İnceldiği yerden…

ABONE OL
29 Ocak 2020 18:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Her gün yeni bir sorun, her gün yeni bir doğal afet…

Çoktandır tartışmaz olduk fiyat artışlarını ve maaşların satın alma gücündeki azalışları; başımıza sardırıldıkça bunca ulusal felaket…

Yıkım her alanda… Umutlar da tükendi dillerdeki yalanda… Yine de kimileri kendi işinde, gücünde ki bir başka deyişle (sürdürülebilir kalkınma vermeseler de bu halka) kendileri sürdürülebilir talanda…

Biz de diyoruz ki inceldiği yerden kopsun, şu üç günlük dünyada hep gam mı çekeceğiz?

İnceldiği yerden kopsun; kopsun da acaba 2023’e kadar mı yoksa son kullanma tarihi 2023 mü?

Bu sorunun da yanıtı artık bulunsun.

Çünkü bu aralar sıkça kafamızı yoruyor bu sorunun yanıtı, ayrıca bu bulmacayı çözmek ve Condoleezza Rice ablamızın sözlerini anımsamak… Kuşkusuz bir de sınırları değişecek ülkeler sıralamasında acaba bizimki de var mı aralarında diye yılbaşında kesilecek hindi gibi düşünmek…

Bir de şu “deliğe süpürülmek” üzerine kurulmuş tümceler…

Ara, sıra o sorunsal da düşüyor aklımıza…

Sınırları değişecek ülkeler bulmacasını kesin olarak çözemesek de “delik” ve “süpürülmek” eylemine tabi tutulanları görüyoruz Tanrı’nın izniyle…

Ki “delik” dedikleri TÜRKİYE ve “süpürülmek” eylemine tabi tutulanlar da SURİYELİLER…

Çünkü BOP diye hoplamaktan vaz geçilse de son yıllarda; Kafdağı’ndaki sağır sultan ya da sokaktaki adam bal gibi biliyor ki Vaad Edilmiş Topraklar ya da Kenan Toprakları; yayılıyor Fırat Dicle arası, bu toprakların bir bölümü Suriye sınırları içinde kalsa da, büyük bir bölümünü de kapsıyor Türkiye haritası…

Bu hayasızca ve sınırsızca akın sürdükçe; ne Kürt-Türk, ne de Alevi-Sunni kesinlikle boğazlamayacak birbirini, nasıl ki 1071’den beri boğazlamadıkları gibi… Ama Suriyeliler ve bu ülkenin öz evlatları, gerçek yurttaşları arasında yaşanacak ilişkiler; bilinmezliklere gebe!…

Bu belirsizlik, bu kaygı, bu endişe; herkesin yüreğinde bir yanardağ ve ağızlardan dökülen sözler de lav niteliğinde…

Suriyeliler’den söz etmişken…

Bursa’da şap salgını varmış.

O kadar Suriyeli doldurulursa kente, işte böyle şapa da oturulur 21. yüzyılda…

Ama aldırmayın bu işlere; nasıl ki bu ümmetin kaderinde deprem varsa, şap salgınına maruz kalmak da var.

Biz bakalım memleket sathında başka neler olup, bittiğine!

*Hey Nargileciler; haydi yine iyisiniz!

Rakı haram!

Sigara mekruh!

Nargileniz mi?

Suriyeli ARAP içtiği için helal ve dahi kutsal!

Yalnızca enkazdan can kurtarmıyor Mahmud’lar, nargile keyfiniz için de kıyak yapıyorlar. Bırakın artık “ne Şam’ın şekeri, ne Arap’ın yüzü” safsatalarını; kardeşlerinizin kıymetini bilin!

Sayelerinde yükseleceksiniz arşa, bundan böyle yalnızca Arapça ile başlayın marşa!

Ve bu arada yayılan duyumlara göre; Elazığ ve çevresinde çadır kapma yarışması yapılmış. Yarışı Suriyeli ARAP kazanmış, TÜRK “kaçma ve kapma konusunda; kondisyon eksikliği nedeniyle” yarıştan elenmiş.

*Biz Didim gecelerinde bile ayazdan donarken, havanın ısısı eksi 12 dereceye düşen Elazığ ve çevresinde; depremzedeler kim bilir nasıl üşüyorlardır diye kaygılanıyoruz “merhametli ve vicdanlı”  yüreklerimizle…

Derken ansızın bir umut doğdu içime…

Hani ümmetin olan bir saray vardı ve evi yıkılan Elazığlılar da ümmetten olduğuna göre…

Padişah efendileri tezden buyruk vere, ümmet sarayına gire…

Birazcık olsun su serpildi içime…

*Elazığ depremi sırasında, yeni bir Arapça “kelime” girdi, sözcük dağarcığımıza…

RABIA’nın “dört” sayısı olduğunu öğrendikten sonra, şimdi de YÜSRA diye bir kız adı öğrenmiş olduk, enkazdan kurtulanlar arasında, adıyla yaşasın, Tanrı başka dert göstermesin ona…

İnsanlık durumu, merak ettim, araştırdım, YÜSRA ne anlama geliyor diye…

Yusra SOL TARAF, SOL EL demekmiş Arapça”da

Kızınıza SOL TARAF ya SOL EL diye bir ad koyar mıydınız acaba?

Solcu musun sen diye; tıkarlar içeriye korkusuyla, maazallah kim koyar ki?

*Avrupa Birliği’ne girdik diye davul-zurna çalınan günler; insanlık tarihi bağlamında, şunun şurasına çok yakın bir an…

Her ne olduysa; rota saptı, pusula şaştı. Avrupa anakarasına yapılan gezilerin yerini; Afrika anakarası aldı. Darwin Kuramı; insanın atası maymun, üstelik de çıkış yeri Afrika dediği için mi çağdaş bir geleceğe yol almak yerine, aslımıza astarımıza mı kavuşmalı denildi.

Velhasıl…

Güzergah Senegal, Gambia, Somali… Acaba Yeni Türkiye’nin emsalleri mi?

*Küreselleşme kuramı, ötekileştirirken bazılarını…

Onlar savaşta şehit

Depremde kurban

Salgınlarda ölen

Bu yaşananlara acaba kimdir gülen?

Kahpe felek mi, çarkı felek mi, çarkına edilesi zübük dümbelek mi?

Gerçekten de kopacaksa kopsun inceldiği yerden, artık yeter!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP