Bir Türkiye özeti

ABONE OL
15 Şubat 2020 12:17
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

 

Yoksun bıraktık kendimizi nelerden?

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ilkesiyle büyüdük, ama bugün unuttuk TÜRKÇEMİZ’i de, TÜRKLÜK’ümüzü de…

ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIZ diye öğrendik ama bugün dinimizi unuttuk, dinden soğuduk.

YERLİ MALI, YURDUN MALI diye belledik, SÜMERBANK basması ile donandık; ama bugünlerde Çinli’nin bezlerine kaldık. Soran olursa hem yerliyiz, hem de milli…

Okuyup adam olalım diye, gençliğimizi yitirdik okullarda, ülkemize yararlı olalım diye kıvrandık. İNSAN İSRAF UZMANLARI’nın yönetiminde, verdiğimiz emeklerin boşa gidişine hayıflandık.

İyi ama biz nerede yanlış yaptık, biz neden aldandık?…

Müslüman mahallesinde salyangoz satanlar benzeri; son yıllarda 25 Aralık günleri Boğaz Köprüsü’nün üzerinde, Noel gecesinin şerefine “ışıklı şeytan boynuzları” ve “Noel Baba başlıkları” satılıyor. 14 Şubat Sevgililer Günü geldiğinde; ellerinde güllerle çiçekçiler araçların önüne atılıyor.  Dünyanın 20 büyük ekonomisinden birisi “var” sayılan AKistan’ın refah içinde bahtiyar yaşamlarını sürdüren (mi yoksa sürünen mi) ümmeti; vızır, vızır geçen araçların arasında, Ölüm Meleği ile kovalambaç oynuyor. Ekmeği aslanın “günümüz koşullarında midesinden değil” ince bağırsaklarından almak kolay!

Köprüden denize atlamak mediatik olay…

Zor olan; yaşamak için direnirken, canından olmamak, elbette ki cüzdanı şişkinlerin sürdüğü son model ve de uçuk paralara alınan araçların altında kalmamak…

Oysa bu sürünenleri; aydınlığa çağırıyorsun, gelmiyorlar. Açılsın algıları diye söylediğin sözleri dinlemiyorlar. Üstelik verdikleri oylarla sen de sürünmeye tutsak ediliyorsun onların tutum ve davranışlarıyla…

Ve…

Geçen yüzyılda kaldı elinde İNCİL, gözünde mendil, İSA İÇİN AĞLAYAN Latinler’in yaşadıkları… Bu yüzyılda, özellikle yaklaşık son 20 yılda en büyük din; İSLAM! Çünkü sömürgenlerin göz diktikleri topraklar, “aşırı dozda” din tebliğ edilmesi gereken toplumlar; Tanrı tanımaz Latin yerlileri değil, İslam Peygamberi Muhammed’in müminlerinin toprakları…

Bu oyunda Türkiye’ye biçilen rol de TRUVA ATI’nı oynamak… Rolün gereği de içinde bulunan sömürgenleri bazen Türk ve genellikle de İslam dünyasının elinde bulunan doğal kaynaklara ulaşmaları için “kandırıkçılık” yapmak…

Yer mi bu oyunu aklı başında olan yetişkin halklar (ergen ya da çocuk kalmış olanların yediği kesin de)?… Örneğin Azeriler; hiç çekinmeden ara, sıra “Siz Truva atısınız. Ortak paydamız İslam dinini kullanarak bize yaklaşırken, içinizde barındırdığınız sömürgenleri ülkemize taşımaktasınız” demekteler.

Azeriler aymakta, belki yarın Ukrayna da ayacaktır.  Ama henüz hiç bir ayılma yok bizim oymakta; maşa diye kullanıldığına, nasıl da ateşe atıldığına ilişkin…

Yıllardır sendikalaşmanın önemi üzerine söz söyleyenlere kulaklarını tıkayan işçi/emekçi; taşeron şirketlerin insafına terk edilince, ayılmaya başladı. Bir musibet, bin nasihatten iyidir atasözündeki gibi ve yeniden örgütlü toplum olabilmek için savaşım sürmekte; sendikalaşma, kooperatifleşme, dernekleşme girişimleri görülmekte…

Örgütlü toplumun önemi 90’lardan beri öylesine dillendirilmesine karşın, duyarsızlık, vurdumduymazlık süregelmekteydi. Ne zaman ki acımasız kapitalizmin/küresel sömürgenlerin yılanı; işçiye/emekçiye dokununca…

Yıllardır söylenen sözleri, koyun kaval dinler gibi dinleyenler; süregelen talanın karşısında, geç kalınmış bir ayılmayla, yeniden hak arayışında…  Hani şu dibe vurunca, boğulmamak için topuğunu yere vurup da yüzeye çıkma uğraşında…

Oysa dünlerde örgütlüydü; emekçiler, kadınlar ve hatta ulus…  Örgütlü, bütünleşik, birleşik, kenetli… Ve ne yapıp, ne etti küresel efendiler, BÖL-YÖNET İLKESİ gereği; ulusalcılık, FAŞİSTLİK ve ulusalcı duygular, düşünceler, söylemler HAMASET ve de birlikler, kooperatifler, sendikalar PARSAYI TOPLAYAN ÇIKARCI, GEREKSİZ ARACI KURUMLAR…  Bunca olumsuz koşullar yetmezmiş gibi birliklerdeki siyaset ve de parasal çıkar sağlamaya yönelik kirlilik; köylünün, çiftçinin, esnafın çözülmesini getirdi, pek çok ekonomik ve siyasal etkenin de katkılarıyla ülkedeki üretimi bitirdi.

Ne yazık ki yolun sonu göründü. Köprüden önceki son çıkış değil ama yaşama son bakış gibi; ülkenin, ulusun durumu…

Güven de vermeyince ülkenin hiç bir kurumu… İş başa düşsün artık; bulunulan bu yerden yine sen kaldıracaksın ülkeni ey Türkün kızı ve oğlu!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP