Çocuk dostluğu…

ABONE OL
9 Ocak 2017 15:18
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Çok duymuşsunuzdur…

Belki ‘bir yerde’ anlatılırken de tanık olmuşsunuzdur…

‘Kral çıplak’ denilemediğinden yakınılır!

Krala ‘çıplak’ demek; neden?

Neden, nasıl ortaya çıkmıştır ki ‘kralın çıplaklık’ olayı…

Hani Nasrettin hoca fıkralarında bile rastlanmayan bir konu mu ki?

Hani kral da olsa, tiran da olsa, padişah bile olsa;

Yanında, yakınlarında olanlar tarafından uyarılmamak,

Eksiklerini söyleyememek…

Görünenlerini yansıtamamak ne acı…

***

İşte öyküyü; kral çıplak, denen olayı olduğu gibi aktarıyoru…

Biraz gülerek, biraz düşünerek;

Krala,  komşu ülkenin kralı ziyeret etmek istediği bildirmiş. Bizim kralın ilk  aklına gelen ne giyeceği olmuş her zaman olduğu gibi. Hemen adamlarını çağırtmış.

“Tüm dünyaya haber gönderin” demiş. “Öyle bir elbise istiyorum ki, dünyada bir eşi daha olmasın. Bana böyle bir elbise dikecek terziyi zengin edeceğim. Konuklarımı karşılarken bu elbiseyi giyeceğim.”

Kısa bir süre sonra, haber her yana yayılmış. En iyi terziler, ellerindeki kumaşlarla, saraya gelmişler. Hepsi yapacaklarını krala anlatıyormuş. Ama kral anlatılanlardan hiç birini beğenmiyormuş.

“Çok daha güzel olmalı !” diye bağırıyormuş.

Sonunda çok genç bir terzi çıkmış kralın karşısına.

“Sen ne getirdin bakalım” diye sormuş kral. Terzinin genç, toy duruşu kralın umudunu iyice kırmış.

“Benim getirdiğim çok özel kralım” demiş genç terzi. “Size öyle bir kumaş dokuyup, öyle bir elbise dikeceğim ki, sizden önce kimse böyle bir elbiseyi giymemiş olacak.”

Kral bu sözlere çok şaşırmış.

“Ancak bir şartım var” demiş genç terzi. “Giysiyi bitirene kadar işimize hiç kimse karışmayacak.”

Kral aradığını bulmanın sevinciyle kabul etmiş bu koşulu. Hemen iki kese altın verip;

 “Çabuk olun o zamana!” diye emretmiş.

Genç terzi hemen başlamış çalışmaya. Ertesi gün iki kese altın daha istemiş kraldan. Kral hiç karşı koymadan vermiş altınlarını. Günler geçtikçe, kral genç terzinin dokuduğunu söylediği kumaşı merak etmiş. Sonunda dayanamayıp, çalıştığı odaya girmiş. Genç terzi tezgahın başında harıl harıl çalışıyormuş. Kral sessizce bir süre izlemiş, bir şey göremeyince;

“Demek bunca zamandır boş oturdun ha !” diye kükremiş. “Kese kese altınları ben boşuna mı verdim sana !” demiş.

Terzi saki,  kendinden emin;

“Saygıdeğer kralım” demiş. Bu kumaşı sadece akıllı insanlar  görebilir. Bakın ne kadar da güzel oldu. Öyle değil mi?”

Kral ne diyeceğini şaşırmış. Aptal durumuna düşmemek için;

“Evet, evet çok güzel” demek zorunda kalmış, hızla çıkmış odadan.

Kralın elbisesi şehirde kulaktan kulağa dolaşır olmuş. “Sadece akıllılar görebilir !” İnsanların merakı bunu duydukça daha çok artıyormuş Sonunda tören günü gelmiş. Halk toplanmış, hazırlıklar bitmiş. Terzi kralı soymuş,  gerçekten varmış gibi üzerine bir elbise giydirmiş. Sonrada karşısına geçip;

“Çok şık oldunuz efendim” demiş. “Muhteşemsiniz.”

Kral genç terzinin bu övgüsü karşısında, aynada gördüğü çıplak bedene hiç aldırmadan;

“Eline sağlık, çok güzel olmuş” demiş.

Kral yeni elbiseleri ile çıkmış saraydan. Dışarıda toplanan halk kralı çıplak görünce çok şaşırmışlar. Ama kimse cesaret  edip krala gerçeği söyleyememiş. Birden küçük bir çocuk haykırmış;

“Kral çıplak !”

Ardından cesaretlenen halk, gülmeye başlamış. Kral geç de olsa gerçeği böyle acı bir şekilde anlamış.

***

Çocuk…

En yakın dostu olmalı kralın; üstelik en çok seveni!

‘Dostluğun, yakın olmanın’ dürüst olmaktan başka ne ölçüsü olabilir başka?

Evet, doğrusu ‘kral çıplak’!

080117

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP