“Emek”, sağlıklı olmanın ta kendisidir… 

ABONE OL
26 Temmuz 2019 15:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

İşin içerisine “emek” girince, “neye” anlam katmıyor ki?

Taşa, suya, toprağa, havaya, yazıya…

İşin içerisinde             “emek” olunca bambaşka bir anlam kazanıyor!

“Sağlık” dendiğinde, birçokları ne düşünür bilmem de; durur-kalırım! O canlının “sağlığı”, ya da o canlıların “sağlığı” toplum sağlığı anlamına gelir!

Toplumu oluşturan bireyle ne denli “sağlık” yönünden sorunsuzca, o denli de mutlu da denebilir.

Ne denli “sağlık” sorunlarıyla dolup-taşmaktaysa da o denli mutsuz!

İşte “sağlığın” içerisine “emeği” koyduğunuzda, “sağlıkla emeği” buluşturduğunuzda…

O toplumda birçok taş yerinden oynuyor,

Oynayan her taş kentleri “yaşanılır” kılıyor…

***

“Toplum sağlığı” dendiğinde, kuşkusuz “o” toplumu oluşturan bireylerin sağlığından, mutluluğundan söz ediliyor…

Bireyleri “sağlıksız” olmaya sürükleyen nedenler var mı?

“Sağlıksız” olmaya sürüklenen nedenlerle uğraşılıyor mu?

Geçen süreçte “sağlıksız” birey sayıları eksiliyor mu?

Hastanelerdeki, sağlık ocaklarındaki yoğunluk nasıl?

Doktor-hasta ilişkisi hangi boyutta?

Ayrıca “sağlık” için verilen emek…

***

Bilim insanları, ekonomik düzeyleri düşük toplumlarım; “özgürlüklerinden” söz edilemeyeceği gibi, “mutluluklarından” da söz edilemeyeceğinin altını çizerler!

Toplumların “mutluluk” çıtası, “ekonomi” ile ilişkilendiriliyorsa; demek ki “ekonominin” de “sağlıkla” bir yakınlığı var demektir!

Verilere göre oniki milyon emekli sayısından söz ediliyor…

Yine verilere göre yirmiiki milyon çalışandan…

Bunun yarısını “deseniz” bile, onbeş milyonun üzerinde yurttaşın “asgari ücret” ya da “açlık sınırı” altında aldığı maaşla geçimini sağlamaya çalıştığı söylenebilir!

Yaşamınızı sürdürebilmeniz için, zorunlu gereksinmelerinize ulaşmaksa “mutluluk”; “asgari ücret” ya da “açlık sınırı” altında alınan maaşla ne denli “mutlu” olunabileceğini düşünmek gerek…

Ne denli…

***

Tamam, o denli de “aptallık” yapmadan…

Kıyınızda-köşenizde, salt “dönem taklaları” atarak “ekonomik” çıtalarını yükselten, üstelik “emek” vermeden koltuğun ucuyla-arkalığını kullanan, hiçbir “özel duruşu” olmadan “sağlıklı toplumun” bir üyesi gibi kendilerini gösterenler “kimseyi” yanıltmasın!

Ciğerlerini dumanla doldurmuşlar, bir şey yapmadıklarından parmakları telefon tuşlarının üzerinde gezinirken bile titriyor, birçok denileni anlamıyor, karşınızda gibi olsa da başka yerlerde iş peşinde koşuyor, bir ortaklığın içerisinde yol alıyor…

İşin içerisinde bir de “emek” olmayınca…

Bir siyasetçi düşünerek ya da, o an denecek bir şey bulamadığından mı nedir” rehabilitasyon merkezlerini yaygınlaştırmalıyız” demişti de, o zaman “neden ki” diye yanımdakine sormuştum”

Yurttaşı, “ekonomik” yetersizliğin sürüklediği dereler nasıl “rehabilite” edilebilecekse…

***

Gazetelerin ya da tevilerin “ekonomi” bölümlerinde, “boy boy” daralmayan giden sektörlere yer verirken, her gün bir yenisi ekleniyor!

Temmuz ayı başında beyaz eşya, mobilya, otomobil gibi sektörde “kurtulmaları-daha çok satmaları” için indirilen vergiler yeniden uygulanmaya konulunca; yeni yeni sorunlar ortaya çıkmaya başladı!

Bir satıcı, eldeki ürünlerini satamadığından, çalışan sayısını düşüreceğini anlatıyordu.

Otomotiv devi Tofaş, yirmi gün üretim yapmayacağını belirtti.

“Emekten”, “yaşanandan” uzak olanların “tozpembe” sözleri bile, milyonlar harcanarak yapılan dev fabrikaların susmasını engelleyemiyorsa eğer,

“Mutlucuk” oyunlarına karşın; yaşanan sıkıntılardan, beklentilerin belirsizliğinden dolayı yurttaş, “sağlık” sorunlarını yitirmeye başlamış, “rehabilitasyon merkezleri” arar duruma gelmişse eğer,

Sağlık konusunda uzmanlaşmış isimlerden, “sıkıntılar yurttaşı ya kalp hastası yapıyor, ya da nörolojik olgulara sürüklüyor” sözleri geliyorsa eğer…

“Sağlıksız birey, sağlıksız toplum” kavramlarını önemsememiz gerekiyor!

***

Atalar “çalışan demir ışıldar” demiş!

Çalışmayan, emek harcamayan, iş yapıyormuş gibi yan gelip uzanan “hasta bireylerden” oluşan toplumlar da “hastadır”.

Toplumu canlı, diri, çaba harcayan, kolayca yorulmayan duruma ulaştırmak için verilecek “emek”; başta birey için zorunluluk gibi görülse de, yaşamın ta kendisidir!

“Emek”, sağlıklı olmanın ta kendisidir…

250719

 

 

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP