Gelişmenin yansıması ne olacak?

Gelişmenin yansıması ne olacak?

ABONE OL
24 Aralık 2021 11:05
Gelişmenin yansıması ne olacak?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ülkede hangi gelişme yaşanırsa/ yaşansın, asıl olan insanlara yansımalarıdır!

Sığınmacıların ülkemiz sınırlarına yürüyüp, hesapsız/ plansız önce kamp adı verilen yerlere, ardından kentlerin içlerine yerleştirilmesiyle birlikte büyüyen işsizlik/ sosyal yaşam/ eğitim/ sağlık/ ucuz-kayıtsız işgücü gibi sorunların toplumda kaygı oluşturduğunu kimse yadsıyamaz!

İkibinyirmi yılının ilk aylarında dünyada, üçüncü ayında da ülkemizde görülmeye başlandığında televizyon ekranlarında gösterilen saçma/ sapan görüntülerin dünyanın her noktasına “koku” yaymakta ne denli başarılı olunduğunu, yurttaşları dar alanlarına hapsettiklerini, gence/ yaşlıya sokağı yasakladıklarını, işyerlerini kapattıklarını, dargelirliyi açlıkla sınadıklarını da kimse unutmadı!

Her ne denli “bizi ilgilendirmiyor” yalanıyla beslenmiş olsa da; dövizin her yer değiştirmesinde sudan/ sabuna, iğneden/ ipliğe, ekmekten/ peynire değin her şeyde “alım gücünün” daralmasına, üretim kanallarının azalmasına, yurttaşın temel gereksinmelerine ulaşmakta zorlanılmasına, geleceğin kaygıya dönüşmesine, sokakta/ evde/ çarşıda/ işyerinde erinçsizliğin büyüdüğüne son zamanlarda içlerinde “çatlaklar” oluşmuş olsa da, bir “iktidara” yakın isimlerin gözlerini kapadığına tanık olmayan yoktu!

Olumsuz gelişmelerin hepsinin “olumsuz” yansımalarını hep gördük!

***

Ülkede her şey saydam biçimde yapılsa, “lider” ölçeğindeki isimler korkusuzca insanların arasına karışsa, ülkenin “yarını” konusunda “bilinmesi gereken” konular yurttaşa açık yüreklilikle anlatılsa, taşın altına ellerini değil/ parmak uçlarını koydukları görülse, yurttaştan istenen özverinin mini/ minnacık bir bölümünü üstlendikleri bilince, “aynı gemide” olunduğunun güvenci verilebilse, dediklerinin içinde “yalan/ dolan/ aldatmaca/ uyutmaca/ oyalamaca” olmadığına inandırılsa…

Böyle bir olgunun “kime” ne zararı olacak, demek istiyorum da; ancak “zarar” birileri olmalı ki, bunlar verilemiyor!

Örneğin ülkenin “para kasasını” kim/ neden boşalttı, ülkenin büyük çoğunluğu yokluk içinde yaşarken “neden” albenili yaşamlar bir avuca sunuldu, cumhuriyetle bitlikte başlayan yıllarda kurulan birçok değerler/ üretim alanları/ meralar/ su akarları elden çıkarıldı, üretici “neden” toprağını ekemez duruma geldi, üreticinin kullandığı girdilerde “neden” dışa bağımlılık artırıldı, yurt içinde üretilen tarımsal gübrelerin kapıları “neden” kilitlendi, şeker fabrikaları “neden” satıldı, Telekom’a bir kuruş ödemeyen yabancı işbirlikçiye “neden” milyarlar kaptırıldı, eti/ sütü/ yumurtayı üretirken “neden” dövize gereksinim duyuldu?

Bunların “hiç birini”, bu yurdun “ne zor” koşullarında göğüsleyen, ülkenin “para kasasını” özverilerini doruğa çıkararak dolduran işçi, memur, esnaf, dar gelirli yurttaş “istese de/ sorsa da” olanları anlatacak “birini” bulamıyor!

Tersini düşünenler varsa, şu sorunun yanıtını versin: ülkenin “para kasasının” dolu olduğunu herkes söylüyor, peki yüzyirmisekiz milyar dolar ne oldu?

***

“Güven/ saydamlık” olmadan “gerçek” üstü örtülü kalıyor, ne yazık ki!

Üç ay içerisinde ikiye katlanan dövizin, her basamak değişiminde “dış güçler” suçlamasını duymuştuk! Kim olduğu söylenemiyordu! Dış ticaret satışı yapılan Avrupa mıydı, “ekonominiz kötü olduğu için borç istemeye mi geldiniz” sorusunun basın toplantısında sorulduğu Orta Doğu muydu, uzak batı mıydı, uzak doğu muydu “dış güçler” şu ana dek belli olmuş değil! Ancak, her nasıl olduysa, iki saat çerisinde dövizin yüzde otuzun üzerinde değer yitirmesine tanık olduk!

Üreticinin kullandığı tarımsal girdiler üçe/ beşe katlanırken, dar gelirlinin olmazsa/ olmazı “ekmek” fiyatları kabarırken “bu “atak” neden yapılmadığı bilinmesi gerekmez mi?

Yüreklere inen yalımlar nasıl sönecek?

***

Evet, yüreklere inen yalımın koru nasıl söndürülecek?

Yine yazmak istiyorum: yurttaşın sorunu dövizin yükselmesi, borsanın çıtasını yükseltmesi değil, bu konunun uzmanları “varsa bir eksik/ bir yanlış” ortaya çıkarıp çözsünler!

Yurttaş aracına koyduğu yakıtla yapabileceği işe, aldığı aylığı ay sonuna dek yetirmeye, kazancıyla alım gücünü sağlamaya, markete/ pazara çıktığında zorlanmadan “temel gereksinmelerini” almayı istiyor!

Dövizin düşüşünü “bayram” sayanlar/ halaya duranlar, üç ay önce “dövizin” ne kadar olduğunu/ ekmekten ne kadar kopardığını/ alım gücünü ne denli azalttığını/ akaryakıta ne denli zam geldiğini/ yağı-unu kaça aldığını unutmamalı…

Ülkede yaşanan her şeyin bir yansımasının olduğunu gördük!

Sığınmacılar geldi ucuz işçilik/ toplumsal kaygılar, corona virüs korkusuyla yasaklar, dövizde yaşanan çıkışlarla da “bilinmezlikleri/ belirsizlikleri/ bolca zamları” yaşadık!

Daha dün, akaryakıtta “yapılacak” düşüşün pompaya yansıtılmayacağı duyuruldu!

Soru şu:

Peki, döviz inişinde yaşanacak gelişmenin yurttaşa yansıması ne olacak?

231221

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP