‘İstikrarın’ yolu…  

ABONE OL
3 Eylül 2018 19:29
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Aylar öncesinden ‘damda delik var’ yakınmalarına ‘önlem’ almak yerine, ‘gözdağı’ içerikli açıklamalar yapmakla sorunun çözüleceğine inananlar, ‘ o günkü’ değiştirilemeyen tutumlarını sürdürüyor olsalar da ‘iğneden ipliğe’ gelen zamları, market paketlerinin küçüldüğünü, kazananın her zamanki gibi ‘yine’ hep kazananların olduğunu, büyüğün daha da büyüdüğünü, yitirenin ülkenin yüzde yetmişini oluşturan dar gelirliler olduğu yadsıyamıyor!

Olanları yadsımayan, onyedi yıldır tüm ergileri ‘inisiyatiflerine’ göre kullanan iktidar ile iktidar yanlıları neye mi göz yummuştu; ilk akla gelenleri sıralayalım:

Açılan kredilerin iyi kullanılamaması,

Ulusal değerlere sahip çıkılmaması,

İnsana yatırım yapılmaması,

Genç, okumuş nüfusun emeğinden yararlanılamaması,

‘Adil’ bölüşümün sağlanamaması,

‘Liyakat’ kavramının önemsenmemesi,

Çağdaş eğitimin yapılamaması,

Komşularla ilişkiyi iyi okuyamaması,

İç barışı sağlayacak koşulları oluşturmak yerine, ayrıştırıcı söylemden uzak durmaması,

Bilimin, demokrasinin, özgürlüklerin, adaletin, güvenin yaşatılamamasındandır!

Bu yapılamayanların sonucu olarak da dar gelirli, asgari ücretli, emekçi yurttaşın ekmeği küçülmekte, geleceği kararmakta, sıkıntıları büyümekte…

Buna ‘istikrar’ arayışı denmeli mi?

***

‘İstikrar’ ya da ‘güven’ denilen kavramları kullanılırken ‘dikkat’ edilmesi zorunludur!

‘İstikrar’ denildiğinde ‘kararlılık, kararlı olma durumu, alınan kararlarda ödün vermeme, ekonomik olarak dalgalanmalar yaşamama, piyasa fiyatlanmasında oynaklık olmaması ’ anlaşılır.

Bu nasıl başarılır?

Başarılı olmanın koşullarını yerine getirmeden ‘istikrardan’ söz etmek hem yurttaşı aldatıcı, hem de ülkeyi gelecekte daha büyük zorluklar yaşayıcı durumlara sürükleyecektir.

Ekonomistler şu düşünceden ödün vermiyor:

Üretim ile emeğin üretime yöneltilmesi (istihdam) aynı yönde yer alır. Üretim yükseldikçe, emeğin üretimde kullanımı da artış gösterecek, işsizlik azalacak, fiyatlarda emekçiyi üzmeyen artışlar olacak, ekonomik ‘istikrardan’ söz edilebilecek.

Üretim kanalları tıkandıkça, emeğin üretimde kullanılmasında da daralmalar yaşanacak, işsizlik artacak, üretim yetersiz olduğu için fiyatlar yükselecek, üretim girdileri dışarıdan sağlanacağı için işverenin ‘malediş’ masrafı büyüyeceğinden çalışanların bazılarının işine son verilecek, ekonomik ‘istikrardan’ söz edilemeyecek.

Ekonomik gelişmeler bu biçimde ortaya çıkması ile birlikte gelir ile harcamalardaki artış, fiyat artışlarına, dargelirli yurttaşın alım gücünün azalmasına neden olacaktır.

Kendi ‘milli’ sayılacak kazanımlarla değil de, ‘ne zaman isteneceği’ bilinmeyen ‘ödünç’ desteklerle hiçbir zaman ‘istikrar’ sağlanamamıştır.

Anımsayalım:

Bundan üç-dört ay önce doların dört lira dolayını geçmeyeceğini söyleyen, yurttaşın döviz hesaplarını bozdurmasını sıkça yineleyenler, ülkemizde doların yedi lira olduğunu gördü!

Sonra bir ara, Katar’dan gelebilecek dolarlardan söz etti! Bu gelen dolarlar nasıl gelecekti, ne için kullanılacaktı, üretimi artırıcı hangi kananlarda kullanılacağı bile söylenmedi! Bir yerde büyük bölümünün bankalarda kullanılacağı yönündeydi! Bankalar, yurttaşımıza kredi olarak satacaktı belli ki! Yurttaşımız konut alacaktı, araç alacaktı, tatil yapacaktı. Bankalar da bunlara verecekti belli ki; ne güzel! Katar on verecek, bankalar onbeşe satacak, Katar’la aradaki kazanç paylaşılacak! Kazanana baksanıza?

Bu haber bile doların yedi liradan altı liranın altına inmesine neden olabildi! Bunun adına hükümetin ‘başarısı’ diyen de vardı. Buna ‘istikrar’ diyen de, hükümetin ‘kriz sürecini’ iyi yönettiğini belirten de…

Kaç gün sürdü! Ya da Katar’la görüşmeler başladığında, dolarda düşüş yaşanacağını görenlerin döviz hesaplarını TL’ye çevirerek ne denli kazanç elde ettiğini bilen-soran var mı?

Katar’dan gelen kaynağın bankacılık ile finans sektörüne yönelmesi zorunluluğunun, doları yeniden eski çıtasına, ya da daha yukarılara çıkaracağını görenler de yeniden döviz hesaplarına yöneldiler!

Baştan beri ‘ulusal üretim’ kaynaklarına yapılacak yatırımlardan, harcamalardan söz ediyorum.

Katar’dan gelen kaynak belki bugün için ‘soluk’ aldıracaktır, ancak yükü eksiltmeyecek, artıracaktır!

***

Krizlere, dışa bağımlı kalınarak ‘dış kaynaklardan’ gelecek dövizler kanalıyla çözüm yolları aranması kurtuluş yollarından birisi olması yerine, ‘milli’ kaynakların korunmasını erek bilmek gerekir.

Ülkenin genç-okumuş üniversite mezunlarının çalışma alanlarına kazandırılması gerekir.

Bu ülkenin topraklarında yetişebilecek ürünlerin ‘yeniden’ ekim alanlarına ekilmesinin sağlanması gerekir.

Üreticilerin, ekim alanlarını kullanmalarında karşılarına çıkabilecek sorunların çözülmesi, ekim öncesi-sonrası evrelerde desteklenmesi gerekir.

Üreten toplumların ‘tüketmeye’ bakışı daha insancıl olacağından, tüm ‘üretim’ kanallarının, özgürlüklerin, adaletin, sosyal hakların, hukukun önündeki engeller kaldırılması gerekir.

Günü geldiğinde ‘ABD doları’ gibi gidecek olan ‘Katar kaynağı’ ile değil!

‘İstikrarın’ sağlanmasının yolu da budur…

020918

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP