“Öğretme sevinci” olmayınca…

ABONE OL
8 Şubat 2020 11:17
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

İşin içerisinde insan, için içerisinde emek, işin içerisinde Adanalı, işin içerisinde üniversiteli işsizler, için içerisinde toplumsal doyumsuzluk olmayınca…

İşin içerisinde “sevgi” denen, herkesin içini “sarmaladığı” ileri sürülen, aslında her gün biraz daha uzaklaşılan “duygu” eksikliği egemen olunca…

Kalabalıklar birbirine küs gibi,

Aynı apartmanda oturmalarına karşın, tek göz göze geldikleri asansör kabininde bile başları eğik beklemeler gibi,

Üst-akıl olarak bilinenlerin, “günün” kurtuluşu adına yaptıkları-yapmayı düşündükleri komplo-planlar gibi…

Karışık…

***

Sabah gazetede okulları, öğrencileri, öğretmenleri, dersleri, “zorla” bellekleri zedelemek için okutulan kitapları konuşuyorduk…

Öğrenciler neden “bilim” derslerinde başarısızdılar,

Neden “anadillerini” kullanmada yetersizdiler,

Neden yaşanılanı sorgulamayı bilmiyorlardı,

Neden hazırcılık, yazgıcılık, “temenni” yaşamın içerisinde etkiliydi…

“Müfredatı”, o “müfredatla” birlikte öğrenciyi eğitecek öğretmeni, okutulan kitaplardaki “asıl” amacı bilmeden “neden” sorularına yanıt bulmanın olanağı var mı?

Eğitimde yaşanan bu olgunun, toplumun her katmanında gözlenebilen “izler” oluşturduğunu konuştuk.

Ekonomiden, yerel yönetime, politikadan sağlığa…

Politika açısından ele alalım…

***

Öğrenci öğretmeni sevmişse, dersinde de başarılı oluyor…

Kimi zaman öykünüyor; çabasını, mimiklerini, beğenilerini, gidiş yolunu…

Öğretmen sevilmemişse eğer;

Çoğu zaman ders “askıya” alınıyor, üstelik derse önceden “ortalarda” duyulan bir ilgi varsa da, çoğu zaman “dibe” vuruyor!

Başka kentin değil de, Adana’nın milletvekillerini düşünüyorum da…

Sistem, nasıl “eğitimin” çar-çur olmasını istemişse, aynı biçimde “politik güvenin” de alt-üst olmasını istemiş ki; bugün var olan “seçim sisteminde” diretiliyor!

Halkın “istemi” doğrultusunda değil, genel merkezin, genel başkanın kafa yapısı doğrultursunda listeler seçmenin önlerine konularak onaylatılıyor!

İyi güzel de, seçimde davul-zurna oy vermeye gidenlerin, seçimin hemen ardından düştükleri “aldatılmışlıklar, bir başına kalmışlıklar, sözleri dinlenmeyişler” ne olacak peki?

Açayım mı?

***

Günlük yerel gazetelere “servislenen” milletvekilleri, yerel yönetim bültenleri her görüşümde bu çelişkiyi görürüm acınarak…

“Muhalefet” aynı konular üzerine bültenler gönderirken, “iktidar” hep güzel olanlardan söz eder…

Ne “muhalefete” biri çıkıp “bu güne dek dediklerinizin hangisini yaptınız” diye sorar, ne de “iktidara” çıkıp “Adanalının içinde bulunduğu sıkıntıların” doruğa yükseldiğini söyler!

Müzeyyen Şevkin, okullarda deprem ya da doğal “afetler” için önlem alınıp-alınmadığını soruyor…

Kaç yıl oldu, kanımca dört-beş yıl…

Bu köşede “‘kentsel dönüşüm’ dedikleri” başlığıyla yazdıklarım arasında şu an yaşananlar vardı, görmek isteyenler için daha çoğu da…

Bu konu “bu günün” değil, yıllardır gelen bir “kayırmacılığın-iş bilmezliğin” sonucu. Üstelik o kadar çok kişi konuşuyor, konuştukça da içinden çıkılmaz duruma getiriyor ki…

Önlem alınıp-alınmadığı sorusunun yanıtının “hayır” olduğu bilinmiyor mu?

Biliniyorsa “soruya” gereksinim neden, bilinmiyorsa işte o zaman acı…

Ardından Ayhan Barut… Kendisi de ziraat mühendisi olduğu için “kaçıncı kez” sorduğunu bilmiyorum, diyor ki;

“Atama bekleyen ziraat, gıda, su ürünleri mühendislerinin, veterinerlerin” sorunlarını dile getiriyor…

“Kaçıncı kez” dedim ya…

Böyle bir sorunun olduğunu görüyor, bu sorundan dolayı zorluklar yaşayanların olduğunu görüyorsanız eğer; zorunun çözücüleriyle yan yana-kol kolasınız, çözün, sürekli yinelemenin anlamı var mı?

“İktidar” milletvekillerinin dediklerini, Adanalıyı yanlış yönlendirdiklerini, yaşananları sorgulatmadıklarını, Adana’yı yokluğun ellerine bıraktıklarını konuşmuyorum bile…

***

İşin içerisinde insan, için içerisinde emek, işin içerisinde Adanalı, işin içerisinde üniversiteli işsizler, için içerisinde toplumsal doyumsuzluk olmayınca…

İşin içerisinde “öğretme sevinci” olmayınca, inanın “öğrenme sevinci” de yok oluyor!

Toplumsal “sevinmeler” de azalıyor, tırpanlanıyor bile bile her geçen gün…

Görülüyor ki politikacılar “bir şeyler” yapmak yerine, adlarının unutulmaması için her basamağı kullanmayı sürdürüyor!

“Muhalefet” cumhurbaşkanı Erdoğan’ a kızıyor gibi yapsa da, başta yerelde başarılı olan isimler bile “aynı” tutumu” sergilemekten uzak durmuyor!

Kim mi? Başta “kim” diye soran!

050220

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP