“Fiyat artışları makul seviyelerde” tutulabildi mi?

“Fiyat artışları makul seviyelerde” tutulabildi mi?

ABONE OL
27 Ocak 2022 15:43
“Fiyat artışları makul seviyelerde” tutulabildi mi?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Yanlışı mı savunuyorum, eksik mi yazıyorum, anlaştıramıyor muyum; bilmiyorum!

Ülke birçok yönüyle yangın yerine dönmüş, genç işsizlik almış başını gitmiş, üretici artan girdilerden dolayı ne yapacağını şaşırmış, iki gün kar yağınca ulaşım durmuş, “dolar çıkarken zam zorunlu” diyenler/ “düştü indirelim” demekten uzak ediyor, yoksulluk/ yoksunluk büyüyor, birçok yurttaş temel gereksinimini karşılayamıyor…

Pişkinlik, olanları “olumlu” biçimde yorumlamak, yurttaşın yaşadıklarını yadsımak, “iktidara” bu denli bağlı olmak…

Aklıma gelen soru şu:

“Hiç mi sokaktan geçerken sağa/ sola bakmıyorsunuz, hiç mi yakınlarınızdan biri belediye ekmek büfeleri önündeki uzayan kuyruktan söz etmiyor, hiç mi pazar sonunun atılmışlarının olduğu alanlarda olanları duymadınız, hiç mi…”

Her şey güzel, her şey yerinde, piyasada herksin işi tıkırında; başta da üreticinin…

Bu hastalıklı bir anlayıştır!

***

Adana Ticaret Borsası 2022 Yılı Ocak Ayı Olağan Meclis Toplantısını açan Meclis Başkanı Osman Bağış’ın sözleri, “neredeyim” sorusunu sordu ister/ istemez!

Şöyle diyor:

“Ülkemizde arpa ve buğday kuraklıktan en çok etkilenen ürünler olmuştur. TMO hasat döneminde alım yaparak piyasaların rahatlamasını sağlamıştır. Eylül ayından başlayarak besiciler, kanatlı sektörü, makarna ve un fabrikaları uygun fiyata arpa ve buğday vererek piyasaları sübvanse ederek et, tavuk, makarna ve ekmek’te fiyat artışlarını makul seviyelerde tutmayı başarmıştır.”

TMO, hasat döneminde yaptığı alımla piyasayı “nasıl” rahatlatmıştır; bunu tüm tahıl üreticileri bilmek istiyor!

Yeni “ekim” için umut mu oluşturmuştur, girdilerin daha rahat alınmasını mı sağlamıştır, ilaca/ gübreye/ mazota daha rahat ulaşılması için yardımcı mı olunmuştur?

Ayrıca besicilere, kanatlı sektöre, makarna/ un fabrikalarına nasıl bir “sübvanse” uygulanarak destek olunmuştur?

***

Pazarı, sokağı, marketi piyasayı bilenin duyduğunda “beyin incinmesi “ yaşamaması olası değil!

Piyasada son üç/ dört ayda oluşan değişimlerin yurttaşı ne denli sarstığını bilmeme hastalığı…

Tarım üzerine birçok soru önergesi veren CHP’li Ömer Fethi Gürer, bir açıklamasında şu sözlere yer veriyor:

“Toprak Mahsulleri Ofisi 2.250 liradan ekmeklik buğday taban fiyatı verdi, makarnalık buğday için 2.450 lira fiyat açıkladı. Şu anda Gaziantep Borsasında ekmeklik buğdayın tonu 4.950 lira, Konya Borsasında 5.400 lira. Toprak Mahsulleri Ofisi yurt dışından buğday ithaline devam ediyor, 4.750 liradan buğday ithal etti, bunu da 2.650 liradan sanayiciye veriyor…”

Üreticiden 2.250 liraya alacaksınız, dışalımda 4.750 lira ödeyeceksiniz, bu ürünü sanayiciye 2.650 liradan vereceksiniz; kazandırılan, desteklenen kim/ yüzüstü bırakılan kim?

***

Pazar, dedim. Sokak, dedim. Market, dedim…

Ülkemizin verimli topraklarında yetişme özelliği olan buğdayın ununun kilosu on lira, ekmeğinin onbeş lira oldu, bu damı ilgi alanlarında değil, görmemekte ısrarcılar anlamıyorum!

Bağış, “sübvanse ederek et, tavuk, makarna ve ekmekte fiyat artışlarını makul seviyelerde tutmayı başarmıştır” diyor; bu sözün söylenmiş olmasına inanmakta zorlanıyorum.

Emekli maaşı İkibinbeşyüz lira oldu daha yeni, yine asgari ücret bir ay sonra emekçinin eline dörtbinikiyüz lira olarak geçecek, peki “makul” denilen olgu nedir burada?

Bir yıl önce bir lira olan ekmek üç lira, iki lira olan un on lira olmuş; elektriği, doğalgazı da bunlara eklediğinizde “makul” olan nedir; gerçekten bilmek istiyorum!

“Sübvanseden” yararlandığı belirtilen kırmızı etin, tavuk etinin, yumurtanın nasıl “makul” olduğunu da bilmek istiyorum…

***

Aynı toplantıda,  ATB Başkanı Şahin Bilgiç ise yaptığı değerlendirme dışa bağımlılığın yaşamı nasıl zorlaştırdığını dile getirirken şunları söylüyor:

“İhtiyaçlarımızı ithalat yoluyla karşılamak büyük bir felaketi beraberinde getirir. Üretmez isek fakirleşiriz. Bu konuda en etkin yol hükümetimizin üreticiyi rahatlatacak çözüm bulmasından, üreticilerin girdi maliyetlerinin azaltılmasından geçer. Toprağımızın her karışının ekilip biçilmesinden geçer.”

Başkan Bilgiç’in bunu kime söylediğini belli değil!

Buğdayı üreticiden 2.250 liraya alırken, dışalımda 4.750 lira ödeyen, bu ürünü sanayiciye 2.650 liraya vererek yerli üreticiyi kıskaca alan TMO’ya mı söylüyor, yoksa “iktidarın” beceriksiz tarım politikasına mı?

Salon toplantılarında birbirini ağırlayan, birbirlerini alkışlatan, bu kentin yollarında yürümemiş, pazarını/ sokağını bilmeyen/ üreticinin yaşadıklarından uzak “iktidara” yaranmak adına her tür algıyı yapmaktan uzak durmayan odaları, benzer yapılanmaları “bu” düşüncelerinden ötürü gelecekte “çok” konuşacağız kanısındayım…

Şunu yazmaktan, savunmaktan uzak durmayacağım:

“Üretmezsek yoksullaşırız!”

260122

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP