Neler Oluyor Hayatda?…

ABONE OL
12 Ağustos 2018 12:22
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

*Turquaz

Beraber yürünürken aynı yollarda; önce Ulusal Ayaktopu Takımı’nın formaları değişdi.Kırmızı-beyaz  yerine TURQUAZ renkliler giyildi uluslararası karşılaşmalarda…

Ve o günlerde dedim ki;

-Bu renk değişimi besbelli ki FETOŞçular’ın marifeti…

Bugünlerde İstanbul caddelerinde Turquaz renkli taksiler fink atıyor, caka satıyor.

İlk gördüğümde  o taksileri, hemen usuma düşünce Turquaz renkli ulusal takım formaları; bu kez de dedim ki:

– Özal döneminde, Amerika’ya öykünme sonucu “yellow cab” örneğinden devşirme sarı taksiler, besbelli ki değiştirilme sürecine girmişler.

İstanbul trafiğinde özel aracla trafiğe girmek, park sorunu yaşamak istemeyenlerin yapdığı gibi el sallayınca sarı bir taksiye; yolculuk sırasında sorduk taksiciye:

-Nedir bu Turquaz taksilerin alamet-i farikası?…Yoksa bunlar da mı yeni düzenin harikası?…İstanbul’un “kanal İstanbul” projesi ile değiştirilirken haritası, acaba taksilerin de rengi mi değişiyor?…

Taksici öngörümüzde yanılmadığımızı kantladı:

– 2020 yılına kadar; sarı taksiler kalkacak…Onları yerine bu Turquaz taksiler gelecek. Yaklaşık ikiyüz  milyon Türk Lirası bunların ederi… Onlatı tercih ettiğinizde de yolculuğun bedeli; bizimkilerden yüzde onbeş daha fazla…

Dedik ki:

-Gazla şoför abi gazla…Gidelim hızla…Görelim bakalım daha neler var sırada?…

Kanımca…

Belki de 2023’den önce ya da  o yıla özgü bir biçimde; al bayrağımızın rengi de dönerse Turquaz rengine sakın şaşırma-ya-lım!…

Biz çocukken; camgöbeği derlerdi
Bugünkü çocuklara göre aqua…
Türkün rengi; Turquaz
Nedendir bu dayatma, nedendir bu naz?
Elinoğlu biliyor, kimin rengi olduğunu
Cami, medrese, han, hamam
Nakış, nakış dolduğunu
Fransız’ın dilinden;
Türkün rengi; Turquaz
Şu yeni yetmelere ne desem az
Öz rengini adlandırıyor, elin diliyle; aqua
Fransız’dan bile daha Fransız kalıyorlar, Turquaz’a…

Kuşkusuz Türkün rengidir Turquaz…

Ama bayrağımıza yakışır kırmızı ve beyaz…

Umalım ki bu renk değişimi; her alana yayılmasın, özellkle de al bayrağımıza bulaşmasın…

29 Ekim 1923’de; Gazi Mustafa Kemal ve arkdaşlarının öncülüğünde kurulmuş olan bu TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’nin; kurum, kuruluş ve kuralları açık ya da gizli, yavaş ya da hızlı sürekli değiştiriliyor…

Bu gidişle acaba ne kalacak; ATATÜRK’ün kurduğu Cumhuriyet’den geriye?…

Ve derlerse yedi düvel ve işbirlikçileri:

-24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması; 29 Ekim 1923’deki Cumhuriyet içindi. O Cumhuriyet’den birşey kalmadığına göre geriye; gelin bakalım buraya beriye…Sizin bu yeni devletinizi kapsamayan antlaşmaya güvenip de diyemezsınız bize giremezsiniz Boğazlar’dan ve sınırlarımızdan içeriye!…

Derlerse; işte o zaman neler olur, iyice düşünmeli ince, ince…

Aman “ince” deyince; sakın ola ki usunuza gelmesin Muharrem İNCE…Hepimiz anladık ki ondan da “bir cacık” olmayacağını hep birlikde,ulusca…

Yazık ki yazık…

Ve ne biçim atttılar CHP’ye de kazık şu Fetocular…Deniz Baykal kasetleriyle CHP’yi Kılıçdaroğlu’na teslim ettiler; poposuna Japon tutkalı sürseler gene iyi…Perçinlediler koltuğuna, perçinlediler…Kaynak ustaları bilir; en zor sökülen kaynatma, bağlama, bir nesneyi bir yere sabitleme yöntemidir perçinleme… Gerçi günümüzde lazer yönetmi de var…Ama o tür güncel gelişmelere, “bağnaz” CHP, kapıların kapar…

Ey Atatürkçü CHP’li; bundan sonra artık hiç ünleme!… Senin partin çokdan beri kalkmışdır tedavülden…Göreceksin ki bu gidişle onlar silineceklerdir de yerelden…

Zannımca “özellikle de Didimli” Alevi müteahhitler şimdiden, koşa, koşa yer kapsınlar iktidardaki partiden…

Artık ekmek çıkmaz onlara şu bitik ve son aşamada yitik CHP’den…

Kanımca AKP’lilerden daha çok,  CHP’liler sızlatıyordur ATAMIZ’ın kemiklerini…

Mezardan kalkıp gelse bulamayacak kurduğu Devlet’in de, partinin de izlerini…

*SGK’lı olmak

İster işçi emeklisi olun, isterseniz daha da havalısı memur emeklisi…

Hani yalnızca Devlet Hastaneleri değil, bütüm özel hastaneler emrinize amade idi; öyle biliyordunuz ya da sanıyordunuz değil mi?…

Yok sanmayın; söylenen her söze kanmayın!…

Neden mi?…Anlatayım…

7 Ağustos 2018 sabaha karşı; yüksek tansiyonumun tavan yapacağı tutuverdi, tansiyon aletim bile “error” verdi…Öylesine yükselmiş ki makina ölçmüyor.

Hemen en yakın hastaneye gidelim dedik; evin dibinde Memorial var…

Amerikan Dolar’ı ülkemizle çelik, çomak oynar; paramızı madara eder ya…

Aynısın tıpkısı bizim SGK durumunu da madara etmez mi bu Amerikalı hastane?…

Üstelik de anlı-şanlı, yeşil pasaportlu, birinci derecen yataklı devlet memuru emeklisinin SGK’sını hiç kaale almaz mı?…

Nasıl olur dedik; hani özel-tüzel bütün hastanlere emrimize amade idi.

Dediler ki biz tanımayız o sözleri de, sözlerin düzenini de…

Var mı başka sigortanız?…

Neyse ki Yazılım Mühendisi kızımız bizden havalı çıkdı; Başı “A” ve son harfi de “Z” olan sigortası bu hastanenin kapsama alanındaydı.

Kendimizi en birinci sınıf Amerikan vatandaşı gibi hissettik…İlgi, bakım karşısında; kzım değil ama ben şaşırdım…Kendi olabaklarımla ulaşamayacağım lüksü yaşadım…Yaşadım da sonra düşmez mi usuma üniversite tercihlerini yapmakda olan milyonlarca öğrenci gencimizin sorunları?…

İstedikleri okulları seçebilecekler mi?…

Aileleri ne kadar yardımcı olabilecek; Dolar dolup, dolup taşarken kolay okuyabilecekler mi?…

Diyelim ki okudular; okullar bitince iş bulabilecekler mi?…

Bunca nüfus artışına karşın, ters oranda artan işsizlik varken…

Kime üzüleyim, kime kızayım?…

Aman, aman kızmayayım da tansiyonum yükselmesin; çünkü her kapısına gittiğiniz hastane, sizi içeriye almayabilir…

İşte böyle; neler oluyor hayatda?…Ne diyelim?… Yaşadıkça, daha neler göreceğiz kim bilir şu durmaksızın değişen yaşam koşullarında?…Yine de çok da sıkmayın canınızı…

Haftanız güzel geçsin, onca karamsarlık içerse de yaşam koşulları, içinizdeki umut hiç tükenmesin…

 

İstanbul, 11 Ağustos 2018

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP