Kim bilir?…

ABONE OL
25 Aralık 2018 17:38
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Baykal’ın keyfince kaykılması sonucu…Tombaladan çıkan Kılıçdaroğlu…

Sayesinde CHP gidemedi bir arpa boyu;Atatürkün Partisi olmakdansa, Alevilerin Partisi olarak anılmağa başladı…

Pek çok ilde,ilçede; gücünü yitirdi,yanlışını eleştirenleri hem haşladı, hem de taşladı

Sildi, süpürdü, kopardı CHP’nin bağrından…Pek çoklarına dedirtdi; umut yok yarından…

Ama birileri hiç fire vermedi karından, erirken mum gibi parti…Hiç sızlamadı içi bir Kemal’in kurduğunu, bir başka Kemal kırıp, dökerken…

Bilindiği üzere CHP; pek çok yerde olduğu gibi, Didim’de de tabanın, halkın, seçmenin sesine kulak vermedi, sanki içtenlikle ve büyük bir istekle seçim sonuçlarını birilerine altın tabakda sunmak ister gibiydi en tepedeki “polit büro üyeleri”

Bir dönemin seçilmişinin yerine getirdiği atanmışı (üstelikde istenmemişi) aday göstermekle; karşı tarafı pek bir sevindirdi…Şimdi onlar mutlular; koşmadan,yorulmadan çantada keklik bir Didim…

Didim’de CHP’li seçmense kızgın, öfkeli…

Sokakda da, sanal ortamda da eleştiri dur durak bilmiyor…Atanmışın aday gösterilmesine karşı çıkan CHP’li seçmen yemin billah ediyor atanmışlıkdan gelip de, yeniden adaylığa atanmışa oy vermem diyor…

Buna karşın partide de, Didim’de de çoğunlukda oldukları savıyla Aleviler de onlara kızıyor.Ki onlar ” Zülfikarın kılıcı;bu adayı sandıkdan çıkarır” diyor.

Halep oradaysa…Gerçi Halepliler de burada…İddialı sözlere gerek yok…Hodri meydan…Çıkarın da görelim…Değil mi ki CHP partiniz; öyleyse partili atanmışınızı da Başkanlık koltuğuna oylarınızla taşıyın da görelim.

Ama…

Ola ki taşıyamazsanız var ya Didim bir gitti mi elinizden; balık kavağa çıksa da…Kırmızı kar yağsa da…Yerel yönetim AKP’nin eline bir geçdi mi bir daha size geri gelmez…Ona göre…

Ve ona göre çalışın…Zülifkarın kılıcını mı sallarsınız, bağlama çalıp deyişler mi söylersiniz, yoksa atanmış adayınızı Didimli’ye şirin göstermek için erenlere dua mı edersiniz?…Elbette orası sizlerin bileceği iş…

Bu arada dinler arası uyuşma bağlamında mübarek olsun Noel Bayramınız…Bilirsiniz ki Noel Bayramı’na inananlar arasında da çoktur sizin hayranınız. Ama siz şimdilik boş verin onlara;çalışmağa başlayın atanmış adayınız adına…Bu kez rakipler yaman, yarışma da pek zorluca….Kazanmak da var, kaybetmek de…Kim bilir?…Neler olacak acaba?…

Bir kaç ay öncesinde Şarkıcı Sıla dayak yedi.Herkes “hepimiz Sılayız” dedi, herkes kadına şiddete hayır dedi…Ama bu olay şöyle dursun bir yanda…Diğer yanda, sıradan insanların yaşadığı ortamda…Kadınlar her gün dayak yiyiyor, daha da beteri öldürülüyor, ama hiç kimse onlar olmuyor, hiç kimse onlara yönelik şiddete karşı çıkmıyor.Çünkü onlar sıradan kadınlar, Magazin kişilikleri değiller ki…Onların gündemi etkileme, ilgilendirme ve özellikle de değiştirme güçleri “mega bite” eder ki?…

Metin ve Müjdat…Yıllarca şamatalı, gülmeceli filmleriyle bu halkın eğlence kültürüne ne kadar hizmet ettiyseler de…Çünkü herkesin eğlence ve gülmece eşiği başkalık gösterir. Size gülmece gibi gelen belki bana saçmalık gibi gelir, belki şarlatanlık, soytarılık ya da gevezelik gibi gelir…Ama bana en ilginç ne gelir denilirse; ansızın, birden bire Metin Akpınar neyse de, Müjdat Gezen’in, Uğur Dündar’ın baş ATATÜRKÇÜ, ULUSALCI, DEVRİMCİ diye ortalığa çıkması pek bir komedi gelir.

Bunca düşünen adam, kadın, entellektüel (entel demiyorum) yetişmiş değerli yurtdaşlarımız varken…Hamaset içerikli sözlerle, stadyumlardaki amigolar gibi, halkın duyumsamak istediği coşkuyu ateşleme girişimleri…Kim ne derse desin; koyunun olmadığı yerde, keçiye Abdurrahman Çelebi payesi verme girişimleridir.

Ki onlar geçen 22 Aralık 2018 gecesi, Halk Tv yansılarından canlı olarak yayınlanan söyleşilerinde “bile, bile lades” tavrında olunca…Cehennem Tanrısı Hades’le karşılaşmak yazgıları olacakdı Adliye koridorlarında…

Ve yine Sıla örneğinde olduğu gibi, herkes “Metin ve Müjdat oldu” onların yanlarında…Nasıl ki herkes Hrant oluvermişdi bir dönem kolayca…Hrant olmak gibi hemencecik ve kolayca…

Oysa hergün binlerce kişi ülkenin değişik il ve ilçelerinde, Adliye koridorlarında…Ama kimseciklerin onlardan yana olduğu yok, onlar olduğu yok…Çünkü onlar sıradan ölümlüler, ne şarkıcı Sıla gibi, ne gösteri dünyasının çalışanları Metin ve Müjdat gibi…Çünkü onlar Magazin kişileri değiller Sıla gibi, Metin gibi, Müjdat gibi…

Ne yazık ki ülke öylesine magazinsel bir yapıya geldi ki…Bu ülkede magazin kişiliklerinin dışındaki yurtdaşların başına gelenler değil hiç kimseciklerin umurunda…Çünkü onlar en çok 15 dakikalık ilgi görürler magazin ortamında, Andy Warholl’un dediği “15 dakikalık ünlüler” olarak gelip geçerler toplumun ilgi alanından…Oysa yaşamda ne önemli olay varsa eleştirilmesi, tartışılması ya da kavgası verilmesi gereken, magazin kişiliklerinin başına gelen her olay onların önüne geçer.

Magazinizm ideolojisinin topluma virus gibi bulaşdığı bu ülkede; magazin kişiliklerinin yaşadığı olumlu-olumsuz ne olay varsa, açığa çıkması gereken tüm acı gerçeklerin üzerini örter.

Hepsi Metin ve Müjdat olurken bu toplum, kim bilir kaç oturum yapıldı ve kim bilir gözlerden neler kaçırıldı, kim bilir kimler sağ gösterip, sol vurdu Metin ve Müjdat Adliye koridorlarında Medya çalışanlarına poz ve bir kaç doz röportaj verirken?…

24 Aralık 2018

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP