Anayasa değişikliği maddeleri arasında ‘yer alması’ hem iktidarı, hem de muhalefeti sevindirmiş olmalı ki; her iki yandan da ‘eleştiri’ yerine övgüler sıralanıyor!
İktidar ‘bizim için olmak zorunda’ benzeri bir yaklaşım içerisinde demeçler verirken, muhalefet ‘elbette biz de isteriz, ancak diğer maddelerle karıştırılmaması gerekirdi’ demekten uzak durmuyor!
Ne güzel bir anlaşma ama;
Diğer ‘tartışmalı’ maddelerde de ‘uzlaşı’ yolları aranabilir, anlaşılabilirmiş demek ki…
Neden, ‘konuşamamak’ uğruna ‘ne’ yapılabilirse yapmak üzerinde kurgularla kavgalı, küfürlü, düzeysiz, ‘temsilciye’ yaraşmayan tutumlar sergilenerek ‘toplantının’ amacı dışına çıkıldı?
Salon terk edildi…
Toplantı ‘iptal’ edildi…
Sokaktaki yurttaşa yansıması düşünülmede…
Şu an, içinde bulunduğumuz koşulların önemi düşünüldüğünde sormak gerekmiyor mu şunları;
Ne gereği vardı bu referandumun,
Ne gereği vardı bu anlaşmazlığın,
Ne gereği vardı bu denli ayrışmanın…
İktidar ile muhalefetin ‘anlaşabildiği’ yasa gibi…
***
Yasa şu:
Komisyondan geçen üçüncü maddeye göre; milletvekili seçilebilme yaşı 25’ten 18’e indirilecek. “Askerlikle ilişiği olanların” milletvekili adaylığına başvuramaması da öngörülüyor.
MADDE 76- (Değişik: 13/10/2006-5551/1 md.) Yirmibeş yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir.
(Değişiklik: 17/12/2002-4777/ 1md) En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar…
Komisyonda değişikliği kabul edilen metin şöyle:
Kanunun 76’ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yirmibeş” ibaresi, “onsekiz” şeklinde, ikinci fıkrasnda yer alan “yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar,” ibaresi “askerlikle ilişiği olanlar,” şeklinde değiştirilmiştir.
Sözün özü: Seçme yaşı gibi seçilme yaşı da 18 önerildiği gibi, ‘seçilen’ için askerlik görevini yapmış olması da ortadan kalkıyor!
***
Yasanın içeriği ‘gençler’…
Nüfusun önemli bir çoğunluğunu kapsayan ‘gençler’…
18 yaşında yetişkin, 21 yaşında asker olabilen ‘gençler’ için; 18 yaşında seçilme hakkı…
’Konuyu’ konuştuklarım oldu, tartıştıklarım oldu; aynı kanıyı paylaştığım da paylaşmadığım da.
Ama öncelikle iktidar ile muhalefetin bu denli ‘kolay’ anlaşabilmesinin nedeni düşünülmeli. Anımsayın son onbeş yıldır, ya da daha öncelerin hükümetleri ile muhalefetinin bir araya geldikleri-anlaştıkları tek konu ‘milletvekili maaşları’nın görüşmeleri olurdu; onu da anlardık! Memurun, emeklinin, dar gelirlinin, işçinin, asgari ücretin, üreticinin, sanayicinin, köylünün, öğretimin, geçimin, çocuğun, gencin, yaşlının sorunları görüşüleceği zaman nasıl ‘gün uzatmak’ için yarışıldığını bilmeyen yok! Bir asgari ücret için ‘günlerce’ temsilcilerle bir araya gelirler, konuşurlar, işçi denekleri ile uzlaşmak yerine ‘işverenlerle’ anlaşmanın yolunu seçerler! Şu gün bile tartışması bitmeyen ‘emekliye promosyon’un aylar öncesinden başlayıp, günümüze gelinceye dek hangi kapalı kapılar ardında ‘ne konuşulduğunu’ anlamadığımız bir sonuca bağlanmadı mı?
Peki gençlik…
Haziran- Kasım 2015 seçimlerinde, beş ayda seçmen sayısı iki milyon dolayında artmış; seçmen sayısı 56 milyon 965 bin yüz olmuş…
1 Şubat 2017 belirlemesiyle seçmen sayısı 58 milyon 222 bin 937…
Onbeş ayda ikimilyon dolayında seçmen artışı siyasetçiler için ‘gençliği’ öne çıkarıyor. Ne beş gençten birinin işsizliği, ne yaşamdan umutsuzluğu, ne eğitimin niteliksizliği üzerine arayışlar değil de; gençlerin 18 yaşında seçilmesinin önü açılıyor! İktidar ile muhalefet ‘gençliğin’ oyunu çekebilmek uğruna söyleyemiyor olsa da şunu söylemek gerekmiyor mu?
Geçmişte 18 yaşını tamamlayan, sekiz ay eğitim gören lise mezunları polis yapılmıştı. 18-19 yaşındaki ‘gençlere’ silah verilerek toplumun içine gönderilmişti. Sonraki yıllarda, o yıllarda yaşananlar göz önünde tutularak lise son öğrencisi, koşullara uygun gençler Polis Meslek Okullarında iki yıl önlisans eğitimi sonrasında görevlendirilmeye başlandı… O yıllar, 18 yaşa ‘güvenmek-güvenmemekten’ öte, ‘insana kaldıramayacağı yük’ verilmesi durumunda yaşamında aksamalarla karşılaşacağı sonucu da çıkaran olmuştu.
Şuraya geleceğim:
18 yaş insan yaşamında çeşitli dönüm, benimseme, kaçış benzeri; gerek anatomik, gerek biyolojik, gerekse psikolojik gelişmelerin yaşandığı bir süreçtir. Olgunlaşma, kişilikleşme, kendini bulma sorumluluk duyma gibi… İnsana bu döneminde ‘seçme’ benzeri yükler verilerek bakışını, görüşünü, önünü açmak elbet kaçınılmaz. ‘Seçmeyi’ verirken hemen ardından ‘seçilmeyi’ de verme ivediliği gencin ‘altından kalkamayacağı yük’ kavramıyla eşlemek olası. Şu vardır; gençten eleştirmesini, sorgulamasını, önermelerini, övmelerini, seçmesini istemeye tamam da; ‘öyleyse kalk sen yap’ demek ‘ağır bir yük’ anlamı taşır.
Yaşamının ilkyazında ‘bu’ gücü elinde bulunduranın, ilerleyen yıllarında içerisine düşeceği ‘boşluluk’, kendi kendine kalış, ‘bir-iki’ kişi oluş; öncelikle ‘genci’ düşünme, gence hak verme, gencin önünü açma değil; olsa olsa ‘onu’ yalnızlaştırmadır!
***
Tüm bunları gerek hükümet, gerekse muhalefet bilmiyor denemez!
Her şey ‘yeni’ ikimilyon oy için mi?
Beş gençten biri işsiz; asıl düşünülmesi, üzerinde durulması, kafa yorulması, alanlarda avaz çıktığınca bağırılması gereken bu değil mi?
260217
EĞİTİM
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün öncePOLİTİKA
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYEREL HABER
4 gün önceDÜNYA
4 gün önce