Bu toprakla, bu suyla, bu halka…

ABONE OL
6 Mayıs 2019 21:36
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Kapitalizmin ‘isteyen herkese erinç sağlayacağı’ yalanı, yaşanan sıkıntılar nedeniyle tutmuyor!

Ülkelerdeki nüfusun ezici çoğunluğu açlık sınırı düzeyinde çalıştırılırken, toplumların parmakla gösterilecek denli az bir sayısının gönenç içerisinde olması da kapitalizmi yalanlıyor!

Ekonomik erinç sağlamak ‘istemekle’ sağlanan bir olay değil!

Düşünebiliyor musunuz, dünyanın ‘en varsıl’ altmışbeşmilyarderi, dünyada yaşayan nüfusun yarısının mal varlığına denk gelen malı üzerinde bulunduruyor!

Ülkemizde bile yüzde birlik nüfus, ülkenin yarısından çoğunun mal varlığından fazla ekonomiye sahip!

Bu dünyadaki ‘en varsıl’ altmışbeş kişi,

Bu ülkemizdeki yüzde birlik katman…

Biri dünyanın, diğeri ülkemizin yarısı kadar savurgan, masraflı, şımarık…

Açlıktan, yokluktan onlarca, yüzlerce insan; erinçsizliğe boğulurken, yaşamlarını acılarla doldururken, egemenlerin görevlendirdiği sözcüleri hep bir ağızdan ‘büyümeden’ söz ederler ya…

Kimsenin anlamadığı, aslında ‘işin doğrusunu’ kimseye anlatmak istemedikleri gerçekler için, ‘söz karmaşıklığı’ bolca bulunan konuşmalar yapalar ya…

O sözler, o konuşmalar; kapitalizmin nedenlerinden, yanlışlarından, hırsından, doyumsuzluğundan doğan ‘krizin’ çağrışımlarıdır!

Bir avuç kapitalist, krizin nedeninin kendisi olduğunu yadsımayıp söylemese de; tüm yükü ezilen, üreten, dar gelirli üzerine yıktığı da gerçek!

***

Krizlerin en büyük acısını örgütsüz toplumlar yaşar!

Birlikte olmayı yasalarla kıskaca alıp, ardından da bıyık altından ‘nasıl da birikmelerini engelledik’ sevinciyle, sırtarık gülüşüyle karşımıza çıkan sistem, kendi yanlışının bedelini yurttaşa ödetmenin yolunu hep bildi!

Önce eğitimi baltaladı! Yaşama katma değer katacak bilgiler, düşünceler ortaya koyma-üretme yerine, kararmış-sorgusuz bir gelecek için kolları sıvadı! Soru almadı! Karşı gelişleri sindirdi! Suskunun egemen olduğu ‘müfredatı’ yarınlar için besledi, korudu, el üstünde tuttu!

Göz boyadı! Renkli neon ışıklı eğlence yerlerinden tutun, tevilerin dedi-kodu izlencelerine değin ‘genç kuşağı’ yerinden oynatacak izlencelerle avutma yolunu seçti. Bir yandan da bankaların uzun vadeli kredilerinden yararlandırarak, kazanılmamış hakkı harcattı! Alım gücü yetersiz, asgari ücretli, yoksulluk sınırı altında yaşamını sürdüren yurttaşı borçlandırdı! Öncesinde barakası olan, sonrasında daireye kavuşan, en sonunda da mülkünden edilen… Yurttaşın sisteme ‘el açması’ sağlandı!

Üretilmeyeni tükettirdi! Kırsaldan, ya da köylerden kente göçenlerin öncesini bilmeyen var mı? Orada evlerin önü hep bahçelidir. Bahçede mevsimsel ürünler ekilir. Mevsimsel meyveler dikilir. Örneğin limon, maydanoz, nane, süs biberi olmayan ev önü yoktur. Evlerin pencereleri açılarak bahçedeki limondan gereken koparılır.  Bu anlattığım yalan değil! Köy, kırsal bu! Köy, kırsal üretendir, ürettiğini tüketendir, gereksinmesine yetendir. Önce üretenin, üretmemesi için neler yapılması gerekiyorsa yapıldı! Tohumun, ilacın her dönem fiyatı katlanarak tarlaya getirildi. Ürünün fiyatı hiç o denli artmadı! Ya yerinde saydı, ya küçük bir artış gösterdi, ya da fiyatı düşük olsun diye dışalım yoluyla uzaklardan o ürün getirildi! Köy, kırsal yaşanmayacak yerleşim yerleri olarak akıllara kazıldı! Kırdan, köyden kente göç sağlandı! Geldikleri yerlerde ekecek toprakları varken, ektirttiklerini tüketirken, yeni yaşam alanları kentlerde işsizlik önlerine çıkan ilk sorunlardan biri oldu! Kentlerdeki büyüyen işsizlikse ülkenin sorunu… Üreten üretemedi! Üretmeden tüketmek zorunda kaldı! Bizdeki krizin ‘baş nedeni’ bu!

***

Kapitalizm, hastalıklı bir sistemdir!

Yaşama emek verenlerin, üretim araçlarını anlamlandıranların, hammaddeye artı değer katanların sistemin yasaları gereği birlikte olamayışları, örgütlenemeyişleri, daha da çok ‘emek verenlerin’ arasından da cımbızla çıkarılan ‘işbirlikçilerin’ oluşu, istenen erincince ulaşılmasının önünde bir engel!

Bizim gibi…

Üç yanı denizlerle çevrili,

Topraklarından verim fışkıran,

İnsanları üretmek için gecesini gündüzüne katan,

Toprağı, otlağı bol olan bir coğrafyanın ‘kriz’ yaşaması hoş değil.

Kapitalizmin ‘isteyen herkese erinç sağlayacağı’ yalanına aldanmak yerine, bir o denli bu ülkeye, değerlerine, varsıllıklarına, gücüne inanılabilse…

Bu toprakla, bu suyla, bu halkla ‘en iyisini’, ‘en doğalını’, ‘en ucuzunu’ olanaklarımızla üretecek güçteyiz; var mısınız?

040519

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP