“Yanlış” insan içindir; tamam!

ABONE OL
11 Aralık 2019 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

“Yanlış” insan içindir!

Düz gidecek yolda; ara sokaklar kullanılarak “bilinmedik” yerlerde, istenilmeyen olaylara tanık olarak, bazılarının içersinde yer alarak yapılan “yanlış” gibi…

Gözlerini “rant” bürümüşlerin, oturdukları koltuk uğruna yaptıkları, içinde bulundukları şatafattan dolayı göremedikleri “yanlış” gibi…

Kim “yanlış” yolda ilerlemek ister ki?

Ya da kim adının “rant”, “koltuk” gibi konularda geçmesini ister ki?

Gelenekleri-görenekleri olan bir toplumda “tartışılmayan”, destek bulmayan konular bunlar!

“Yanlışa” karşın ayak diretmenin, özeleştiri yapamamanın, aklın almayacağı yeni “yanlışa” yürümenin anlamı ne öyleyse?

***

Daha geçtiğimiz günlerde Sözcü Gazetesi’nde yer alan bir haberin, nereden-nasıl olduğu bilinmeyen kaynağın ülkemizde estirdiği hava neydi öyle?

Kimin kime vuracağı, halının altından hangi sopanın çıkacağı belirsizdi…

Herkes “bir şeyler” konuşurken, parti içerisinde “bir şeylerin” kapatılmaya çalışıldığı da açık!

Ne gazetenin yazdığının, ne haberi ortaya atanın, ne haber kaynağının, ne parti içerisindeki uzantıların, ne dışarıdan konuyla ilgisi olanın, ne de konuşanların “dedikleri” anlaşılmadığı gibi;

O koca günlerin gecesinde, haber kanallarında konuşanları dinleyenlere oldu olanlar!

***

Şimdi, AKP’de oluşan sarsıntıların ardından, Davutoğlu-Babacan-Gül üçlüsünden gelecek her söze “iktidarın” diyeceği olduğu gibi; bir zamanlar, birlikte “aynı yollarda” yürüdükleri günlerde, birbirinin yaptıklarını açıklamaya başladılar!

Bundan bir kaç ay önce Davutoğlu’nun “üç yıl sustum, konuşma zamanı” dediğinde, bir “yanlıştan” söz ediyordu belli ki…

Kimseden ne bir ses çıktı, ne de “öyle” altı kalın çizgilerle çizilecek sözler…

Davutoğlu-Babacan-Gül üçlüsünün kuracakları “yeni” partiler için, özellikle AKP içerisinde oluşan karmaşa öyle bir boyut almaya başladı ki; yaptığın “yanlışları” söylerim, işte ogün yaptığın “yanlış” der gibiydi!

Deniyor ki;

Birlikte kurdelesini kestikleri Şehir Üniversitesi’ne verilen arsanın “usulsüzlüğünden” tutun, o dönemler Halk Bankası’nı dolandırmaya dek uzanan bir kirlilik…

Yapan “yanlıştı” da, sanki saklayan “yanlış” değildi gibi!

Bu ülkenin emekçisine verilmeyenler, kimlerin “kara hesaplarına” pompalanmış…

Bu ülkenin EYT’lileri için kaynak bulamayanlar, kimlerin “rantına” göz yummuş…

“İktidarın” bitmek bilmeyen “göz yummalarından” biri daha…

“Yanlış” değil mi?

***

“Yanlışta” ne yapılır?

Bu soruya verilecek yanıt önemli!

Öğrenci, öğretmenin başarısızlığı nedeniyle de karnesine düşürdüğü kırık nottan dolayı başını eğer; utanır, sesini kısar!

Altını ıslatan çocuk, sütünü döken kedi, birikmiş yağmur suyu ile yayayı ıslatan sürücü…

Ya susar, ya köşesine çekilir sessizce bekler, ya da geri gelir özür diler!

Peki ya bizdeki “yanlış” yapanlar nerede?

Yalnız politika içersinde mi?

Birbuçuk yıl önce yirmibeş kişinin yaşamına neden olan tren kazasının bugün dördüncü duruşması yapılacak. Kazada yaşamını yitiren bir çocuğun annesi duruşma salonuna alınmadıklarını, suçlananların alt kadrodan olduklarını, asıl suçluların korunduğunu anlatırken “kimse” başını eğme, utanma, köşesine çekilip susma gereği duymadı!

Bu ülkenin arsalarını ne “parsel parsel” dağıttıklarını söyleyenler, ne de bunları koruyanlar bu ülkenin “açlık sınırı” altındaki emekçilerinden utanmadılar!

***

“Yanlış” insan içindir; tamam!

Ancak “yanlışı” anladığında, yeni “yanlışlardan” kaçınan insan içindir!

“Yanlışın” topluma verdiği zararın bilincine varan, ders çıkaran insan içindir!

“Yanlışı” hem söylemek, hem de “yanlışı” kapatmak insana verilebilecek en büyük zarardır!

 

 

ÇİFTÇİYİ “ASİMİLE” ETMEMEK İÇİN…

Adana’da tarım can çekerse; ekonomisi de, çarşısı da, pazarı da, asgari ücretlisi de, üreticisi de, emekçisi de can çeker!

Toprağı üretken, iklim koşulları her mevsim uygun olmasına karşın en çok işsizi olan bir kent Adana!

Tarımdan geçimini sağlayanların, her geçen yıl daha az kazanç sağlamaları nedeniyle “üretimden” kaçan kaçana!

Yeni kuşak toprakla ilgilenmek, tarımla uğraşmak, köyde kalmak yerine “işsizlik” sayısı her geçen gün aratan kente koşuyor!

Seçimler öncesinde “kırsal” yerleşim yerlerinde yaşamlarını sürdürenler için öyle çok sözler söylenmesine, üreticiler için projeler açıklanmasına karşın “çekirdek kabuğunu” dolduracak atılım yapılmamış olmalı ki; değişen bir şey yok, yine tarımla uğraşanlar dar içinde!

Yerel yönetimlere, özellikle bugünlerde etkin biçimde gündem de olan “narenciyeyi” sormak isterim…

Yerel yönetimler “narenciye” için, “narenciyenin” katma değerli biçimde bölgemizden çıkması için neler yaptınız ya da yapıyorsunuz?

Tarımla uğraşan çiftçiyi “sevindirecek”, kent kalabalığının içerisinde “asimile” etmemek için hangi atılımlar içerisindesiniz?

101219

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP