Yaşam bu değil mi?

ABONE OL
28 Ağustos 2019 18:34
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

 

Eskiden bu denli miydi? Yoksa medya mı daha çok göstermeye başladı? Cinnet haberlerinin tevi ekranlarında görülmeyen zamanlarını arıyoruz! Biri kovalıyor, diğeri kaçıyor, bir diğeri direniyor, biri daha çok direniyor, karşı koyuyor, fırsatını bulduğu anda da…

Bir film senaryosundan bölüm değil bu; yaşamdan kesit! Nerede, ne zaman, kimin karşısında olacağı belirsiz! Yolda, parkta, sokakta, pazarda… Bazen konuşurken, bazen durup-dururken, bazen hiçbir şey yokmuş gibi başlayan, sonra anlaşılmaz biçimde büyüyen, fırsatını bulduğu anda da…

***

Can sıkıcı, can sıkıcı olduğunca da bu ülkede yaşayan herkesi düşündürücü olaylar karşısında, tevi ekranlarından konuşanların “çarpıcı” açıklamaları gelmiyor mu?

“Asalım, keselim, biçelim…”

Sanki önleyici yasalar uygulanıyordu da, suçlular “hak ettikleri” cezayı alıyordu da, “iyi halli” oluşları nedeniyle cezalar savsaklanmıyordu da…

Tüm bunlar “caydırıcılık” konusunda yetmediği için;

“Asalım, keselim, biçelim…”

***

Asalımla-keselimle olacak bir şey mi bu?

İlkin; kim, kimin “canı” üzerine tutu koyabilir, kendinin sayabilir, kendi kafasından yaşam süresi biçebilir, “benimle olmuyorsan yaşama” diyebilir?

On yaşındaki kız çocuğunun yanında, yaşamdan “hak ettiği” daha çok günler olan kadın, eski eşin bıçak darbesiyle yaşamına son vermesi neyin yanıtı, neyin karşılığı, neyin bedeli?

Bir boş arazide, eski eşinden iki çocuğu olan kadınla evlenen adam, tartışma sırasında eşini başındaki eşarpla boğuyor! Konu neydi, tartışma neden buralara taşındı; bilinmiyor!

Adam, ayrı yaşadığı, mahallede bakkal olan eski eşiyle önce konuşup, ardından tartışan, sonra da pompalı tüfekle vurup, kendisi de intihara kalkışıyor…

“Ya benimle, ya da…” kavgası mı bu, bir toplumsal hastalık mı, karşı cinslerin birbiri üzerinde kurmak istedikleri baskının nedeni mi bunca yaşananlar, yoksa ataerkil-kadınerkil toplum olabilme çabası mı?

Teviye çıkan “kendi konularında” uzman kadınlar “ülkede kadınların ezilmişliğinin” göstergesi olarak değerlendirirken, bir başka platformda erkekler “salt kadın olarak değil, insan olarak” ele almayı yeğliyor!

Bu bir hastalık…

***

Konuyu “kadınların ezilmişliği” olarak değerlendirenlerin de, “insan olarak” ele alanın da söyleyecek sözleri olmalı…

Ama son yıllarda gazete sayfalarında, tevi ekranlarında görüyoruz ki; kadınlar, çocuklar her gün bir yenisiyle karşılaştığımız, “insan” olmayla bağdaşmayan olaylara tanık!

Yol ortasında dayak, evde dayak, çarşıda dayak, okulda dayak…

Her duyulan olayada, gözlere cam kırıkları dolmuş gibi acılanıyor toplum!

“Ölmek istemiyorum” çığlığına, “annemi öldürme” çığlığı büründüğünde hangi el, hangi kol kalkar da “bıçak” sallar ki?

O görüntüleri sosyal medyada bir kez izleyebildim, izledikten sonra da orada yayınlayana kızdım biliyor musunuz!

O görüntülerin elden-ele dolaşması, yakınlarının önüne gelmesi, kardeşin görmesi, annenin-babanın bilmesi; kaç gün oldu göreli, bu gün bile içten büzülüyorum!

***

Söylemek için, polemik olsun diye “hiç eşini döven kadın, ya da aynı biçimde davranan kadın gördünüz mü” diye sormayın!

O “öyle” diye, insanlığın yarısını oluşturan bir cinsin tamamını suçlu görmek, göstermek aptalca…

Nedeni, nedenleri, sorunları düşünelim…

İyi giden bir birliktelik, neden çıkmaza girmeye başlıyor, işin ekonomik-sosyal boyutları neden göz ardı ediliyor, eğitimin hiç mi suçu yok, gelenek-göreneklere bağlı bölgelerde neden daha çok yaygın, yaşanan anlaşmazlığı “eşlerden” biri neden benimsemiyor, anlaşmazlıklar neden cinnetle son buluyor?

***

Teknoloji yaygınlaştıkça, “aynı anda” sosyal medyadan bile duyurulur durumda artık yaşananlar…

İnsanın yaşama hakkı kadar; ağacın, köpeğin, kedinin, kuşun, dağdaki kaplanın da “hakkı” olduğunu çok sesli söyleyen bir toplumun; “kadınların, çocukların” da seçim haklarının olduğunu unutmaması gerekmiyor mu?

Eğer birlikte olmak, “her iki” eş için de “acı” verici durum olmaya başlamışsa, “küçük şeyler” büyür durum almaya başlamışsa, normal zamanlarda gülünen konular kaşlarda çatılmaya neden olmuşsa; “insanın” bir zamanlar “çok” sevdiği olması nedeniyle bu ayrılığa “olumlu” yaklaşması gerekmez mi?

Yaşam da bu değil mi, birlikte geleceği yaşanılır kılmak da bu değil mi?

270819

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP