bak; kim olduğunu göreceksin!

Bilindiği gibi KİŞİLİKLER;

Güç odaklı olabilir ki son söz ondadır, ona denir TEK ADAM…

İlişki odaklı olabilir ki onun için iyi ilişkiler önemlidir, TEK ADAM’ın kim olduğu önemli değildir.

Başarı odaklı olabilir ki BAŞARI dışında TEK ADAM kim, PARA ve GÜÇ kimde onu hiç ırgalamaz.

Çünkü BAŞARI ODAKLI olan biri der ki;

-Başarılı olduktan sonra; nasılsa güç, para, ün gelir.

Ne kadar çok sayıda BAŞARILI ADAM var olursa da TEK ADAM sonsözü söylerken onlara danışır mı acaba? Ne dersiniz?

Ülkemizde en sıradan kadının sözüne FEMİNİZM kavramını bulaştıran, ama özüne bulaştırıp, bulaştıramadığı tartışılan KADIN; 30 Temmuz 2006’den beri YOK. Aramızda değil.

Yazılarında kadınları kışkırtan, ancak ölmeden önce, 2005 yılında katıldığı bir televizyon programında, kendisinin hiç evlenmediğini sanan sunucuya; gerçekte eleştirdiği biçimde yaşadığını, baba baskısı nedeniyle erkenden evlenip, kısa bir süre sonra ayrıldığını açıklayarak…

Kadınları kışkırtan, baştan çıkartan bunca yazıları yazmasına karşın “bana göre” kadınları aldatmış olan Yazar Duygu ASENA; 30 Temmuz 2018’deki ölüm yılı nedeniyle, düşüverdi anılarıma… Ölüm Meleği’nin onu aldığı günün yıldönümü nedeniyle…

Şu ölümlü dünyadan ne kaldı ondan geriye?

Belki herkesten başka olmak adına yazdığı ki o günlere değin kimsenin girmediği alana girerek, kimsenin yazmadıklarını yazarak, böylece ününe, ün katarak ve kuşkusuz para da kazanarak…

Belki de gerçekten de FEMİNİZM kavramı çerçevesinde, kadınlar için daha iyi bir yaşamı amaçladığı yazıları kaldı.

Bana göre ATATÜRK İLKE ve DEVRİMLERİ’nin aydınlanmasında kadının adı; 29 Ekim 1923’den beri vardı, belki Yazar Duygu ASENA’ya göre bunlar yeterli değildi.

Dolayısıyla KADININ ADI YOK idi, onun için…

Oysa bugünleri görseydi ASENA; dünlerde kalan o çok eleştirdiği ortamda bulduğu özgürlüğü bulabilecek, o kışkırtıcı yazılarını yazabilecek miydi acaba?

İşte böyle ASENA; bugün gerçek anlamda KADININ ADI YOK. Özgürlüğü ise hiç yok. Atatürksüz yazıların nedeniyle mezarında rahat uyuyabiliyor musun acaba?

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP