Özgürlük

ABONE OL
2 Nisan 2020 12:48
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Ev, yuva, sığınılan ocak… Tıkılıp kaldık, Corona salgını nedeniyle tutsak olduk mu yoksa beynimizle, benliğimizle evin duvarlarından taşıp, sınırları aşıp; çok uzaklara mı yol aldık?

Elbette ki gerçek yaşamlarımızın yanı sıra, sanal yaşamlara giriş yaptığımız ilk günlerden beri; sanal dünya bugünlerde iyicesine seçeneğimiz oldu.  Eğer bizler becerebiliyorsak bunalmadan sağ ve sağlıklı kalmayı, işte sanal dünya, işte internet… Her ne kadar orada da Deep Blue’nun gözaltında olsak da, Okyanus’da yüzen küçük bir balık gibi özgür sanıyoruz kendimizi, ta ki o koca balina bizi yutana kadar ya da o Okyanus’da yüzmemize izin verdiği kadar…

Dolayısıyla görüntülü ya da yazılı; sanal dünyalarda kurduğumuz bağları sürdürüyor olmak/olabilmek bile bugünlerde avutuyor bizleri… Bir de düşünsenize; yazdığımız iletilere yanıt “ver-e-me-yen” ya da görüntülü olarak karşımızda “gülüm-se-ye-me-yen” bir yakınımız olsa, aradığımızda ona ulaşamasak… İşte o anda neyin anlamı olur, neyin tadı, tuzu kalır?

Bu düşünceler içerisinde, böylesi duygularla; gerçek sokaklarda dolaşamıyor olsak da sanal ortamda yaşıyor olmak da bir teselli, daha da ötesi bir özgürlük… Değil mi ki alabiliyoruz rahatça bir soluk? Ve içimizi ürperten “entübe” olma koşullarını düşündükçe…

Diyorum ki kendime de, herkese de…

Evde kal, sağlıklı ol, dolayısıyla sokaklarda olamıyorsan da  sanal ortamda ol, iletişim kur, düşüncelerini paylaş, sevdiklerini ara… Sokaklarda gezerken Covid19’la yakınlaşıp da seni sevenlerin yüreklerinde açma yara!…

Ve bu arada diyorum ki…

İyi ki Didim’de Alevi canlar çoğunlukta

Umreciler çoğunlukta olsaydı eğer; yandı gülüm keten helva

Yine de biz evdeyiz, çünkü tatlı canımızı çok sevmekteyiz.

Kuşkusuz kendimizi toplumdan soyutlayarak, evdeyiz ve bazen oturuyoruz televizyon karşısında… Ve onun yansılarından memleketimizden insan manzaraları düşüyor gözlerimize…

Örneğin; külbastıyı SOS ve istiridye mantarını DENIZ ÜRÜNÜ sanan katılımcılar sayesinde gülme krizine girdiğimiz şu M’ACUN TV yansılarında yayınlanan “Seda Sayan’la Yemekteyiz” programını izlemenizi öneriyorum sizlere…

Corona salgınında, gülme salgını garanti… Ama bir de madalyonun diğer yüzü var ki bunlar oy kullanıyor seçimlerde, ülkenin ahval-i şeraiti de belirleniyor sayelerinde diyoruz elbette…

Ülkemizde ortaya çıkan olağanüstü koşullarda hep gerçekleştirildiği gibi, bu kez de 30 Mart 2020 gününde başladı Coronal Kampanya… Acaba İranlı İslamcılar gibi “alkol virüsü öldürür diyerek” içen var mı şampanya?…

Kampanyanın duyurulmasıyla birlikte; ilk bağışlar açıklanıyor AKBaşkan’ın öncülüğünde… Ve ardından diğerleri geliyor. Elbette ki tartışmalar da başlıyor.

Bizim de başımız kel değil dolayısıyla bağışlanacak olan “7 maaşın” emekli SGK maaşı olması ihtimali üzerinde düşüncelere dalıyoruz ve utanın SGK’lılar bu özveri karşısında sizler ne yapıyorsunuz diyemiyoruz elbette… Bir de Meral ablanız FOX’un “peki” İsmail’ine şu açıklamaları yapınca:

– Biliyorsunuz ben Milletvekili değilim, Milletvekili maaşım yok. Emekli maaşımın 3 aylığımı Ankara Belediyesi’ne, 3 aylığımı da İstanbul Belediyesi’ne bağışlıyorum.

Ve yine düşünüyoruz:

– Emekli Milletvekili maaşını mı, yoksa Emekli Devlet Memuru maaşını mı?

Ve sonra biz SGK kapsamındaki 657’li Devlet Memuru emeklileri ve Bağ-Kur ve de işçi emeklileri… Hesaplarımıza yatacak paralar üzerine düşler kurarken, bizden para isteyenlerin gerçeğiyle karşılaşıyoruz.

Atalarımız ne doğru söylemiş diye düşünüyoruz “Mum dibine ışık vermez” derken, bu ülkenin halkı yokluklar içinde çırpınırken, yardımlarsa İspanya ve İtalya gibi durumu ülkemizden çok daha iyi “ekonomik” koşullarda yaşayanlara gidiyor.  Ve yandaşlardan başka hiç kimsenin kesesine; Coronalı günlerde rahat bir soluk alabilmek için destek paracıkları girmiyor.

Ve…

Belediyelerin açtığı hesaplara karınca, kararınca bağışlar giderken, akşama kalmadan AKEgemenler’in buyruklarıyla hesaplar donduruluyor.

Herkes şaşırıyor. Sorular, sorular; birbirini kovalıyor.

Hesaplara neden el konuldu?

Çünkü Akkoyunlardan başkası “CHP bu milleti aç bıraktı” yalanlarına kanmıyordu.

CHP’li belediyelerin elini kolunu bağlamak, ayağına çelme takmak sonra da HER ŞEY GÜZEL OLACAK DEDİLER, AMA SİZE BİR LOKMA EKMEK BİLE VERMEDİLER diyebilmek için bağış kampanyasını bloke ettiler.

Öyleyse haydi bir kez daha yineleyelim:

– Bitti kampanya, patlatalım bir şampanya, dualar yeter tüm zorlukların üstesinden gelmeye…

Osmanlı SALMA çıkarırmış, Yeni Osmanlı da IBAN numarası veriyor “Osmanlıyız, pek namlıyız” marşı eşliğinde…

Ama bir avuç Hollanda ülkesi; ülkedeki tüm şirketlerden 6 ay vergi almayacağını bildiriyor vergi yükümlülerine…

Ve…

Yıllardır TARIM İŞKOLU DIŞLANMAMALI!

Kahve köşelerinde bacak sallayanlar; köylerine dönüp, topraklarını ekip, biçmeli!

Dedik diye bize saldıranlar oldu, hem de pek çok kez…

İşte uluslararası ticaret durdu; AÇLIK kapıları ha çaldı, ha çalacak…

Bu umursamazlık, bu aymazlık ne zaman bitecek; tarlalara ne zaman tohumlar düşecek?

Yeter artık!

Topraklarımız çimento demir yığınlarıyla kirlenmesin, altın sarısı buğday başaklarıyla güzelleşsin, doygun sofralarda büyüyen çocuklarla evler şenlensin. Haydi toprakla barışmaya, tarımsal üretimle güvenli yarınlara!

Corona salgınından sonra; dünyanın genelinde pek çok değişim yaşanacak, yükselen değerler inişe geçerken, göz ardı edilen değerler belki de yükselişe geçecek, varsayımlar ve karamsar öngörüler çok çeşitli…

Eğer senin…

İçecek suyun, öğütecek buğdayın, bir de soluyacak temiz havan varsa; en varsıl ülke seninki, en varlıklı ulus sensin, yarınından sakın korkma! Ne duruyorsun toprak sahibi yurttaş; boş durma, koş tarlalarına! Eğer ekmeğin varsa; sen hep özgür kalırsın bu dünyada!

1 Nisan 2020

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP