Bilim Kurulu yaşanan “korkuların” neresinde?

ABONE OL
30 Kasım 2020 13:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Bir platformda konuşan bilim insanı “kararınca alırsanız ilaç, çoğunu alırsanız zehir” dediğinde, aslında “beslenme” adı altında “nasıl” zehirlendiğimizin de altını çiziyordu!

Kışın soğuk ayazı/ yazın kavurucu sıcağı demeden, çalış/ çabala/ emek ver…

Gereksinmeleri karşılamak adına ye/ giy/ kullan!

Daha çoğunu yemekten, daha çoğunu giymekten, daha çoğunu kullanmaktan dolayı yaşamın kararsın/ “zehir” olsun!

Bilim insanı ne demişti?

“Kararınca alırsanız ilaç, çoğunu alırsanız zehir!”

***

Biz “aydınlatıcı” bilgiler veren bilim insanlarınca, covid 19 nedeniyle oluşturulan Bilim Kurulu’nu da sevdik!

Bilim insanlarının verdiği “beslenme uyarılarını” olduğu gibi, Bilim Kurulu’nun da yaptıkları açıklamaları aylardır soluksuz dinledik!

İlk başta denilenlerin çoğunu değiştirmelerine,

Her gün “yeni bir” uyarı yolu belirtmelerine karşın onları önemsedik!

Ancak bir şeyi çözemedik;

Bilim Kurulu “salık verici” miydi?

Bilim Kurulu “karar verici” miydi anlayamadık!

***

Birkaç gün öncesinden duyuyoruz…

“Bilim Kurulu yarın toplanacak!”

“Toplansın elbet” diyor, duyanlar! Anakentlerde covid 19 olguları yurttaşı şaşkına çevirmek için yeterli etken! Salt “maske tak, sosyal aralığı koru, temiz ol” uyarıları duyuluyor “bilim kurulundan”.

Ya başka…

“İktidarın” demeyeceğim de, “devletin” hiç mi yapacağı bir şey yok yurttaşa?

Eviyle/ işi arasında ulaşım nedeniyle yaşananların çözücüsü emekçi mi örneğin? Toplu taşımaya binmek zorunda, işine zamanında yetişmek zorunda, performansı olmak zorunda, sağlıklı olmak zorunda…

Geçtiğimiz günlerde “zor gününde yurttaşın yanında olmayan devlet, devlet değildir” dendi!

O denli katı olmayalım da, “görevini yerine getirmiyor sayılır” diyelim!

Bilim Kurulu “burada” neredeydi?

***

İşte burada Bilim Kurulu’nun sürekli yurttaşa seslenerek “uyarılara uyun, maskenizi takın, sosyal aralık, temizlik, birlikte aşacağız” benzeri sözlerinin tümünü birden önemseyelim ; tamam…

Bilim Kurulu’nun “uyarıları” yapmadan önce, yurttaşların “kuralları” yerine getirmemesinin nedenlerinin başında “geçimi” olduğunu unutması anlaşılır gibi değil!

Caddelerdeki kalabalık arasında gösterilen üç-beş yeni/ yetmenin “kuralsızlıklarından” daha çok; işine zamanında varabilmek için “tıka-basa” toplu taşımalara koşanların durumu göz önüne serilse…

Dolmuşlarda/ otobüslerde ara boşlukların bile dolu olması, yolcuların “buna” zorunluluktan katlanması, bunun üzerinde çalışılması, “iktidarın” uyarılması, “zaman kısıtlamasına” gidilmeyi önermesi, halkın “kurallara” uymasındaki engellerin ortadan kaldırılması gerekmez mi?

Bilim Kurulu’nun bu aşamalarda kendini göstermesi doğru olmaz mı?

***

Şunun bilinmesi gerekir sanırım:

Dengesiz beslenmenin neden olacağı olgular, zamanında bilim insanlarınca açıklanması durumunda, büyük oranda toplumsal yararlar sağlatacağı unutulmamalı!

Artık gerek anne- babalar, gerekse yetişkinler gerekmedikçe yemenin peşinden koşmak yerine, “yeten beslenmeyi” yeğlediklerine birçok yerde tanık oluyoruz.

Gün içerisindeki “yeme öğünlerinde”, neyin/ ne ölçüde alınması gerektiğinin de araştırmasını yapan çoklarını görüyoruz çevremizde…

Bilim insanlarının “uyarıları” sonucu ortaya çıkan bir durun bu!

Aynısı şu an Bilim Kurulu’nu oluşturan üyeler için de geçerli…

Daha önce adını “hiç” duymadığımız, ancak akşam haberlerinde “bir şeyler” söyleyeceğini umarak beklediğimiz Bilim Kurulu üyeleri var artık!

Bilim Kurulu’nun toplantı yapmak, üyelerinden bir kaçının zaman zaman konuşmak, akşamları “güncel verileri” açıklamaktan başka yaptıkları olmadı şu ana dek!

Kentlerden alınan verileri bir araya getirmek, üzerinde düşüncelerini bildirmek…

Bu güne değin gelen verilerin “büyük bölümünü” gizlediklerini unutmazsak; Bilim Kurulu’nun görevi bu kadar mı?

***

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, covid 19 ile tanışmamızın birinci ayında/ onyedi nisanda yaptığı açıklamasında “Bilim Kurulu’nun bir tavsiye kurulu olduğunu unutmayalım. Karar mercii değil” sözlerine yer vermişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’da, geçtiğimiz Cuma günü “biliyorsunuz bu işin birinci dereceden sorumlusu Bilim Kurulu” dedi.

TTB’nin verilerinin aylarca yalanlanması, olgu sayısının “yine” aylarca gizlenmesi, geçtiğimiz günlerde açıklanan sayının yurttaşı rahatladığı sanılmasın!

Şunun da bilinmesi gerekmiyor:

Kimin gizlediği/ kimin yalanlandığından daha çok, bugün yaşanan/ yaşanırken insanları dar alanlarda yaşamaya sürükleyen koşullar önem taşıyor!

Bilim Kurulu “salık verici” mi, yoksa  “karar verici” mi sorusundan daha çok; sokakta yaşanan korku, insanın sevdiğine dokunurken yaşadığı korku, insanın ayakta durabilme sürecinde karşılaştığı korkunun bilinmesi gerekiyor!

Günlerdir yurdun dört-bir yanından gelen “alarm” görüntülerinin yaydığı “korku”…

Peki, Bilim Kurulu yaşanan “korkuların” neresinde?

291120

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP