Bitirildi denilen terör örgütü; “bedelli”yi ödeyemeyip, önce er, sonra şehid olan Mehmetçiklerimiz’i vahşice öldürmeyi sürdürdükçe ateş düşüyor anaların yüreklerine…
Dün; kaç şafak var terhise?…
Bugün; kaç şafak var şehidliğe?…
Neden olanların canları Cehennem’e!…
Yeterince üzücü, yürek yakıcı değilmiş gibi bir şehidin cenazesi; o cenaze törenine, dinsel duygulara aldırmazca, saygısızca bir saldırganlık yaşandı 21 Nisan 2019 günü Ankara’nın Çubuk ilçesinde…
Şehidin ailesine başsağlığı dileyip, cenaze namazına katılan Kemal Kılıçdaroğlu’na,vahşice saldırdılar. Şehidin ailesinin acısına aldırmadan,camilerden sonra şehid cenazesine siyaset bulaştırdılar,hem de vandalcasına…
Bitmedi gitti şu ülkede…Kubilay’dan, Kılıçdaroğlu’na; yobazın çağdaş düşünceye saldırısı…
Bunca yıldan sonra; bir arpa boyu yol almadınız mı çağdaşlığa, aydınlığa?…
Sizin derdiniz olsaydı eğer gerçekten de yurtseverlik… Açılım masalları anlatıp, PKK sevicilerini hoşnut etmek için boşvermezdiniz “Vatan,Millet, Sakarya” söylemlerine, “Ne Mutlu Türküm Diyene” kimliğine ve “Andımız” yeminine…
Ve Gerekli Tepki…
GEREKLİ TEPKİ ne demek?…
Nedendir gerekli “tepki” vermek?…
Şehid cenazelerinin yaşanmasının nedeni; iktidar mı, muhalefet mi yoksa Amerika’nın BOP diye hoplaması mı?…
Bu sözleri düşünmeden söyleyen, üstelik de asker kökenli bir savunma bakanı?…
Yakın, yakın diye bağıran kadın; bir yangın çıksa bu ülkede sanki sen yanmayacak mısın?…
Kılıçdaroğlu’nun aracını taşlayanlar ki kadınlar da var arasında…Sanki “Vurun Kahpeye” romanından çıkıp gelmişlerdi 21 Nisan 2019 günü Çubuk’a…
Tarih tekerrürden ibarettir derler;ancak geçmişte yaşananları bilmeyen ya da anımsamayan aptallar oyuncak olur aynı yanlışlarda…
Osmanlı’dan beri “ikili yapı” ki İngilizcesi düalizm, Osmanlıcası sünaiyet; bugün de sürüyor çağdaşla gerici arasındaki son bulmayan çatışma yol alırken doludizgin Dünya 21. yüzyılda…
Toplumsal çatışma ve bir yangın başlatılsın diye bu ülkede; askerlerinin postallarını yalatmak için emperyalist ülkeler bekliyor pusuda ve sabırsızlıkla…
Başbuğ Türkeş; en büyük Başbuğ Atatürk diye belletene kadar ülküdaşlarına,bu ülkede çok kan döküldü kardeşler arasında…Görünen odur ki gerçek ülküdaşların yerine, kan emici vampirler, can alıcı zebaniler, ilkesiz, ülküsüz çapulcular yer almış kalan boşlukta…
Dünden ders almayanlar, ülkeyi yangın yerine çevirmek için yine mi işbaşındalar?…
Bir Balkan atasözü der ki;
Kardeşe, kardeş demezsen; dışarıdan gelene efendi dersin!…
Kızgın demiri soğutmak;o demiri kargı gibi kullanmak için midir?…
Ve…Soğutulmuş demirden kargı;kardeşini sırtından vurmak için midir?…
Ve de yazgımız “ileri demokrasi” diye çıkılan bu düzende; çoğunluğun baskısı altında ezilmek midir?…
Zorbalıkla, kaba kuvvetle “demokrasi, insan hakları, adalet, çağdaşlık” diyenleri ölüme göndermek midir?…
Dünya’da ilk kez kültür varlıklarını koruma yasası Victor Hügo tarafından yazılmış; “Aklın Ürünlerini Koruma Kanunu” başlığı altında…
Bırakın aklın ürünlerini, ürettiklerini korumayı; ülkemizde aklı korumak da giderek zorlaşacak yaşanan alengirli olaylar karşısında…
Ne diyelim?…Tanrı kimseleri; akıldan, özgür istencinden/iradesinden yoksun bırakmasın.Kimsenin güdümüne, yönlendirmesine mahkum etmesin.Akıl çok önemli bir değer; Tanrı yokluğunu, yoksunluğunu göstermesin…
Birilerinin hırslarına, ihtiraslarına, çıkarlarına hizmet etmek, boyundurukları altına girmek zorunda bırakmasın diye dua etmek geldi içimden 21 Nisan 2019 günü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırı karşısında
Ve İstanbul…
Herkes havalardan yakınıyor…Aylardan Nisan ama üşüyoruz…Yaşadığımız…
Birazcık özverili olun kalıcı bir baharı bekleyen kardeşlerim!…
Didim, 22 Nisan 2019
YAZARLAR
6 saat önceYAZARLAR
8 saat önceYAZARLAR
9 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
3 gün önce