HASAT
Kavurucu sıcaklarından yakınıp, yer yer ‘muzipliklere’ neden olan olayların yaşanmış olması bile Adanalıyı ‘doğadan’ uzaklaştırmıyor…
Her kim ‘ne’ derse desin, doğal konumu baş etken olmakla birlikte ‘toprağını’ en verimli biçimde kullanan bir kent Adana…
Siz hiç mısırın, buğdayın, pamuğun aynı günde ‘hasatının’ yapıldığı bir kent söyleyebilir misiniz?
Bugün, Adana Ticaret Borsası’nda ‘o’ canlı telefon bağlantısını görmeseydim, inanın bende ‘yok’ derdim!
‘İlk ürün kütlü pamuk satımı’ için Ticaret Borsası’nda düzenlenen toplantıdaydım.
Toplantı salonu olarak belirlenen yerin ‘hemen’ ortasında yer alan bir masaya, iki ayrı öbek pamuk konmuştu. Hemen arkasında da birkaç torba daha…
İki pamuk üreticisi, toplam seksen kilo ‘ilk kütlü pamuk’ ürünlerini getirmişlerdi.
Bu arda Borsa Başkanı ‘şu an aynı anda hem pamuk, hem mısır, hem de buğday hasadı yapılıyor’ diyerek önce ayçiçeği için Karaisalı’ ya bağlandı, ardından mısır in Seyhan’a, son olarak da buğday için Tufanbeyli’ye… Pamuk üreticisinin ‘ilk hasadı’ da yanındaydı…
İşte Adana böyle bir yer…
Eğer siz, toprağın ne istediğini bilirseniz, gereksinmesini zamanında verirseniz, size ‘yok’ demez.
Mısır üreticisinin ‘bu yıl mısırda rekolte bekleniyor’ demesi de ayrı konu…
Adana’dan daha çok beklemek de gerekir.
Adana’nın verimli topraklarından daha çok…
Şuna inanmak istiyorum:
Adana’da var olan tarıma yönelik odalar, dernekler en çok ‘tarım’ akademisyenlerinin ‘hak ettikleri’ yerde olmamalarından dolayı kaygılılar. Bugün Çukurova Üniversite Ziraat Fakültesi mezunu bu bölgeyi, toprağını, iklimini, doğal yapısını eğitimi sürecinde görüp-yaşamasına karşın, bu bölgenin varsıllığını öğrenmesine karşın ‘işsizlikle’ kavgalı olduklarını biliyorlar.
Bilimsel yöntemler, son gelişmeler uygulamaya geçmesi durumunda daha ‘çok güzel şeyler’ olacak…
TEOG
Polat Ersin, Feke’nin sarp kayalıklarla ormanın buluştuğu adına ‘işte doğa’ denilebilecek olan Gaffaruşağı köyünün onüç yaşındaki çobanı…
Gaffaruşağı köyü, Torosların bir yerinde…
Dağlarında keçi beslenen; keçi inatçılığı gibi doğaya, umutsuzluğa, umarsızlığa başkaldıran özellikte…
Yaşamları kent yaşamına banzemez; hele hele apartman yaşamına hiç! Aralarında beş dakkalık yol olan komşularını bilirler, tanırlar, acılarını-mutluluklarını paylaşırlar. Dışarıdan biri bile, hiç tanımadığı bir evin kapısını çalsa; kucaklanır, ağırlanır, konuk edilir.
Polat Ersin Adana’nın, bir ilçesinin, böyle bir köyünde onüç keçiye hem çobanlık yapıyor, hem de öğretimini sürdürüyor.
Gaffaruşağı köyündeki yollar bizim buralardaki gibi değil…
Eğitim birleştirilmiş sınıfta yapılıyor.
Polat’ta ilkokulunu bu okulda tamamlıyor. Sonra zor koşullarda komşu köylerindeki Ormancık Ortaokul’a gidiyor. Bu arada onüç keçisine çobanlık yapmayı bırakmıyor.
Diyor ki:
‘Köyde, evde iş bitmiyor. Saat yedide kalkıyorum. Sekizde okuldayım. Okul çıkışı keçileri dağa çıkarıyorum. Keçileri otlarken sorular çözüyorum. Aslında onüç keçimle ders çalışıyorum. İleride Feke’ye kaymakam olmak istiyorum. Burada yaşamak kolay değil, yollar bozuk. Kışın dize kadar kar yağıyor, yol kenarları uçurum. Köy yaşamı zor ama, zoru başarmak güzel bir duygu…’
Polat Ersin, TEOG’da aldığı puanla ‘geniş katmanların bol olanaklı’ çocuklarını geride bırakarak, fen lisesinde okumaya ‘hak’ kazandı…
Çalışınca, umutların yıkılmayacak denli ‘keçi inatçı’ olunca, elbet ‘güzel şeyler olacak.’
Başka yolu da yok!
090817
YAZARLAR
7 saat önceYAZARLAR
9 saat önceYAZARLAR
13 saat önceYAZARLAR
13 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce