Zamanında ‘anlaşmazlıkları’ çözmek…  

ABONE OL
23 Temmuz 2018 19:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

‘Ülkedeki birçok gelişmelerde etki göstermeyişi, birbirinden çarpık iletiler vermesi, seçim başarısızlığı nedeniyle yurttaşa verdiği hiçbir sözü yerine getiremeyişi; şeker fabrikalarının, Soma kıyımının, Odtü rezilliğinin, Çorlu tren kazasının, değer yitiren ulusal paranın, işsizliğin ezdiği gençliğin, adaletin, hukukun, yitirilen seçimlerin, kısır çekişmenin ‘hesabı’ sorulmamalı’ mı?’

Son günlerde CHP’de yaşanan ‘hazımsızlık’ nedeniyle yazdığım bu satırlar, bazı okurları düşündürmüş olmalı ki; ‘bu eleştirileri neden yapıyorsun’ diye sordular!

Aslında ‘soruyu’ hiç de yadırgamadım. Üstelik önemsedim.

Her seçim öncesinde ‘umut’ taşımalarına ‘neden’ olan, sokakları dolaşan, miting alanlarını dolduran, sorunları daha iyi özümseyip takıntılı olanlara anlatan, örgüt içerisinde görev almamış olsa bile ‘düzen’ değiştireceği inancıyla uğraş veren ‘parti gönüllüleri’ böyle olmalıydı.

Olmalıydı da…

Eksikleri, yanlışları, gerginlik yaratıcı söylemleri, hep yitirmenin kaçınılmazlığının nedenlerini görebilmeliydiler.

Gördüklerini, bildiklerini ‘sonraya’ ertelemek yerine, zamanında ‘masaya yatırma’ seçeneğini en iyi biçimde kullanmalıydılar.

Olmuyor, ‘koltuk sevdalılarının’ konuşulmasını istemiyorlar nedense!

Sorunda bu!

***

Örgüt içerisinde hep olduğu gibi, 24 Haziran seçimleriyle de başlayan ‘değişim’ çağrısına kilitlenen ‘parti içi muhalefet’, eleştirilerine ‘yüz çeviren’ yönetimin karşısına ‘yeterli imza’ ile çıkmak için çaba harcıyor.

Ne imzaya, ne bu denli tartışmaya, ne karşılıklı polemik oluşturucu sözlere, ne birbirini yalanlayıcı tümcelere ‘hiç’ gerek duyulmadan ‘çözüm’ arayışına gidilse daha iyi olmaz mıydı?

Örgütlerden yükselen sese kulak verilip, ‘kaygılar’ üzerinde konuşulsa daha iyi olmaz mıydı?

Birçok örgütte ‘sorunlar’ kaynarken, yönetim ‘bunlar gündemimizde yok’ biçiminde demeçler vermeseydi daha iyi olmaz mıydı?

Seçim günü yaşanan, ‘umutla’ sonucu bekleyen ‘parti gönüllüleri’ yüz üstü bırakılmasaydı, seçmenin yaşadığı ‘gerginliği’ azaltacak konuşmalar yapılsaydı, yapılan yanlışlar, bozulan oyunlar anlatılsaydı daha iyi olmaz mıydı?

Yönetim ‘koltuğunu’ yitirmemenin derdinde olmasaydı…

***

Şu yaşanan polemiğe bakınız:

Genel Başkan yardımcısı Muharrem Erkek konuşuyor:

“Böyle bir süreçte demokrasi mücadelesini kararlılıkla sürdürebilecek en büyük güç olan partimizin olağanüstü kurultay gündemiyle daha fazla tartışılmaması topluma karşı bir sorumluluğumuzdur.”

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu konuşuyor:

“Türkiye’nin gündemi ne? Türkiye’nin gündemine bir bakmamız lazım. İnsanlar hapishanelerde tutuluyor. Yargı eliyle yargısız infazlar yapılıyor. Ekonomi perişan vaziyette. İnsanlar geçim derdinde. Birileri koltuk derdinde, olacak şey değil. Gündem farklı bir gündem. Tükiye’nin gündemine kilitlenmemiz lazım. Milletvekili hapiste. Hangi gerekçe ile hapiste olduğunu hepimiz görüyoruz. Enis Berberoğlu nasıl tutuklanıyor? Nasıl içeriye atılıyor? Hepimiz biliyoruz. Eren Erdem aynı şekilde. Davası öne alınıyor. “

Bunları yadsıyan, bunları yok sayan var mı?

Sorun da burada! Bu yönetim, bu örgüt, bu düşünce ekseniyle olmuyor; anlatılan, çözüm aranan, tartışılan konu bu!

Ne adalet yürüyüşünü anlamlandırdınız, ne tepki oluşturduğunuz şeker fabrikalarını anlatabildiniz, ne rejim değişikliğinin oluşturabileceği çözümsüzlükleri açabildiniz, ne iş kazalarını, ne maden göçüklerini, ne akademisyenlerin tutuklanmalarını, ne sağlıkta oynanan oyunları, ne eğitimde yaşanan olumsuzlukları, ne ekonomiyi, ne sokağı, ne pazarı…

Bunlarla birlikte yaşanan birçok sorunları çözmede ‘içten’ olmadınız ki, yine yitiren oldunuz!

Bu anlatımdan, bu yaklaşımdan yurttaş hoşnut değil ki alanları doldursa da ‘oyunu’ vermiyor!

***

Okurlar kızmasın bana…

Onyedi yıldır süren bir iktidarın ‘yanlışlarını’ ararken, muhalefet biraz da kendi ‘eksiklerine’ bakmalı!

Muhalefetin kendi ‘eksiklerini’ görememesi, görse de ‘özeleştiri’ yapmaması nedeniyle ‘iktidarın’ yaşam süresini uzattığını bilmeli!

‘Türkiye’nin gündemi ne’ denerek, geciktirilmek istenen ‘parti içi’ anlaşmazlıklar ‘sosyal demokrat’ bir duruş değildir!

Asıl duruş, zamanında çözüm yolları aramaktır…

Zamanında ‘anlaşmazlıkları’ çözmektir…

210718

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP