Turunç ağacı…   

Turunç ağacı…  

ABONE OL
12 Nisan 2024 18:16
Turunç ağacı…   
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

İnsanlar için “kaldıramayacakları yükün” bedeli neyse; doğa da aynı!

Yaşanan/ yaşam alanı sayılan doğadan “çoğunu” değil, verebileceğinin üzerinde istenmesi karşılığında hangi bedeller ödendiğini biliyoruz!

Toprağa, bilmediği/ anlamadığı özellikli bitkiler dikmek ne anlama gelir acaba?

Afrika’nın, ya da Uzak Doğu’nun bölgemizle uyum sağlaması zor ürünlerini yetiştirmeye kalkışmak “doğanın kaldıramayacağı yük” anlamını taşır!

Öyle uzağa gitmeyelim; örneğin Karadeniz bölgesinin fındığını Adana’da yetiştiremiyorsunuz, yetiştirdiğinizi sansanız da verim alamıyorsunuz!

Aynı biçimde Adana’nın narenciyesini Karadeniz bölgesinde yetiştirmek isteseniz “yine” aynı sonucu alırsınız!

Parklarda çoğu zaman bölgemize özgü olmayan, ancak boyuna bakılarak “burada” yetişebileceğine inanılan ağaçların birçoğunun “hastalıklı” olduğunu biliyor musunuz?

Geçmiş yıllarda, Atatürk Parkı’nda boyları oldukça uzun/ ancak böceklenme olgusu nedeniyle kesilen ağaçları anımsıyorum.

Parklarda/ kaldırımlarda “nereden” geldiği bilinmeyen, bölgemizin iklimiyle örtüşüp/ örtüşmediği irdelenmeden dikilen birçok bitkinin ya “küs gibi”, ya da “çelimsiz” duruşu herkesin dikkatini çekiyordur!

Başka yeri demiyorum; bölgemizin “öyle” kendine özgü bitkileri var ki, “ilk kez” görenler, ya da çiçek açım dönemi görenler ayrılmak istemiyor!

Biz, kendimizdeki “değerlerin” bilincine varmak yerine, uzakların “çelimsizlerine” yer arıyoruz; toprak bozmak, toprağı yormak, toprağa gereğinden çok yük vermek pahasına…

Birçok yerden duyduklarımın dışında, geçtiğimiz günlerde Kozan Belediyesi’nden gelen bülten sevindirdi beni; yaşamımın yarım yüzyılını verdiğim Kozan adına sevindim…

Kozan girişine “turunç ağacı” dikimi başlatılmıştı.

Belediye Başkanı Kazım Özgan “turunç ağacı Kozan’ımızın markası” demekle aslında bir şeyin de altını çiziyor; Kozan’a gerek Adana’dan, gerekse Kadirli’den girişte portakal ağaçlarının donattığı bahçelerin arasından geçersiniz. Üstelik kent dışı gibi, kent içerisinde de geçmiş uzun yıllara tanıklık eden turunç ağaçlarını görürsünüz. İlkyazla birlikte, daha Kozan’a girişte narenciyenin “mis kokusunu” içinize alırsınız. Kıştan kalma birçok korkuyu, limon/ turunç/ mandalina/ greyfurt/ misket çiçeklerinin yaydığı kokuyla alt edersiniz…

Öyle değil mi ki?

O “bindirilerek”, o “ödül vermek amaçlı”, o “bir yerlere kazandırmak” amaçlı düzenlenen “portakal çiçeği festivali/ şenliği” (festival/ şenlik demek yerine, ‘karnaval’ demekte diretenlerin amaçlarını anlayabilmiş değilim), portakalsız/ çiçek kokusu olmayan alanlarda yapılması işin düşündüren yanı…

Kozan’a, özellikle bölge dışından gelen kamu görevlilerinin kaldırım kıyılarına dikili turunç ağaçların gördüklerinde çoğu zaman şaşkınlık yaşadıkları bilinir.

Başkan Özgan’ın da belirttiği gibi, “turunç ağacı Kozan’ın markası” olmuştur.

Doğayı, toprağı yormaz. Turunç ağaçlarını severek büyütür.

“HIFZISIHHA” MI, “HIFZISSIHHA” MI?

Covid 19 sürecinde sıkça duyduğumuz “İl Umumi Hıfzısıhha Kurulu Kararları”, kentin içinde bulunduğu olgular göz önünde bulundurularak gerçekleşiyor.

Alınan kararlara uyulup/ uyulmadığı da, olguların eksilmesi/ artması sonucu yeniden belirleniyor.

Peki, “hıfzısıhha” nedir?

Arapça hıfız (korumak, saklamak) ile sıhha (sağlık) sözcüklerinin bir araya gelmesiyle, “sağlıklı yaşamak için gereken önlemlerin bütünü” olarak tanımlanıyor.

Yazılırken “hıfzısıhha, hıfzıssıhha, hıfzısıha” sözcükleriyle yazan/ yazılan yerler de var!

Bazı yerlerde “Halk Sağlığı Kurumu” da deniyor!

Bazı Arapça sözcüklerin yazılışında bile anlaşmazlık olmasına, Türkçe’de “anlam” bulmak zor olmamasına karşın “neden” ısrarla yinelendiğini düşünürüm!

“Hıfzısıhha” da bu sözcüklerden biri…

Arapça sözcükleri, günümüz Türkçesi ile “sağlık koruma” olarak anlamak/ anlatmak daha mı zor?

Halka anladığı dil yerine, yazımında/ söyleminde bile zorlandığı, “bir başka dille” yaşananları anlatmaya çalışmanın albenisini de görmüyorum!

Daha bunun gibi onlarca “yazımında/ okunmasında” zorlanılan, nerede “kesme işareti”, nerede “şapka” koyulacağı konusunda insanımızı ikirciklendiren sözcük var!

“İl Umumi Hıfzısıhha Kurulu Kararları”, covid 19’un yaygınlaşmasında “önleyici” olarak “kendi dilimizde” duyurulmasına karşın uyanları/ uymayanları “olgu sayısının” artışından görüyoruz!

Kararları “Halk Sağlığı Kurumu” adıyla duyurmak daha mı zor, daha mı anlamsız acaba?

101020

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP