Yıkık, buruk, acılı yanımız ağır basıyor.
Yüzlerin gülmesi, insanın birbirini sevmesi o denli zorlaşıyor ki;
Gemisini kurtaran kaptan, yılan değmedikten sonra bin yaşasın!
İnsanın, toplumsal bir canlı olduğunu ortaya atan bilim adamının kemikleri sızlıyordur kanımca.
Ayrışmaya, bir başınalığa öyle yakın ki…
Burnumuzun dibinde, Reyhanlı’da yaşananların ardından soru da soramıyorum eskisi gibi, sormayı beceremiyorum; yıllardır bir türlü kanatılan ciğerler son bulmuş gibi de olsa, toplu kıyımlar, parçalanmalar yıkıklığı, burukluğu, acıyı aramızdan uzaklaştırmıyor…
* * *
Daha ilk gün tevide resmini görmüştüm bir kadının…
Sonra internet sitelerinin hepsinde, aynı biçimiyle…
Yıkıntı içinde, canlı parçacıklarının arasında ellerini göğe açmış, gözlerini elini açtığı yöne dikmiş; birinden, bir şeyler soruyor gibiydi…
Kadını çevreleyen binalar yerle bir olmuş…
Caddeler moloz yığınlarıyla dolmuş…
Bir başkaldırı örneği gibi…
Ama öyle içten…
Ama öylesine yaşamın içinde…
* * *
Kadın olanları anlatıyordu:
Herkes yanıyordu, havada uçuşanlar oldu.
Kızım sanıp önüme gelen birine sarıldım, tanınmayacak haldeydi.
Çok aradım yavrumu, her yer yandı.
Öksüz çocuğumun çocuğu da öksüz kaldı.
Ellerimi kaldırdım, Allah’a yalvardım kuşlarımı bana bağışla diye.
Onları öyle görünce orada düşüp bayıldım. Torunum ve kızımın cenazelerini gördüm.
Birbirlerine sarılıp gittiler.
Yavrularım kucak kucağa gittiler.
Ceset parçalarını, kollarını topladım.
Yumuşacık kolları vardı…
* * *
Yetmişbir yaşındaydı Döne Kuvvet.
Cumartesi günü kırkiki yaşındaki kızı Nadire, torunu birbuçuk yaşındaki Fatma Nur…
Nadire öğle eve gelince, yeğeni Fatma Nur teyzesinin arkasına ağlamış.
Teyze, anne yarısı; yeğeninin ağlamasına dayanamamış, kırmızı kurdeleli yeğeniyle Reyhanlı çarşısına yönelmişler…
Bir gün sonra anneler günü…
O ses yankılanmış Reyhanlı sokaklarında, caddelerinde; her yerinde.
Anne Döne Kuvvet yerinden fırlamış; yangın yeri her yer!
Elleri havada…
* * *
Acı günler yaşıyoruz.
Bunca acının yaşanmasında payı olanlar geride durmaları gerekirken, nasıl oluyor da hep bir adım öndeler?
Kırmızı kurdeleli Fatma Nur!un yaşaması, gülmesi, şeker yiyebilmesi neden çok görülür?
Duyduğumda, paylaştıklarıma anlatırken bile gözlerimin dolmasına engel olamadım.
Bu yılgı, bu yıldırıcılık, bu acı…
Yalnız Reyhanlı değil, insan olan bunları unutmayacak…
YAZARLAR
7 saat önceYAZARLAR
8 saat önceYAZARLAR
12 saat önceYAZARLAR
12 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce