GDO ( ya da Gıdıklama Dengemi Oğlum)

GDO ( ya da Gıdıklama Dengemi Oğlum)

ABONE OL
11 Eylül 2022 11:07
GDO ( ya da Gıdıklama Dengemi Oğlum)
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Selma ERDAL

Anımsanacağı gibi 90’lı yıllarda gündeme düşmüştü kan kanseri sayrılığına yakalanan Dr. Oktay BABUNA sorunu…Gerçi onca tantanadan sonra; ne oldu ona, merak etmekteyim sonunu ?… Ne de olsa kan verdim onun için…

Dönersek o günlere aranacaktı İstanbul, İzmir ve Bursa’da BABUNA’ya uygun kan; ilik nakli yapabilmek için… İnsanca vericilik var ya benliğimde, koşarak gittim bu çağrıyı duyduğumda… Bursa’nın kapalı spor salonunda kan alacak görevliler ve kan vermek için sabırla  bekleyen Bursalılar hınca hınç doluşmuştu; daha doğrusu Bursa’da yaşayan yurtdaşlar, Doğulusu, Batılısı, Kuzeylisi, Güneylisi sıra, sıra dizilmişti kan vermek için (Bilindiği gibi Bursa 90’lardan beri sanki Türkiye’nin bir özeti ; ülkenin her kentinden göç almakta)…

Görevliler görünce iğne atsan yere düşmez kalabalığı; sarışını, esmeri, kumralı… Yaptılar duyuruyu:

        Yalnızca Rumeli kökenlilerden alınacak kan… Diğerleri boşuna beklemesinler, gitsinler…

BABUNA da ben gibi Yugoslavya kökenli olduğundan öncelikle aldılar kan; ben ve ben gibilerden, daha sonra da Bulgaristan, Yunanistan kökenlilerden… Ki bizler, özellikle kan vermesi istenenler; geçmişin Osmanlı tebası… Ve yıllar sonra DSP-ANAP-MHP Koalisyonu döneminde, MHP’li Sağlık Bakanı Dr. Osman DURMUŞ, oldukça sorgulamıştı, bizlerden alınarak Amerika’ya götürülen bu kan örneklerini, aramıştı bu eylemin altında bir çapanoğlu… Ve sanırım daha sonra BABUNA Ailesi yargıya da düştü bu yaşananlar bağlamında…

2000’li yılların başında,  Osmanlı Eyalet sistemi ve Belediyecilik üzerine yaptığım bir araştırma için gezerken  sanal çöplükte yansıya düştü; Osmanlı-Amerikan Devleti üzerine birkaç makale… Bu nasıl şeydir, nasıl sığar akla, hayale derken, AÇILIM bağlamında etekteki taşlar döküldükçe, diller çözülüp haritalar çizildikçe; işte o zaman anladım ki BABUNA ve KAN ve de kurulması düşlenen devlet-i OSMANLI-AMERİKAN arasında vardı ilgi, ilişki, bağlantı… O dönemlerden beri kaygılanmakta olan geçmişin Sağlık Bakanı DURMUŞ yerden, göğe kadar haklı…

Neden mi diyeceklere…Ola ki gerçeğini bulup da peynir, ekmek yiyeceklere açıklamaya çalışayım; usumun erdiği, dilimin döndüğü, elimin yazdığınca…

Şöyle bir anımsayalım bakalım; BABUNA kan oyunundan sonra sırasıyla neler geldi Anadolu yiğidinin başına ?…

-Kuş gribi…

-Kene ısırması…

-Domuz gribi…

İşte burada saklı, gizli kanımca bu yaşananların  garibi, garabeti…

AÇILIM diye ortaya dökülenlere verse de destek şu ikiyüzlü Batı, iş ülkelerine giriş için vize vermeye gelince; nedense onlara davranışı oldukça katı…”Yok öyle bir şey” deseler de, kanmayın… Eskişehir’in ötesinde, özellikle de Güneydoğu’daysa yaşayanlar, alabiliyorlar mı kolayca vize, gitmek istedikleri yabancı bir ülke ki orası olsa USA… Elbetteki işler biraz karışık, biraz zor…Ama konu olunca kene ısırması, kuş gribi, domuz gribi salgını kolaylıkla almaktalar vize nedense çoğunlukla Doğu ve Güneydoğu kökenliler, birazcık koyu tenliler; Arabı, Kürdü, karışık boyalılar… Ve onlar istediklerini seçsinler AÇILIM üzerinden; ABD ve AB destekli nakış, nakış işlenmiş, ince entrikalı oyunlar arasından…

2000’li yıllara girdiğimizde sanal ortamda tedavüle sokulan, bugünlerde artık dillere dökülen Amerikan-Osmanlı Devleti’nin nüfus kitlesinde yer açılmamış onlara… AÇILIM üzerinden bugünlerde yapılıyor ya prova… Nasıl ki PKK’nın olmadıysa Kuzey Irak, Doğu ve Güneydoğu da olamayacak Kürdün, belki de denecek onlara işte orada ülke size; Irak, İran, Suriye ya da Ürdün…Ola ki bunca salgın ve saldırının ardından kalırsa bir avuç Kürt geriye, yedi düvelle işbirliği etti diye bağışlamayacaklar onlara bu yurdu; çünkü tetikde beklemekte Ermeni ve de Pontus Rumu… 

Ve GDO’lu ürünler… Reklamlar eşliğinde türlü çeşitli sürümler… Seçim öncesi oy yemini karşılığı eve girenler; renkli gazoz, bisküvi, çikolata biçiminde, kuzu postundaki kurt ki onlar kara gözlü bebelerin içinde… Özellikle de Bursalı’yı dellendiren, İznik Gölü’nü bulandıran CARGILL; sanıyor musun ki oluyor sana akraba, komşugil ?… Soyalı, mısırlı yapay tatlandırıcılarıyla (ve de RTE ortaklı yönetim yapısıyla), çocukluğumdan beri duyduğum ezgisi eşliğinde “akşama babacığım unutma ….. getir” diye tembih edilen ürünleriyle bebelerin de gebelerin de bedenlerine akan zehir…

Uzun dönemde beklenen; beyin fonksiyonları giderek örselenecek çocuklar ki onlar geleceğin yetişkinleri…Gelecekde bunları AB pazarlarına işçi, köle, amele, ırgat diye pazarlamayı düşleyen günümüzün egemen pişkinleri… Beleş bulduğunda ne varsa mideye indiren oy deposu, arka bahçe şaşkınları… Oyun sizin üzerinizden oynanmakta; bu oyunda denek de, dönek de sizsiniz… Değil mi ki NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE  söyleminden döndünüz, AÇILIM diye açılmaktasınız, ama nedense her dem sizler boğulmaktasınız, bu oyunda kurban da kobay da sizler olmaktasınız… Hiç boşuna düşlemeyiniz KÜRDİSTAN diye bir ülke; oraları vaad edildi çoktaaan başka halka…

Uzmanlar anlatıyorlar ya GDO’lu ürünler bazı organları ve özellikle de beyni küçültüyormuş diye… Ardından beynin de işlevselliği küçülüyormuş, azalmalar, gerilemeler başlıyormuş düşünce yeteneğinde…Hani derler ya “düşünen hayvanmış insan”… İşte GDO’lu yaşamla, bir bakıma “düşünmeyen/düşünemeyen bir hayvan”a  da dönüşen bir nesil ???…

Beyin yerine bedensel güç, kaslar… Kas gücüyle çalışma…Kas gücünden yararlanma… Yarı insan-yarı hayvan bir yaratık… Yapay beslenme tarzıyla dönüştür onları; yaşarsa hayvan niyetine haraya, yaşamazsa işlem hatası diye mezara tık… 

Bu ülkede “her şey satılık” diyenler sonunda halkını da sattı beyazına, karasına bakmaksızın; GDO’lu şirketlere… Bundan böyle kim kulak verecek, kim çözüm bulacak; ölümcül firkatlere ?…

Kuş gribi, kene ısırması, domuz gribi… İşte bu işin garibi; sonunda  oy depolarını zehirleyerek, bindikleri dalı kesecekler…

Yok canım, siz öyle sanın; o kadar  çok beklemeyecekler,  tez günde GDO’lu şirketlerin de katkısıyla tıka, basa doldurdukları kasalarını alıp kaçacaklar… 

Neden; ULUS DEVLET,  ULUSAL BİRLİK dengesi, düzeni günümüzün egemenlerinin hiç  işine gelmiyor; bütün bu gelişmeler eşliğinde yine de anlamakta zorlananlar var mı acaba ?… 

Ya da  “komplo teorisi” bütün bunlar, gereksiz kaygılanmalar diyecek olanlar da çıkabilir aramızda…

Olur ya insanlık hali… Anımsıyorum da domuz gribine karşı aşı olmadı; RTE ve GÜL’ün yanı sıra o günlerin Bursa Valisi… Neyse dönelim söze, “aman ne kadar da kuşkucusunuz” diyenlere,  verelim hep birlikte karşılık:

– Gönül rahatlığıyla yiyiniz efendiler;  afiyet olsun sizlere GDO’lu ürünler… Seçim ulufeleri nedeniyle bünyeniz nasılsa  yıllardır onlara alışık…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP