Sayın Başkan…
Seçim sonuçlarının kesinleşmesinden buna yana geçen zamanda yaşananlar, Adanalının belleğinde belirgin biçimde yer almayı sürdürüyor!
Bunu irdelemeden bir de öncesine bakmak yararlı olur kanısındayım…
Seyhan Belediyesi’nde geçen sürecinizde, parti içi karmaşada adınızın geçmesi dışında her hangi bir “olumsuzluktan” söz etmek haksızlık olur!
Belediyenin olanaklarını Seyhan adına kullanmanız, Seyhanlının geleceği adına daha iyi projelerle tanışması amacıyla uğraş vermeniz, kent sorunlarına eğilmeniz, yoksulluğu aza indirmek için çaba harcamanız, Seyhanlıyı kucaklamanız unutulmadı-unutulmayacak da…
Adanalı sizden, Seyhan’da yaptığınız ya da yapmak istediklerinizi “Adana için” de yapmanızı istedi; siz yapacağınızı söz verdiniz, seçmen de güvendi görev verdi…
Bu gelişmelere katılmayan yoktur kanımca…
***
Sayın Başkan…
Mazbatanızı coşkuyla alalı ikibuçuk ay oldu…
O yaşanan coşkuda, Adana’da yaşamını sürdürenlerle birlikte, ilçelerden gelen “severleriniz” size olan inancı, sizin adınıza beslediği “umudu” görmeyen-bilmeyen yoktu!
Siz de balkon konuşmanızda bunu anladınız ki; sesinizin titrediğine tanık olduk, gözlerinizin içinin güldüğüne tanık olduk, kalabalığın coşku dolu haykırışına tanık olduk…
Adanalıya bunu yaşatarak “yerinizi” güçlendirdiniz…
O coşkulu buluşmanın ardından geçen günlerde meclis toplantılarınızdan katıldıklarım olduğu gibi, basına “danışmanınız” aracılığıyla gönderilen bültenlerinizden de öğrendiklerim oldu…
Bu geçen ikibuçuk ay boyunca, belleklerde salt “yakınmalarınız” yer aldı, biliyor musunuz?
Bunu “daha başta”, bir “yakınma” biçiminde değil de, devraldığınız belediyenin “son durumu” biçiminde yansıtabilseydiniz böyle olmayabilirdi…
Biliyor musunuz, siyaset bilimciler, bunun gibi konuları irdelerken şöyle derler:
“İşbaşına geldiğinin ilk günlerinde yinelenerek söylenenler, yakınmalar, suçlamalar önüne geçilmemesi-durdurulmaması durumunda gelecek süreci de etkisi altına alır. İlk günlerde söylenenler çöküşte en büyük etkendir!”
Sıkça gündeme taşınan “yakınmalarınız” biçimindeki durum var ya, bunlardan en yakın zamanda uzaklaşmalısınız! Yeni bir yol haritasıyla hem geçmişin yanlışını onarmalı, hem de yakınmak yerine yanlışlar varsa, yapanları Adanalıya açıklamalısınız!
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir meclis toplantısında, AKP sözcüsünün ‘basına’ yansıyan sözlerini önemseyenlerden değilim biliyor musunuz…
Emekçiyi koruyacağınızı bildiğimce, seçim sürecinde yanınızda durmaktan çekinmeyenleri unutmayacağınızı biliyorum.
Unutmamalısınız ki; yıllardır umut kapısı aralayamayan, iş sahibi olmak için ‘partili’ olma baskısının karşısında eğilmeyen, ekonomik çöküntü içerisinde ayakta durmaya çalışan bir katman var size güvenen, size destek veren, sizi omuzlayan…
Onları yalnız bırakmayın…
***
Sayın Başkan…
İstanbul’da yenilenen seçim, gelecekte çok konuşulacak olmasına karşın “her şey çok güzel olacak” tümcesinin de yurttaş için ne denli anlamlı olduğunu kanıtladı.
“Her şey çok güzel olacak” tümcesinin yurttaşın yüreğine serptiği ilkyaz serinliği salt İstanbul için değil, yurt genelinde de gerçekleşmesi durumunda anlamlı olacaktır.
“Her şey çok güzel olacak” tümcesinin Adana’ya kattıklarını size duyulan “umutta” görmeyi bekliyoruz.
Son bir söz:
Sizi dününüzle, bu gününüzle “yarına” taşıyacak olan “yerel basını” unutmayınız…
Yerel basın, “yerel demokrasinin” en önemli sacayağıdır çünkü…
Adana için “her şey çok güzel olacak”…
YETKİ BELEDİYE MECLİSLERİNE…
Daha önceden benzer değişiklik yapılmış olsaydı yurttaş bunca “kaygı” taşımazdı.
Bir gereklilik, ya da “iktidarın” bir tutumu olarak düşünülürdü!
Ancak şimdi, bu denli “iyimser” değilim!
“İktidarın” İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Antakya, Mersin gibi anakentleri yitirmesiyle birlikte Belediye Yasası’nda yaptığı değişiklik içine düştüğü, ileri de daha da büyüyecek olan çıkmazın ipuçları gibi…
5393 sayılı Belediyeler Yasası’nın 37. maddesi “Belediye başkanı, belediye yönetiminin başı, tüzel kişiliğin temsilcisidir” diyor; seçilmiş belediye başkanlarının, belediye şirketlerine atama yapmasına olanak tanıyordu…
Bugüne değin de hep böyleydi!
31 Mart seçimlerinin ardından, seçmenin yerel yönetimlerde yaptığı değişiklikle birlikte, “iktidar” yıllardır “kendi” yaptıklarından vaz geçti. Yenilenen İstanbul seçimi çalışmalarında ‘istediğinizi yaptırmayız, vitrin süsü olursunuz’ benzeri sözlerini gerçekleştirdiler!
Bundan bir ay önce, Ticaret Bakanlığı’nın yayımladığı bir genelgeyle belediye başkanlarının “bu” yetkisi belediye meclislerine devredildi!
Bu karar “gereklilikse” neden daha önceki yıllarda böyle bir düzenlemeye gidilmediğini “seçmen” değerlendirecektir!
İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Antakya, Mersin gibi anakentlerinin belediye başkanları, bu olguyu bir “yakınma” biçiminde değil de, “iktidarın” içinde bulunduğu “çıkmaz” olarak ele almaları yurttaşın insanca yaşayabileceği bir “demokrasi” için kaçınılmazdır…
260619
EĞİTİM
14 saat önceYAZARLAR
15 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceEĞİTİM
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce