Gündemin konusunun ‘ne’ olduğu unutturuluyor! Öyle ki, tam da düşünmeye, sorgulanmaya, anlaşılmaya doğru yol alındığı duygusuna kapıldığım anda ‘konu’ değişiyor. Bir bakıyorum bambaşka, ilişki kurmakta zorlanacağım bir konu daha…
Aynı kanıda olmayan, ya da olanları ‘anladım’ diyebilen var mı bilmiyorum.
Örneğin ‘ekonomideki büyümeyi’ anlamış mıydık? Ya da TEOG konusunda öğrenciye, öğretmene, ailesine, kamuoyuna açıklayıcı bilgi verilmiş miydi? Ya da motorlu taşıtlar vergisine yapılacak olan zammın gerekçesi, gerek duyulmasının nedeni anlatılmış mıydı? Ya da iktidar partisinin belediye başkanları için söylenen ‘istifa et, hayır görevden al’ söylemleri medyada dolaşırken, televizyon ekranlarında yandaşlarca ‘takdirle’ karşılanan, ancak ‘milli irade’ sayılması nedeniyle ‘görevden alınış’ nedeni bilinmemeli miydi?
En son ya ‘yanlıştı’ denerek, ya ‘bu denli olmaz’ denerek, ya da ‘kim çıkarıyor bu söylentileri’ denerek kapatılması gündem karmaşasına neden oluyor.
***
Açıklanmasının ardından, salon toplantılarında ‘nasıl’ büyüdüğümüz anlatılırken alkış sesleri yükseliyordu. Sokaktaki yurttaşın geçimini kolaylaştırmayan, vergi yükünü düşürmeyen, yaşam çıtasında rahatlama sağlamayan bir ‘büyümenin’ ne anlama geldiği açıklanamamasına karşın, her yerde sanal ‘sevinç’ grupları oluşturuluyordu.
Adana’da bile, anaparacı destekli odaların toplantılarında konuşmalar ‘büyüme’ üzerine odaklandığı gibi, ‘hükümetimizin aldığı ekonomik kararların sonucu olarak yakalanan büyümeyle birlikte’ diye başlayan tümceler kuruluyordu.
Büyümenin kendilerine kazandırdığını gizlemeyen tek kurum bankalar oldu. Öyle ki ‘kazancımızı katladık’ denildi.
Yurttaşın sıkışık olduğu anda, boğulmamak için ‘ipine’ tutundukları bankalar, verdikleri kredilerden bolca kazanç elde etmişlerdi!
Tüm sevincin bankalar için olduğu konuşulurken kesildi; anlaşılamadı…
***
Aylardır öğrencilerin, ailelerinin hazırlıklar yaptığı, sınava iki ay kadar kala ‘TEOG kaldırılacak’ denmesiyle birlikte yaşananları, bir de bu konu üzerine odaklanmış olan öğrenciye-ailesine bir sorun…
Okullarda, dersanelerde öğretmenlerin, diğer eğitimcilerin bilgisizliği; buna karşın öğrencinin her gün başka bir ‘dedikodu sistemiyle’ evine dönüşünde ailesine yaşattığı bunalımdan söz ediyorum.
Bırakalım okul çevresini, hükümetin tepesinde yer alanlar, ilgili bakan bile ‘aynı soruya’ verdiği ‘farklı’ yanıtla kafaları karıştırmayı sürdürüyor…
Ya da ‘temennili’ yanıtlar!
TEOG kötüymüş, çağdaş değilmiş, öğrencileri geleceğe hazırlamıyormuş…
TEOG’u kim başımıza getirdiyse, kim bu sistemin ‘muasır medeniyete’ ulaştıracağını söylediyse, bu yıla değin TEOG sınav sistemine hazırlanan öğrencilerin suçlusu her kimse…
Bunları konuşamadan ‘aldandıklarını’ öğrendik!
***
Vergilerde her yıl yüzde sekiz-on artırılmasına alışmıştık da, birden yüzde kırk denilmesine ‘ekonomik kriz’ dönemlerinde bile rastlamadığımızdan şaşırmıştık!
Bir de büyümüştük hani! Ekonomimiz büyümüştü!
Savurganlığın çılgınca yaşandığı, bir çok değerlerin ‘özelleştirme’ adı altında elden çıkarıldığı, doğal kaynakların talanla ortadan kaldırıldığını bir yana bırakalım da; neden?
Solunan havanın bile vergilendirilebileceğini düşünüyorum artık!
Ulusal gelirin ‘adilce’ üleşilmediği, ancak giderin ‘herkesten eşit’ biçimde istenmesi ‘sosyal adalet’ kavramını aklımıza getirmesi gerekirken, tam da düşünecekken ‘bu kadar fazla mecliste görüşülsün’ denilmesiyle herkes sus-pus oldu…
Çok konuşulacak konu vardı burada; konuşamadık!
***
Adana ile Mersin ‘en yoksul kentler’ olarak geçti, geçen hafta medya sayfalarına…
Adana’yı, Adana’nın sorunlarını konuşmak yerine Ankara Belediye Başkanı’nın medyaya düşen haberleri ile ilgilenmeye başladık!
Aslında konu Başkan değil, partisi de değil, görevden ‘alınmak istenmesinin’ biçimi…
Bizdeki gibi, demokrasisi kırık raylarda yürütülen ülkelerde ‘milli irade’ kavramını hiç gözüm tutmaz, üstelik adına bu adın verilmesini de ‘milli iradeyi’ anlamamışlık olarak değerlendiririm.
Sıkça dile getirdikleri için diyorum; haydi milli irade, diyelim…
Sözüm ona ‘milletin iradesi’…
HDP Belediye Başkanlarının, milletvekillerinin görevden alınışları gibi bir ‘neden-gerekçe’ olmadan, ‘kendi istifa etti’ demek ne denli tutarlı?
Bunu konuşsak biraz, diyeceğim de…
***
Gündemin yeni konusu…
Yapmayın ama!
071017
EĞİTİM
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün öncePOLİTİKA
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYEREL HABER
4 gün önceDÜNYA
5 gün önce