Bu ulusun sevenleri mi; kim ki? 

ABONE OL
4 Eylül 2017 20:24
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Son hazırlanan müfredat tartışılırken, Odatv yeni bir bakanlık ‘kararını’ daha açıkladı.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü tüm il-ilçe müdürlüklerine gönderdiği yönergede ‘halk oyunlarından’ söz etti.

Bakanlığın il-ilçelere gönderdiği yönergede şu sözlere yer veriliyor:

‘Halk oyunları kurs programlarının yeniden incelenmesi, ihtiyaç olması halinde güncellenmesi için 01.08.2017 tarihinden itibaren ikinci bir talimata kadar Halk Oyunları kurslarının açılması durdurulmuştur. Kursiyerlerin mağdur olmamaları için aktif olan kursların devam etmesi uygun görülmüştür.’

***

Olayın ‘devrim’, ya da bir olayın ‘yenilik’ olabilmesi için bazı koşulların var olması gerekir!

Tutar, insanların yaşamlarını zorlaştırıcı yeni-beklenmedik kararlara ‘devrim’ adı verirseniz,

Tutar, yeni yetişen kuşağı birbirinden uzaklaştırıcı-öteleyici-bilmeyici yana doğru götürme kararlarına ‘eğitimde yenilik’ derseniz,

Tutar, insanın karşı cinsini tanımasını ‘garip’ tezlerle savunmanıza ‘amacımız’ derseniz…

Tüm bunların adı laşkalık olur, kendindencilik olur, kapatmacılık olur, çağın tüm ergilerinden dönüşçülük olur!

***

Türkler birlikte yaşama büyük önem veren, geleneklerine-göreneklerine bağlı bir topluluk olarak bilinmekle birlikte Samanların, Hunluların, Oğuzların günümüze uzanan belgelerinden de halk oyunlarına önem verdikleri bilinmektedir. Milattan önce ikibinli yıllara dayanan gelenek…

Anadolu’da yaşayan Türk uygarlıklarını, Asya kültüründen ayrı düşünülemeyeceği bir gerçek… Öyle ki, Asya’nın kültür birikimiyle Anadolu uygarlıklarının özümsenmesi bir arada düşünülmesi gerekir. Bu iki kıta kültürünün, tarihinin, uygarlığının aynı alanda buluşması; yaratıcı gücünü, sanat anlayışını, becerisini, beğenisini halk oyunlarında bir araya getirmiştir.

Halk oyunlarını bu gün değerlendirebilmek için, tarihsel akışını, etkilendiği uygarlıkları, kültürleri gerekir.

Tarihsel sürecine baktığımızda şunları görürüz:

*Cumhuriyetin kuruluş yıllarında zeybek gösterileri ele alınmaya başlar.

*1927 yılında Halk Bilgisi Derneği’nin tüzüğünde ‘halk dansları’na yer verilir.

*1929 yılında halk dansları filme alınır.

*1932 yılında kurulan Halkevleri halk danslarına ilgiyi artırır.

*1942 yılında Vahit Lütfü Salcı halk dansı üzerine bilimsel araştırma yapar.

*1944 yılında Kasım Ülgen üç ciltlik ‘Doğu Anadolu Halk Oyunları’ yapıtını yayınlar.

*1951 yılında Halkevleri AP tarafından kapatılır, halk oyunları dağıtılır.

*1955 yılında Yapı-Kredi Bankası kültür hizmetine sahip çıkar. 1075 yılında Yaver Ataman’ın ‘100 Türk Halk Oyunu’ yapıtını yayınlar.

*1966 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ‘Milli Folklor Enstitüsü’nü kurar, ilerleyen yıllarda Kültür Bakanlığına bağlı ‘Milli Folklor Araştırma Dairesi’ne dönüştürülür.

*1970 yılında Turizm-Tanıtma Bakanlığı ‘halk dansları ekibi’ yurtdışı uluslar arası gösterilere gönderilir.

*Bazı üniversitelerde bilimsel olarak ‘halk oyunları’ bölümü oluşturulmuştur.

*Yıl 2017, aylardan ağustos, Milli Eğitim bakanlığı ‘halk oyunları kurslarının’ kaldırıldığını duyuruyor…

***

Halk oyunları; davuluyla, zurnasıyla, şalvarıyla yaşayan Türk’ün ‘geçmişten’ gelen özüdür.

Bunu yok saymak, bunun içine ‘fesat’, ‘sığ’, ‘çağdışı’, ‘kinci’, ‘benimci’ sözlerle destek olmak, güç vermek yüzyıllardır yaşam uğraşı vermiş, yeri geldiğinde dünyayı ‘titretmiş’ bir ulus için en büyük ‘acıdır’!

Kendini eğitimci sanan, ‘müfredat’ özürlü bir lise müdürünün sözleri şöyle:

‘Maalesef gençlerimize, çocuklarımıza halkoyunları adı altında ‘halt oyunları’ oynatılıyor. Hangi baba 16-17 yaşındaki kızının elini bir erkeğin tutmasını, diz dize, göz göze, kol kola, sarmaş dolaş ‘halt oyunu’ oynamasını ister. Namusu için cinayet işleyen adam buna izin verir mi? Bence de vermez. Bu şekilde halkoyunun neresi islama uygun. Geleneksel kıyafetler giyince bu durum helal mi oluyor? İslamdaki zina mevzusunu okumalı ey analar, babalar…’

***

Bu ülkenin okul müdürleri, yöneticileri, yetkilileri; düşüncelerini açıklamak değil, kendilerine sunulanları ‘kabul’ biçimine getirilmişse eğer,

‘Müfredat’ denilen kararın içeriğini ‘sorgulamak’ yerine, getireceği yanlışlar itelenerek ‘benimseme’ yolunu seçmişse eğer,

Bu ulusun tarihi, geçmişi, değerleri, sanatı, bilimi ötelenirken izleyici kalınmışsa eğer…

Evrim gibi, Atatürk gibi, Kurtuluş Savaşı gibi, Lozan gibi; halk oyunları da anlaştırılmak istenmeyenlerin arasında yer alır!

Bu ulusun sevenleri mi; kim ki?

230817

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP