PORTAKAL ÇİÇEĞİ, LALE, KEKİK, MELENGİÇ

ABONE OL
7 Ağustos 2022 16:14
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

(Geçen yılın bir yazısı,yeniden yayınlıyorum)

Adana, nisan ayında doyumsuzdur.

Portakal çiçekleri açar.

Canlının ciğerine dek uzanan ‘o’ benzersizlik karşısında ‘dona’ kalanımız bile olur.

Kış aylarında yüksek dağlara, yaylalık yerlere yağan kar artık barajlara ‘sökün’ etmiştir bir de; geçtikleri yerleri ‘yeşile’ boyamıştır inadına.

İnadına laleler…

İnadına kekik…

İnadına doyumsuz güzellik…

İnadına ‘yeniden doğuşu’ müjdelemiştir…

 

* * *

Komşum Kelebek Metin…

Arkadaşım Zafer Dizoğlu, bu günlerde çokça sözü edilen Kozan Kalesi’nin yolunu tutuyoruz.

Nisan olunca aylardan, demeye gerek yok!

Kozan’da ‘Dağılcak’ demiyorum; Kozan Kalesi…

Ben de demiyorum; Adana diyor, başkaları da diyor…

Arnavut taşlarının üzerinden aracımızla çıkıyoruz; döne döne…

Zafer, ‘çocukluğumdan beri ilk kez çıkıyorum, ama değdi’ diyor.

Metin ‘geldik bir kez değmeli’ diyor.

 

* * *

Çıkış yolunu geçelim…

Kıyısı boyunca korkulukları geçelim…

Piknik-cızbız masalarının arasından süzülerek vardık, son durağımıza.

Kozan’ı bu denli apak görmeyen çoktur!

Kozan’ı bu denli yalın, bu denli temiz, bu denli açık.

Nisan ayındayız.

Melengiç kokusunu aldım, taze yaprağını parmaklarımla ezip kokladım; ne hoş!

 

* * *

Aramızda konuşuyoruz Metin, Zafer, ben…

Kozan Kalesi’nin son durumunu değerlendiriyoruz:

‘Bu geç kalınmış bir projedir.’

‘Daha düne değin pislik yuvasıydı buralar!’

‘Ailen ile gelinebilecek en güzel bir yer; üstelik beş dakkada buradasın.’

‘Evini görebilecek bir yere otur; evini izle!’

‘Gece, bu yüksekten Kozan’ı izlemek de güzeldir!’

‘Yakında, evlerimizden buraları izlemek de güzel olacak!’

‘Akşam yemeğini hazırla, burada bir banka otur, bir yandan yemeğini ye, bir yandan da yanıp sönen ışıkları izle…’

 

* * *

Dönüşte, restorasyondan çıkan Yaverin Konağı’na uğruyoruz.

Yüksek duvarlı iki kapıdan ilkini seçip, önce yenileşen konağı kat kat geziyoruz.

‘Butik Otel’ odalarını, terası, nargile salonunu…

Sonra, bahçede, üstte bir masaya oturuyoruz.

Portakal ağaçları, ağaçların yaprakları, çiçekleri, yaydığı koku…

Bir de Yaverin Konağı…

Harcanan iş gücüne kimsenin bir şey diyeceği yok.

Akşam karanlığı yavaşça abanmak üzerine Kozan’ın…

Çay getiren konak çalışanına soruyoruz:

‘Hangi saatlerde yoğun oluyorsunuz?’

‘Öğle ile akşam sıra bekleyen bile oluyor. Diğer zamanlar sakiniz. Gerçi kaleye çıkanlar, genelde buraya da uğruyorlar. Çay ikram ediyoruz. Yorgunluk atmış oluyorlar…’

 

* * *

Pelesenk yağı, birçok çiçeğin karışımından bu bölgede yapılırmış bir zamanlar.

O kokuların tamamını ayrı ayrı burada bulmak olası.

Ne de olsa aylardan nisan…

Ne de olsa portakal çiçeği, lale, kekik, melengiç kokuyor Kozan.

Ne de olsa Kozan Kalesi var ışıldayan…

Ne de olsa…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP