Okullar açıldı. Ders zili çaldı. Öğrenciler sınıflarını doldurdu.
Doldurdu mu, doldurabildi mi, yüzler gülebildi mi ki…
Oysa ne güzel bir duygu olsa gerek… Özellikle, ilkokul sıralarıyla yeni buluşan öğrencilerin velisi olmak…
Eskisi gibi ‘eti senin, kemiği benim’ denmeyince de oluyormuş demek ki…
Yine öğrenciler abeceyi öğrenebiliyor, rakamları yan yana getirebiliyor, kırmızı kurdele takabiliyormuş yakalarına…
Bir de yerinde dursa kurallar…
Bir de yerinde kalabilse koşullar…
Bir de ‘müfredat’…
Ulaşabilene, anlayabilene, uygulayabilene aşk olsun…
Anımsarsınız; bundan bir yıl ‘ben artık TEOG olayını istemiyorum, bunu yanlış buluyorum, kaldırılması gerek’ dendiğinde, iktidar kanadının sözcüleri, akademisyenleri, köşe yazarları, tevi konuşmacıları tetikte bekliyormuşçasına desteklerini belirtmişlerdi.
Oysa daha iki yıl önce ‘yürürlüğe’ koyarken anlı-şanlı sözler, övgüler yapanlar da aynı iktidarın adamlarıydı!
‘TEOG kaldırılsın’ denilmesinin ardından bir yıl geçmesine karşın, şu ana değin anlaşılır bir ‘sistemden’ söz etmek de olanaksız!
Her gün yeni bir değişimden, ya da tasarıdan-düşünceden söz ediliyor!
Geçtiğimiz ay açıklanan LGS yerleştirme sonuçlarından dolayı kaç kişinin canı yandı, kaç kişinin gecesi sabah olmadı, delikanlı dönemlerinde kaç can eğrildi-büküldü?
Bildiklerim var…
Notlarına, aldığı puana diyecek yok!
Dört yılı ‘bu okulda okumamışsın, dışarıdan gelmişsin’ denerek,
‘Devamsızlığın var’ denerek,
‘Senden kırk gün küçük olan var’ denerek…
‘Başarısızsın, derslerin zayıf, ilgisizsin’ denmiyor!
Sonuç…
Daha başarısız, daha ilgisiz, daha puanı düşük; ancak devamsızlığı, doğum tarihi, buradaki sürekliliği göz önünde bulundurularak ‘yerleşmede öncelikli’ deniyor!
Bu bizim TEOG’un ardından getirilen ‘eğitim sistemimiz…’
Okullarda ders zili çalmakla birlikte, bir yandan velilerin, bir yandan öğrencilerin duyulan ahları-vahları eğitimi nerelere taşıyacağı açıkken…
Bir de şimdi ‘karma eğitim’ yerine ‘karma olmayan eğitim’ denen bir kavram üzerinde oynanıyor!
Kız çocuklarıyla erkek çocuklar bir arada değil de, ayrı yerlerdeki sınıflarda eğitim görürlerse…
Eeee…
İstenen, çağdaş, uygar, bilim ışığında bir eğitime böyle ulaşılacak, öyle mi?
Çağı yakalayan, geleceklerinden umutlu, mutlu çoğunluluğu artırmak için çaba harcayan toplumların ‘eğitim sistemiyle’ mi, yoksa ortaçağ kafalı yöneticilerin elinde törpülenen Ortadoğu ülkelerinin ‘eğitim sistemiyle’ mi…
Okullar açılsa, ders zili çalsa, öğrenciler sınıflarını doldursa da…
Biz eğitim de yokuz!
ALIŞTIK ARTIK…
Çok ‘şeylere’ alıştık…
Eğitimde ‘geri’ dönüşlere alıştık!
Yönetenlerin ‘yanılmalarına’ alıştık!
Çalışanların ‘işten’ çıkarılmalarına alıştık!
Üniversite mezunlarının ‘işsiz’ kalmalarına alıştık!
Açlık sınırının altında ‘maaşla’ yaşama tutunmaya alıştık!
Çocuk ‘tecavüzlerine’ alıştık!
Kadına ‘şiddete’ alıştık!
Ekonomi ‘büyüyor’ denirken yurttaşın ‘küçülmesine’ alıştık!
Ormanların ‘talan’ edilmesine alıştık!
Yurdumuzun değerlerinin yabancıya ‘satılmasına’ alıştık!
Topraklarımızda ‘yetişecek’ ürünlerin dövizle dışarıdan alınmasına alıştık!
Esnafın ‘kepenk’ indirme noktasına gelişine alıştık!
Atatürk’ün adının ‘unutturulmak’ istenmesine alıştık!
Bilimden ‘uzaklaşmaya’ alıştık!
Cari açık vermek için ‘çaba’ harcandığına alıştık!
Ulusal kurtuluş savaşı ‘hayınlarının’ saygınlık belgesi alışlarına alıştık!
İnancın ‘siyasette’ var oluşuna alıştık!
Yarına ‘kuşkuyla’ bakmaya alıştık!
Hammaddesi ülkemizde olan ‘kağıdı’ dışarıdan almaya alıştık!
Son söz: dağlarımızdan fışkıran suyun ‘dolara’ bağlı olarak zamlanmasına alıştık!
Hep aldandıkları için ‘aldanmaya’ da alıştık!
Zik zaklar çizen dövizin, merkez bankasının ‘faiz yükselterek’ tüm çabalarına karşın yerinde durduramadığı, ancak yönetenlerin üreticiyi saf dışı tutarak ‘faizler düşecek, bunlar manipülasyon’ demelerinin ‘yaşananlarla’ uyuşmadığına da alışacağız artık!
Yok ötesi; alışacağız!
160918
YAZARLAR
4 saat önceYAZARLAR
5 saat önceYAZARLAR
24 saat önceYAZARLAR
1 gün önceMANŞETLER
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önce