OKUR TUTARLILIĞI

ABONE OL
28 Eylül 2015 08:33
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Okurlardan gelen kimi yorumlar karşısında sevinirim.

Üç kişi, ya da beş kişi de olsalar…

Tarihte, ‘tek’ başlarına sisteme baş kaldıranlar yok muydu?

Düşünün…

Tüm peygamberler öyle değil mi? Tek başlarına değiller miydi? Yakınlarını bile yanlarına katamamanın acısını yaşamadılar mı?

Sonra ünlü bilim adamları…

Galileo Galilei, Marks…

Kurtuluş Savaşı yılarının başında Mustafa Kemal…

Ondandır okur yorumlarını önemsiyorum.

 

* * *

İstanbul’dan bir okur M.Ak, gönderdiği iletide şöyle diyor:

Başbakan, DTP’lilerle Başbakan olarak değil de AKP’nin Genel Başkanı olarak görüştü.

Bir zamanlar ‘PKK terör örgütünden kopun, ona terör örgütü deyin, sizinle ondan sonra görüşeyim’ demedi mi?

Başbakana sormak istiyoruz;

O günden bugüne ne değişti?

DTP, 15 Ağustos 1984 günü yapılan kanlı saldırı gününü Zafer Bayramı gibi kutlayan parti değil mi?

DTP milletvekili Pervin Buldan ´Kürdistan haritası çizdik´ demedi mi?

  1. Buldan ayrıca ‘gücünüz yetiyorsa bana dokunun’ demedi mi?

Şimdi bu görüşmeyle hem Zafer Bayramını, hem devlete kafa tutmayı, hem de haritayı benimsemiş olmuyor musunuz?

 

* * *

Yine İstanbul’dan bir okur, S. Umut’un yazdıkları şunlar:

Belirttiğin, gündemin can alıcı konusunu düşünürken şunu sordum kendime:

Toplum mu duyarsız, yoksa bu tür sosyolojik olayları irdelerken şovenist bir tutum mu sergiliyoruz; bu konuda kendimizi sorgulamalı, özeleştiri yapmalıyız.

Gerçi sistem, bunların önünde en büyük engel!

Ne sorgulanmaya, ne de özeleştiriye hoş bakıyor.

Bundan dolayı da, toplumu politikadan uzaklaştırıyor!

Şunu artık biliyoruz:

Sorunları çözmek için masaya oturulmuyor; ulusal emperyalizme kan vermek için bir araya geliniyor!

 

* * *

Her iki okurun yorumları da, son iki yazının konusu için…

Burada Marks’ın iki sözünü anımsadım:

İlki: insanlar çözebileceği sorunları önüne almalı. Çözülemeyecek sorunlar, altında ezer!

İkincisi: insanların bilincini belirleyen kalıpları değil, toplumsal davranışlarıdır.

Hükümet, ‘önüme aldığı’ konu üzerine öylesine bilgisiz, öylesine güçsüz ki…

Üstelik ‘politikasız’!

Neyi, nerede, ne zaman ‘yapması konusuna’ egemen değil!

Geçen gün, hükümetin bir sözcüsü konuşuyor, diyor ki:

‘Kürt sorunu açılımı tamamıyla hükümetin inisiyatifinde…’

İnanalım mı?

Obama’nın mecliste yaptığı konuşmayı yok mu sayalım?

Bilinci belirleyen özelliğin ‘kalıplar’ olduğunda diretme gibi bir şey bu!

Obama etkili değil eşittir, bilinç kalıptadır!

 

* * *

Üzülerek belirtecek bir söz değil, onun için söyleyeceğim:

Okurlar, hükümet sözcülerinden daha tutarlı…

Politikacı, ‘ulusal istenci’ taşımadığından dolayı bu gerçek birazda; açarsam…

Politikacı, halkın coşkusunun kanıtı olmayınca…

Politikacı, liderlik saltanatının korunma gücü olarak kalınca…

Politikacı ile okurun ‘bakış’ taki aykırılığı da bu denli belirginleşiyor.

Okur olanların anımsanmasını, bir zaman söylenenlerin arkasında durulmasını, dik duruştan ödün verilmemesini, ulusal emperyalizmin güç kaynağı olunmamasını istiyor!

Politikacı mı? Ne dediği, ne yapacağı belli değil ki!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP