“Köprüler yaptırdım gelip geçmeye, karam…”
Böyle sürüp gidiyor Anadolu’nun türküsü.
İzmit Körfezi’nin bir yakasını öteki yakasına bağlayan köprüden geçerken Dolar ödüyorsunuz…
Anadolu’yu Avrupa’ya bağlayan köprüden geçmek için –yine- Dolar ödüyorsunuz…
Hem de [artı] KDV’siyle birlikte, hayırlı işler!..
Peki, bu KDV Dolar üstünden nasıl hesaplanıyor?
Ve geliyoruz KDV’nin ne olduğu meselesine.
KDV şöyle tarif ediliyor:
Katma değer vergisi, ülkemizde yapılan mal ve hizmet teslimlerinde, mal veya hizmeti teslim alanın teslim edene ödediği vergi…
Demek ki, köprüden ya da tünelden geçen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Devlet’ten aldığı hizmet karşılığında Devlet’e böyle bir artı [mükerrer] vergi ödüyor.
Soru: Devlet bir ticarethane midir?
Cevap: Bu düzende böyledir.
Soru: Devlet eğer bir ticarethaneye dönüştürülmüş ise, Anayasa’mızın temel ilkeleri arasında yer alan “Sosyal Devlet” ilkesi çöplüğe mi atılmıştır?
Vatandaş Devlet’e zaten vergisini ödemektedir.
Vergilerin vatandaşlardan toplanması adalet ilkeleri çerçevesi içinde olmalıdır.
Maaşlı çalışan en kalabalık kesim vergisini peşin olarak, daha hak ettiği ücreti cebine koymadan ödemektedir.
Bir soru daha: Bu vergiler niçin alınmaktadır?
Tünelden geçenin, köprüden süzülenin Devlet’in verdiği hizmetin bedelini ödemesi, bir ölçüde anlaşılır bir şey…
Ama köprü geçişinde Dolar üzerinden ödenen ücretin KDV’sinin ne anlama geldiğini anlamak oldukça zor.
Lütfen sizlere belletilen ön-kabullerin dışına çıkarak bir kez daha düşünün.
Ve göreceksiniz… Kazın ayağı o kadar basit değil.
Devlet, 30 yıllığına “yap-işlet-devret” modeli ile köprülerin-tünellerin yapımını yabancı şirketlere “satmış”…
Demek ki artık geçtiğiniz köprülerin-tünellerin patronu –artık- devlet değil, o yabancı şirketlerdir.
Ve köprü geçiş bedeli işte bu nedenle Dolar üzerindendir.
Doları yabancı şirket cebine koymakta ve yabancı şirketin topladığı paralar karşılığı verdiği hizmetin KDV’sini Devlet tahsil etmektedir.
Anayasa’nın şu anda nerede olduğunu biliyorsunuz: Değiştirilmek için TBMM komisyonlarındadır.
Önce eylem gerçekleştirilmekte ve –sonra- Anayasa o eyleme uygun hale getirilmeye çalışılmaktadır.
Peki, bu koşullarda Sosyal Devlet nerededir?
Merhum babaannem olsa, yanıtı hemen yapıştırırdı:
Bilindiği üzere öreke, muhterem validenizin yün örerken kullandığı iki ucu çatallı değneğin ortasına verilen addır…
Mesele, onu oradan çıkartmak…
www.haksal.av.tr
@farukhaksal42
www.soruyusormak.com
YAZARLAR
49 dakika önceYAZARLAR
21 saat önceYEREL HABER
21 saat önceYEREL HABER
24 saat önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce