Enflasyon neden düşük…

ABONE OL
6 Temmuz 2020 12:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Kim istemez?

Enflasyon altında dar gelirli ezilmesin, altı önce belirlenen aylıkları gereksinmelerine yetsin, günlük beslenme giderlerini karşılasın, vitrinin gerisinden ürünleri sevmesin, pazara gittiğinde ucuz/ ezik ürünler aramasın, güne korkmadan başlasın, aylık yetmez korkusu yaşamasın…

Kim istemez?

“İktidar”, covid 19 sürecini “en iyi yöneten” ülke olduğumuzu söylüyor! Bırakın içeriyi, dış ülkelere bile kamyonlar dolusu yardımlar gönderildiğini sürekli yineliyor, “gücümüzün” kıskanıldığını ileri sürüyor, ekonomisi en büyük on ülke arasında olacağımızı dile getiriyor…

Kim istemez?

***

Emekçisinin, işçisinin, esnafının, işvereninin salgın sürecinde yaşadığı sorunlara/ çıkmazlara, “iktidarın” çözüm üretmek/ yurttaşın alım gücünü güçlendirmek için uğraş verdiğini bilmek, insanların yaşam zorluklarını kolaylaştırdığını görmek kim istemez?

Açık yüreklilikle söyleyebilirim; ben de isterim, bu yurdun topraklarında yaşamaktan başka isteği olmayan milyonlar da ister.

“İktidarın” dediklerinin doğru olmasını,

“İktidarın” öğrenci sınavlarından desteklemelere değin aldığı kararlarda gerçekçi durmasını,

Esnafı, emekçiyi, dar gelirliyi, köylüyü, üreticiyi doyurucu yapılaşmaya gitmesini,

Tüik verilerinin yaşanılanı yansıtmasını,

Ekonomi konusunda ileri sürülenlerin mutfak harcamasını göstermesini…

Benim gibi bu ülkede yaşayan herkes ister!

***

Sokağı biliyor muyuz, sokakta yaşam çabası harcayan bu yurdun yurttaşını tanıyor muyuz, bu ülkenin ekonomik kalkınmasından/ insanlarının gereksinmesine değin uğraş veren üreticinin-çiftçinin içinde bulunduğu zorlukları görüyor muyuz, sofralarda allı-ballı duran tarımsal ürünlerin “görülen” biçimine gelinceye dek harcanan emeği/ emeği anlamlaştıran insanın sorunlarını düşünebiliyor muyuz?

Yok artık demeyin!

Covid 19 sürecinde yaşamını kazanmak, gereksinmelerini karşılamak, eksiğini tamamlamak “yine” kendine düşen dar gelirli, emekçi, esnaf, çiftçinin yaşadıkları “öyle” bilindik değil!

“Hobi bahçelerinin” verimli alanlarda oluştuğunu, bunun önlenmesi için düzenlemeler yapılacağını söyleyen “iktidar”, tarım alanlarının her geçen yıl “azaldığını” bilmiyor/ görmüyor olamaz!

Yapılan araştırmalar, salt buğday üretimi için kullanılan alanın ikimilyon hektar olduğunu söylüyor!

Ekili alanın azalmasına gerekçe olarak da; üreticinin “girdi” başlığı altında topladığı ilaç, gübre, elektrik, mazot, diğer girdiler neden gösteriliyor!

Bu olguyu masa başında anlamak ya da düşünmek olanaksız!

Sokaktaki esnafın, işportacının yaşadıklarına tanık olunduğunda “zincirin” halkalarından “ilkinin” yerinde olmadığını, düzeneğin çalışmasının olanaksızlığını görmek olası!

***

Bu ay, “asgari ücret” olarak adlandırılan “açlık sınırı” altında olan aylığın da gerisinde kalan “emekli aylıklarını” zamlanacak!

Marketteki besine, pazardaki meyve-sebzeye, ulaşımdaki akaryakıta, yatırım amaçlı kullanılan dövize/ altına bakıldığında “iktidarın” işi zor!

Bunların dışında çere- çöpe dayanarak yapılan araştırmalara bakıldığında da “emekçinin” işi zor!

Ancak bunun yanı sıra “iktidarın”, yurttaşın geçimini-doyumunu bir yana bırakarak “canın isterse bu aylıktan çalış, istemiyorsa alanını terk et” deme gücü olmasına karşın, “sınıf bilinci” olan örgütlü bir yapıya sahip olamayan emeklilerin “söz söyleme” hakları da anlamsız kalıyor!

Patrondan, “iktidarın” özel gereksinmelerinden arta kalan “emekliye” düşüyor ancak!

Katlar, yatlar, yeni imar alanları, açık-artırma yoluyla iş almalar, köşe kapmalardan arta kalan emekliye “hak” görülüyor”!

***

Yılın ikinci yarısı için “emekliye” verilecek olan bedel oluşturulurken tüketici fiyat endeksi TÜFE’nin hazırladığı çizelge göz önüne alınacak!

“O” çizelgede, çoğunun “emeklinin” yaşamını sürdürürken gereksindiği ürünler olmadığı gözlemlenecek!

Haberleşme, kültür- eğlence, ulaştırma, lokanta- otel, ev eşyası fiyatlarında covid 19 süreci nedeniyle yaşanan daralma “düşük” biçimde TÜFE’nin çizelgesinde yer almış!

Emekli her ay sinemaya- tiyatroya- operaya gidiyor, gezi yolculukları yapıyor, akşam yemeklerini dışarıda yiyor üstelik otelde kalıyor, beyaz eşyaları değiştiriyor; işin dalgası mı bu anlamak zor!

“Sokağı biliyor muyuz” dedik ya; bilmeden olmuyor!

Evsiz, araçsız, eğlencesiz, gezisiz, cep telefonsuz, karyolasız, bilgisayarsız “ayakkabı” yastık sayılır yaşamanın yolu bulunur da…

Markete girdiğinizde, özellikle salgın sürecinde, zincir marketlerin “zamanı kazanca” dönüştürmek için bir gecede nohut, kuru fasulye, bulgur, yağ, makarna fiyatlarını bile katlayarak raflarda yer ayırdıklarında eli yanmayan emekçi, eli yanmayan emekli, eli yanmayan dar gelirli oldu mu acaba?

Özellikle de bunlarsız yaşamı sürdürmenin olanaksızlığı biline biline…

***

TÜFE, emeklinin değil de “patronun” gereksinmesini ölçü alarak çizelgesini oluşturunca “sonuç” bu!

Enflasyon altında dar gelirli ezilmesin, altı önce belirlenen aylıkları gereksinmelerine yetsin, günlük beslenme giderlerini karşılasın, vitrinin gerisinden ürünleri sevmesin, pazara gittiğinde ucuz/ ezik ürünler aramasın, güne korkmadan başlasın, aylık yetmez korkusu yaşamasın…

Enflasyon düşsün; kim istemez?

020720

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP