“Muhalefetin” yönettiği bir ülkede mi yaşıyoruz? 

ABONE OL
24 Ekim 2019 17:41
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Karmaşık duygular içerisinde, yitirilen değerlerin farkında varılmadan, sözünü edenlerin karşısında da “iktidarın” asık gücünden yararlanarak köpürenleri görmek…

Bu üzücü değil mi?

Hangisini ele alıp da çevirelim ki?

Hangisini tutup yüreğimizin “sevi” yüklü yanına koyalım ki?

Hangisini kucaklayıp, tanıdıklara kucaklamalarını salık verelim ki?

Bunları sıraladığımda “bir tane de mi yok” diyen tanıdıklarım var!

“İktidarın bir tane de mi doğrusu yok sana göre” diyen var!

Olmaz mı, kim yadsıyabilir…

“Kapalı ortamlarda, uzun yolculuklarda katran karası nikotin kokan ortamlara son vermesi bir yandan alkışlayacağım, bir yandan da ‘bunu daha önce neden biri akıl edemedi’ diyeceğim bir soru” dedim.

“Başka” dediklerinde de; “bulamadım” dedim!

***

“Bulamadım!”

Onsekiz yıl boyunca uygulamaya koydukları, değiştirip yenisini getirdikleri, onu da beğenmeyip ‘daha’ yenisini uyguladıkları, her kezinde bir öncekini taşa tuttukları birçok olaya tanık olduk…

Onsekiz yıl boyunca neler yapılmadı ki…

Ya da istense “onsekiz yıl boyunca neler yapılmazdı ki”?

Onsekiz yıl “iktidarda” olan bir siyaset, toplumu “kendine” benzetir!

“İktidarın” politikası neyse,

“İktidarın” insana bakışı neyse,

“İktidarın” emekten yana duruşu neyse,

“İktidarın” topluma, çevreye, komşuya, düşünceye, bilime, geleceğe duydukları neyse…

Onsekiz yılda gelinene “nokta” orasıdır!

Bunu bir yandan “dışarıyı”, bir yandan içeride “muhalefeti”, bir yandan “yıllarca birlikte yürünenleri” yerden-yere vurarak anlatmak, “beceriksizliği” başkasına yıkmaktır!

Başka da anlamı yok!

***

Benim önceliğim “insan”…

Benim önceliğim “insanın yaşam alanlarına katkı”…

Benim önceliğim “insanın yaşam niteliği”…

Benim önceliğim “insanın mutlu yaşaması”…

Onsekiz yıllık “iktidar” döneminde, insanın “yaşam alanı, yaşam niteliği, mutluluğu” nerede onun önemsiyorum…

Bugün “daha” yaşanılır alanlarımız mı var?

Bugün “daha” nitelikli yaşamımız mı var?

Bugün “daha” mutlu insanlarımız mı var?

Yapılan araştırmalar “olumlu” sonuçlardan söz etmiyor!

Onsekiz yıllık “iktidarın” getirdiği son noktadan söz ediyor!

***

Canlı yaşamı için en önemli “etken” olan “tarımın” nerelere getirildiğini görmeyen-bilmeyen var mı bilmiyorum!

“İktidarın” ilk yıllarında, bakan salt yerli üreticinin taban fiyatını “düşük” tutmak için dışalımla oğluna mısır getirtmişti tonlarca!

“İktidarı” kollayanlar, destekleyenler “ne var bunda” diyerek de savunmuştu!

“Bir şey yok muydu” gerçekten…

Bir yandan üreticinin “girdi” bedelini katlayacaksın,

Bir yandan üreticinin gübre, tarımsal ilaç, mazot fiyatlarını artıracaksın,

Bir yandan üreticinin kazanmaması için “çaba” harcayacaksın,

Bir yandan üretici ürettiğini “rahat” satamasın diye dış alım yapacaksın

Bir yandan…

Sözün bittiği yer; üretici ekmek istemiyor, üretici borçlarını ödeyemiyor, üretici zamanında destekleme alamıyor, üretici işsizler arasında yer alıyor…

Bu nelerin sonucu?

“Dışarının mı, muhalefetin mi”; kimin?

***

İnsanın yaşamında, mutluluğunda “ekonominin” önem tartışılmıyor!

Ekonomik özgürlüğünü sağlayamayan toplumlar da, aileler de, bireyler de “mutsuzluk” yaşıyor!

Çocuğuna eğitim sağlayamıyor, sağlık sorunlarını çözemiyor, sosyal etkinliklerden yararlanamıyor, barınamıyor, gereksinimlerini çözemiyor…

Tüm bunlar “mutsuzluğun” nedenleri, ya da tüm bunların yaşanması “ekonomik özgürlüğün” olmaması…

Televizyon ekranlarının “belirlenmiş”, kanaldan kanala koşan isimlerine kalırsa tek sorumlu “muhalefet”…

İnsan aşkına söyleyin;

“Muhalefetin” yönettiği bir ülkede mi yaşıyoruz? 

Karmaşık duygular içerisindeyim gerçekten…

221019

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP