• OLAY NET
  • Yazarlar
  • Atatürk ilkelerini anımsamak, Atatürk ilkelerine açılım yapmak

Atatürk ilkelerini anımsamak, Atatürk ilkelerine açılım yapmak

ABONE OL
28 Eylül 2015 08:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL

selmaeralyzd

Yaşadığımız günler bağlamında ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ’ne açılım yapılmalı yeniden…

Çünkü ATATÜRK’ün İlkeleri doğrultusunda sağlam temellere oturtulan DEVLET; kolay, kolay yıkılmaz…İşte bu nedenle; DEVLET’i yıkmak için o ilkeleri berlirleyen ADAM’ı da yıkmak gerekir diye düşünmekte düşmanlar…

Elbetteki bu ilkeleri yaşatırsa ULUS; DEVLET’i kalır dimdik ayakta…

Yok sayarsa bu ilkeleri ULUS;  DEVLET’iyle birlikte, BAYRAĞI’da sürünür yerlerde  …

Son  aylarda  olumlu olumsuz pek çok olgunun, olayın, oluşumun önüne geçen, üstünü örten, çokça da öfkelerimizi dürten  ne olduğu tanımlanmamış bir söz gündemde…  Bilindiği gibi ne olduğu, ne anlama geldiği, neleri içerdiği, neleri istediği ,  nedense açılamayan, açıklanamayan  bu belirsizliği tanımlayan söz; AÇILIM…

Kabak tadı verene değin, AÇILIM’dan  açılınca da  söz bu ülkede,  bir de AÇILIM yapılmalıdır kanımca    ATATÜRK İLKE VE   DEVRİMLERİ’nden yana , kuşkusuz dünden, günümüze…

Ve bu nedenle dünde kalan, kalması için savaşılan, çaba  harcanan, unutulması, unutturulması , yok sayılması istenen   ATATÜRK  İLKELERİ’ne; biz de  bir AÇILIM yapalım …

AÇILIM da AÇILIM  diye  haldır, haldır, saldır, saldır ülkede  dolaşanlara karşı ; “İşte bu da bizim   AÇILIMIMIZ” diyerek  söze   başlayalım… Ne de olsa TÜRKİYE; demokratik bir ülke ???…. Herkesin söylenen söze, karşı söz söyleme hakkı vardır… Yoksa; AB kapıları bize dardır !!!…

Bilindiği gibi ; Ulusal Kurtuluş Savaşımız sürerken, Ulu Önderimiz ATATÜRK, bağımsızlık konusundaki düşüncelerini şöyle dile getiriyordu:

-Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbetteki siyasal, parasal, iktisadi, adli, askeri, kültürel v.b. her konuda tam bağımsızlık  ve bağlantısızlık ( serbesti) söz konusudur. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk,  ulus ve ülkenin gerçek anlamıyla tüm bağımsızlığından yoksunluğu demektir.

Bu düşünceleri taşıyan Kemal ATATÜRK;  Türkiye Cumhuriyeti  Devleti’ni 6 temel ilkeye  göre kurdu ve bu temel ilkeler  1924 Anayasası’nda yer aldı. Her  ne kadar; değişik dünya görüşlerindeki yazarı, çizeri, söyleri, düşünürü, taşınırı, siyasetçisi, sanatçısı bu ilkelerden işine geleni diline dolasa da bu ilkeler vardır ve var olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin  temel taşlarını oluşturan bu ilkelere gelince; bilindiği ve de çok  iyi bilinmesi gerektiği gibi bunlar HALKÇILIK, LAİKLİK, CUMHURİYETÇİLİK, DEVRİMCİLİK, DEVLETÇİLİK  ve  ULUSÇULUK kavramlarıdır.

Bu ilkeleri  bir sözcükler dizini olmaktan  çıkarıp, kısa bir tanımlamasını yaptığımızda; bunların en önde geleni  olan HALKÇILIK,bir başka deyişle  HALK EGEMENLİĞİ  kavramı ; önce 1921 Anayasası’nın  1.maddesinde en  açık anlamıyla yer almıştır:

-Egemenlik  kayıtsız şartsız ulusundur. İdare  yöntemi, halkın geleceğini doğrudan doğruya ve gerçekten  (fiili) yönetmesi temeline dayanmaktadır.

Gerçekte HALKÇILIK  ilkesi ayrılıksız ve sınıfsız bir toplum yapısının  özlemini dile getiren bir ilke olmuştur. ( PKK ayrılıkçılarına ve de  küresel ekonomi savunucularına  duyurulur)

Günümüzde  en çok tartışılan LAİKLİK  ilkesine gelince;  laiklik, en genel biçimiyle din ve  devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak tanımlanır. Bunun bir başka anlamı da; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şeriat hükümlerine göre değil, çağdaş hukuk kurallarına  göre yönetileceği  demektir.  Yoksa bazı partilerin alevi oylarına yönelmesi  ya da  şeyh-şıh  düşleriyle  bilimsel kurumları etkilemeye  kalkışılması    anlamına gelmez.

CUMHURİYETÇİLİK  ilkesine gelince;  Atatürk’ün düşüncesine göre, HALK EGEMENLİĞİ’ne dayanan, LAİK bir devletin CUMHURİYET olması kaçınılmazdır.

DEVRİMCİLİK ilkesiyse; hilafet düzenine  dayalı bir monarşiyi kaldırarak, halk egemenliğine dayalı bir cumhuriyet kurmanın gerçek anlamını ortaya  koymaktır. Böyle bir yönetim değişikliği  DEVRİMCİLİK’in dışında  nasıl bir kavramla tanımlanabilir ki?… Çünkü Atatürk , bu devrimci yanıyla cemaatten-cemiyete, ümmetten-ulusa cumhuriyetin onurlu ve eşit yurttaşlarının oluşmasına öncülük etmiştir.

DEVLETÇİLİK  ilkesine gelince; bu ilkenin anlamı sosyalist anlamda bir devletçilik anlayışı değildir. Tersine; devletçilik  ilkesine göre devlet özel girişime yol gösterici, özendirici, biraz da özel sektörü  destekleyici işlev görmektedir.

ULUSÇULUK ( MİLLİYETÇİLİK )  ilkesine  göreyse; Atatürk  Ulusçuluğu toprak temeline dayanan bir ulusçuluktur. Atatürk ;Türkiye  Cumhuriyeti topraklarında yaşayan ve  kendini Türk sayan tüm yurttaşları dili, dini, ırkı ne olursa olsun sarıp sarmalar ve aynı  kültür potasının içinde eritmeye çabalar , “ NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!…”söyleminin gerçek anlamı da bu düşünceden kaynaklanmaktadır.

Bilimsel tanımlamalara yakın sözcükleri biryana  bırakıp da, kavramların daha bir  özüne inersek, Atatürk İlkeleri’nin özünü kısaca şöyle de verebiliriz:

HALKÇILIK  ilkesi; hiyerarşik bir yapılanma içindeki belli sınıfların ya da mollaların egemenliğini değil, doğrudan  Türk Ulusu’nun egemenliğini tanımlar.

LAİKLİK ilkesi; din ve devlet işlerinin karıştırılmaması, hukuk devletinin varlığı ve insanların inanç özgürlüğü kavramlarını içerir.İnsanların  dinsel  inançlarını bir sömürü  aracı olarak kullanıp oy toplaması anlamına gelmez. Bazı partilerin şeriat özlemcilerine ya da  bazılarının da  Alevilerin oylarına göz kırpması gibi…

CUMHURYETÇİLİK ilkesinin anlamı içinde de Ulusal Andımız’la ( Misak-ı Milli )  sınırları çizilmiş Türkiye  Cumhuriyeti Devleti’nin yönetim biçimi tanımlanır. Hani bazılarının  1980 sonrasında özlem duyduğu 2. Cumhuriyet ya da eyalet  / federasyon kavramlarına bu ilke içinde yer yoktur.

DEVRİMCİLİK ilkesi de; çağdaş  uygarlık düzeyine ulaşmayı amaçlayan Atatürk’ün yenilikçi  yanını ortaya koyan bir kavramdır. Bunun da anlamı; federasyonlardan / özerkliklerden dem vurup, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapısını  tümüyle değiştirmeyi amaçlamak anlamına gelmez.

DEVLETÇİLİK ilkesine gelince; devletin  özel sektör  yatırımlarını yönlendirmede, ülkenin Gayri Safi  Milli Hasılası’nın  (Ulusal servetimiz) artışındaki öncülüğünü belirlemek anlamındadır. Sanıldığı gibi; halk adına   halkın  hakkına saldırmak, saçı bitmedik yetimin hakkını  yemek, devlet yönetimine gelip de “Devlet hazinesi deniz, yemeyen domuz”  demek değildir. Hele ki , özel yararını,kamu yararından üstün görenlerin anladığı gibi ; mal varlığını, kamu kaynaklarını kullanarak arttırmak demek  hiç değildir.

ULUSÇULUK ( MİLLİYETÇİLİK ) ilkesine gelince; ulusal andımızla çizilmiş sınırlarımız içinde etnik köken ayrımı yapmaksızın , yalnızca ve yalnızca Türk kimliğini onurla taşımaktır. Bir başka deyişle; Türk kimliği dışında başka kimlik arayışlarına girişmemek, Türk ve  Kürt  Halkları gibi ayrımlara düşmemektir.

Atatürk İlkeleri  ve Devrimleri temel alınarak kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yaşayanlarıyla  birlikte  öncelikle tüm siyasal partilere ;  unuttukları gerçekleri  anımsatmak  amacıyla  bir yurttaşlık görevi bilinciyle  duyurulur.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP