“Herkesin” işi zor!

ABONE OL
23 Eylül 2020 15:44
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Bugün için “herkesin” işi zor!

Yaşamını sokaktan kazanan yurttaşın,

Fabrikada çalışan işçinin,

Toprağı verimli kılan üreticinin,

Covid 19 nedeniyle hastaneleri terk edemeyen sağlık görevlilerinin,

Okula gidecek öğrencinin velisinin,

Emekli ya da asgari ücretle geçinemediğinden dolayı ek iş yapmak zorunda olan dar gelirlinin…

Birini birinden ayırmak, bir diğerlerinin “insan olma haklarını” yok saymaktır!

***

Okul öncesi ile birinci sınıflar için bugün okullar açıldı!

Okula çocuklarını gönderen anne-babaların şu an içinde bulundukları “kaygılar” anlatmakla bitmez!

Bu çocuklar okula gitmek zorunda, ilk kez gördükleri akranlarıyla kaynaşmak zorunda, öğretmenin sesini duymak zorunda; eğitimde yitik kuşak olmamak için öğrenmek/ paylaşmak/ tanışmak zorunda…

Anne-babaya, yönetenlerin “umut” verdiği de söylenemez; birçoğu “bu koşullarda/ bu belirsizlikte çocuğumu okula göndermem” diyenlerin çokluğu da biliniyor!

Anne-babayı bırakalım bir yana, bu tartışmaları izleyen çocuğun okulda yaşadığı “vurukluğu” düşünmek isteyen var mı bilmiyorum!

Pedagoglar, bilin insanları “çocukların yanında olgulardan, can kayıplarından söz etmeyin” diyor da, sokağa çıkarken anne-babasının herkesten sakınarak “maskeli” yürüyüşünü nasıl açıklayacağını söylemiyorlar nedense!

Çocuklardaki “bellek”, olanları kopyalamakta geç kalmıyor oysa!

Anne için zor, baba için zor, çocuk için “zor günler”!

***

Adana’da bunaltıcı/ mevsim üstü yaz ayları yaşandı…

“Haziran ayı gelecek, dayanın” diyenlerini ne denli yalancı, ne denli önyargılı, ne denli tutarsız, ne denli ipe-sapa” gelmez konuştuklarını sonyazın ortasında anlamayan yok kanımca!

Covid 19 için yazlık/ kışlık yorumunu yapmak yerine “böyle bir virüs var, sağlık sorunu olanlarda daha çok etkili, ancak sağlık sorunu olmayanlar da bulaştırmamak için önlem almalı” dense; denmiyor!

Yurttaşın üzerine “korkudan” bir duvar örülmeye çalışılırken, bir yandan da “bulaşının/ olgu sayısının artmasının” sorumlusu sayılıyor!

“Eğitimde düzey arttıkça ak partiye oy verenlerin sayısı azalıyor” bakışının sonucu da bu olmalı!

Eğitimde “düzey” düşecek ki/ “düzeyi” düşük olan “iktidara” yakın olsun!

Altı aydır ülkemizin gündeminde olan, “yapıldığı” söylenen her şeyin ele/ yüze bulaştığını bugün; eğitimde, ekonomide, piyasada, ulaşımda, üretimde, sokakta, pazarda, adalette, turizmde görmek olası…

Kimin işi zor değil ki?

***

Burada zaman zaman “inandırıcılıktan” söz ettim!

Bunu da söylerken, “işi zorlaştıran yurttaş mı, iktidar mı” sorusunu da irdelemeye çalıştım!

Ülkemizde “yurttaş olmanın zorluğunu” yadsıyan var mı acaba?

“Yurttaş” derken; içinde bulunduğu koşulların gereğini “gelecek” yapan, korkulara yaşamında yer vermeyen, uğraş vermekten kaçınmayan, covid 19 sürecinde işinde/ sokakta/ pazarda/ üniversitede/ toprak üzerinde özveri biçimde çalışan işçiyi, çiftçiyi, sağlıkçıyı, hukukçuyu, eğitimciyi, emekliyi, dar gelirli esnafı, bilim insanını anımsatmak istiyorum.

Bu süreci nasıl yaşıyorlar, nasıl var olma çabası veriyorlar, nasıl paylaşıyorlar/ birlikte oluyorlar düşünmek gerek.

Çiftçinin toprağı sürmesi mi kolay,

Okulların açılmasını beklemek mi kolay,

Sağlık görevlisinin/ hastanın yaşadıkları mı kolay,

Asgari ücretle/ emekli aylığı ile ay sonunu getirmek mi kolay,

Çarşının/ pazarın ayakta durması mı kolay…

Gerçekten, herkesin işi zor!

***

“Zor olmayan”; tüm bunları yadsımak, bu “zorluklar” varken, yurttaşın yükünü azaltacak önlemler aramak yerine “zorlukların” daha da büyümesine neden olacak yapılaşmaları gerçekleştirmeye çalışmak…

İlk sorum “covid 19 süreci denilen gibi mi işliyor” gerçekten?

Hastalık belirtisi olanlarla ilgileniliyor mu, gidiş- gelişleri gözetim altında tutuluyor mu, hastanelerdeki doluluk oranı açıklanan gibi mi, okullar açılmaya hazır mı, öğrencilerin ev- ulaşım- okul sorunu çözüldü mü, okul temizliği zamanında yapılıyor mu…

İkinci sorum “yurttaşın sağlıklı beslenmesini/ sokağa çıkmasını sağladınız mı gerçekten?

Toplu ulaşımda yolcuların sağlıklı/ önlemli biçimde taşınıyor mu, fabrikalar çalışanlar için temizleniyor mu, pazar yerlerinde uyulması gereken kurallara satıcı/ alıcı/ zabıta uyuyor mu…

Üçüncü sorum “salgınların baş nedeni olan doğa katliamı” için önleyici çalışma yapılıyor mu?

Belediye imarları denetleniyor mu, Salda Gölü talandan kurtarılıyor mu, Kaz Dağları’ndan “doymayan” yandaş yüklenici için üçbuçuk milyon ağaç kesimi iptal edildi mi, salgınlarla baş edilmesinin ilk koşulu “doğayı korumak” olduğu öğrenildi mi…

Bu sorular yanıtlanmadıkça, olanları kanıksamadıkça herkesin işi “öyle zor” ki…

Oysa ucundan “bir” tutulmaya çalışılması istense…

210920

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP