• OLAY NET
  • Yazarlar
  • “İktidar kötü giden ekonominin faturasını ödeyecek!”

“İktidar kötü giden ekonominin faturasını ödeyecek!”

ABONE OL
7 Mart 2019 20:42
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

‘İktidarın’ şımarık tavrına ‘dur’ demeyi; bir ‘eleştiri’ olarak değerlendirmeyip, çeşitli elle tutulamayan suçlamalar yaymak bile ‘tıkanılmışlığın’ kanıtı!

‘İktidarın’, kimler için ‘ne istediler de vermedik’ sayısı oldukça kabarık olmalı…

Fettullahçı biter, Süleymancı başlar…

Süleymancı biter, Menzilciler başlar…

Menzilciler biter…

‘İktidarın’, yerel seçim için çıktığı alanlarda seçmene açıkladığı ‘beka’ bu olmalı…

Ülkenin ‘bekası’ olarak açıklanan aslında; ‘cemaatlere’ ayrılmış, her ayrı parça kendine göre bir inanç belirlemiş, kendi gibi inanmayan-düşünmeyen-bakmayanı öte yanda saymış, rant alanları sağlanmış, lüks yaşamla tanışmış, cemaatin dışladığı teknolojiye ulaşmış, çocuklarına Avrupa eğitimi aldırmış, yürürlükteki sisteme destek olan katman…

Bunlarla sürdürülen yaşamın ‘bekası’…

***

Onyedi yıldır neler yaşadı bu ülke?

Yoları, köprüleri, tünelleri, beton binaları, kent hastaneleri, satılanları, ekimsiz alanları, dışalımlı tahılları, komşuları, en çok da bu ülkenin insanları neler yaşadı?

Ülkenin ulusal geliri yükselirken, yoksullaşan bir halk…

Salt yoksulluk mu?

Yanına işsizliği,

Yanına doyumsuzluğu,

Yanına ‘inanç’ bozumunu,

Yanına değerlerin yitimini,

Yanına dostluklardan çok düşmanlığı,

Yanına bir olmadan çok ayrışmayı,

Yanına hoşgörüden çok çekememeyi…

“Ülkeyi yeniçağa hazırlıyoruz” söylemine bakmayın…

Dünyanın hiçbir yerinde dinsel söylemlerle, dinsel sömürülerle, hırsla, gözdağıyla, haksızlığa primle, hukuku hiçe saymakla, en duyarlı yerleri satmakla, doğayı talanla, yalanla, demagojiyle kurulmak istenen sistem ya da rejimler o ülkenin insanlarına ‘hep’ zarar getirmiş, o ülke insanını ‘hep’ köleleştirmiştir!

Yaşananlar bir bir gözlerimizin önünde…

***

Bu ülkenin insanı toprağını işleyemiyor, suyunu kullanamıyor, havasını özgürse soluyamıyor, iş bulamıyor, doyamıyorsa eğer…

Eğer bu ülkenin yurttaşı, atalarından kendilerine kalan bu topraklarında sığınmacılar kadar öne çıkarılmıyor, otuzbeşmilyar doları kendisi için harcatamıyorsa…

Eğer bu ülkenin ‘benim’ denilecek yerleri-değerleri bir bir elden çıkarılırken, elden çıkaranlara yükselen sesler susturuluyorsa…

Çocuklarımız ‘eğitim’ adı altında ‘ortaçağ’ karanlığına sürükleniyorsa…

Eğer burada da ‘beka’ denilen olgu ortaya çıkıyorsa…

Ne olduğuna bakalım.

***

‘İktidara’ yakınlığı ile bilenen bir araştırma şirketi alanlara iniyor.

Anketörler, yurttaşlara ‘ülkemizde beka sorunu var’ konusunu soruyor.

‘Beka’ ne ki?

Bu ülkenin ‘iktidara’ oy veren yurttaşları çarşıyı, pazarı, piyasayı, doyumsuzlukları, tevi ekranına çıkıp ‘her şey yerinde’ diyenleri bilmiyor gibi…

Bu ülkenin yurttaşları domateste, biberde, soğanda, patlıcanda dönen dolapları, üreticinin zor durumunu, suyun-toprağın rezilliğini bilmiyor gibi…

Alan taramasında yurttaşa sorulan ‘beka sorunu’ inandırıcı bulunmadığı gibi, ‘asıl sorun’ kafaları karıştırıyor!

‘İktidara’ yakın araştırma şirketinin ulaştığı bilgiye göre yurttaşların ‘asıl sorunu’ yüzde yetmişaltıbuçukla ekonomi, yüzde beşin altın bir rakamla ‘beka’…

Araştırma şirketi şu açıklamayı da yapıyor:

“İktidar kötü giden ekonominin faturasını ödeyecek!”

***

Toplumcu gerçekçilik, bireyin toplumsal bir varlık olduğunu da ortaya kor. Bireyin, yaşamında karşılaştıkları ‘onun için’ bir değer olduğunca, bir gerçektir de, var olmasında bir etkendir de…

Yurttaş yaşadıklarını, sevinçlerini, sıkıntılarını, çabalarını biliyor.

Yurttaş yaşamı boyunca didinmesini, uğraşmasını, emek vermesini göz ardı edemiyor.

Emekten, uğraştan, birlikte yaşamaktan, üretmekten, adaletten, insandan, hukuktan uzak olanların yaşadıkları şatafatın hiç de yerli yerince olmadığını, kendisi için ‘beka’ olamayacağını da biliyor!

Onun için de, yurttaşın bu seçimde ‘önceliği’ ekonomi…

060319

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP