24 Ekim 2024 Perşembe
Özgür KARASAR
Bilgi çağındayız. İstediğimiz her türlü bilgiye bir tuş ya da bir ses dalgası ile yakınız. Yapay zeka ile konuşup dertleşiyoruz. Fikir alıp, tartışabiliyoruz. Önemli olan ne kadar derinliğe sahibiz. Yani ne öğrenmek istediğinizi bilmekte bir bilgi ister. Felsefe mi? Sosyoloji mi? Yoksa magazin mi?
Aksam tüm TV kanallarını geziyorum, sosyal medyayı rutin tarıyorum. Gerçekten bilgiden çok çöplük içinde bir gezintide hissediyorum. Gece uykuya dalmadan bugün yeni bir şey öğrenip öğrenmediğimi kendime soruyorum. Tüm kirli bilgileri süzgeçten geçirip aklımda kalanlardan bir tez üretiyorum.
Şimdi şunu söylemek istiyorum ki CHP’yi konuşmak dünyanın en eğlenceli işi. Çünkü eğlence içinde çokta düşünmeyi gerektirmez. Derinliği yoktur. Herkesin yapabileceği bir şeydir. CHP son zamanlarda gerçek anlamda bana böyle geliyor.
Peki neden? Gençleşen kadrosunu yenileyen bu partinin son hali, neden bu kadar içi boş muhabbetlerle dolu.
Hız dünyamızın problemi. Elimizde olsa dünyanın dönüş suresini 24 saatten daha hızlı hale getireceğiz. 3 dakika önce baktığımız sayfayı 3 dakika sonra unutabiliyoruz. Çok hız insan beyninde kalıcı olmuyor, olmadığı gibi zaman kavramını boşa kullanma nedeni oluyor.
İste yeni gençliğin en büyük sorunu bu. Bu sadece gençliğin değil bir bu devrin insanlarının sorunu.
İnovasyona girmiş bir CHP mi var. Mevcut yöntemleri değiştirmiş ve geliştirmiş midir? Ya da buna donuk adımlar mı atmıştır? Tüzük çalıştayı ile bunu hedeflediklerini düşünüyorum. Ancak yapılan kadın kolları kurultayında gördüklerimiz bundan bahsetmek için çok uzak bir durum. Bu anlayıştan yeni, demokratik bir tüzük beklemek çok inandırıcı gelmiyor.
CHP’nin yeni kadrosunun ülkede tek işinin anket sonuçlarından ibaret olmadığını ve hala yerel seçimlerde ki başarının nasıl olduğunu kavrayamadıklarını, açıklayamadıklarını görüyoruz. Sosyoloji, İletişim Bilimleri ve felsefi hiçbir tartışmanın olmadığını, bunu tartışan medyadaki temsilcilerinin bile bu derinlikte olmadıklarını, sadece magazinsel bir yaklaşımla siyaseti ele aldıklarını maalesef üzülerek izliyoruz. Geleceğin en büyük sorunun ne olduğunu ve bu sorunun çözümü için siyasi hangi önlemler önerdiğini dahi bilmediğimiz bir CHP önümüzde duruyor.
Kolay olan şey, CHP içinde ki tartışmaları konuşmak, kolay olan şey Özgür Özel’in ayağındaki kırığı tartışmak, kolay olan şey Genel başkanlık hayali içinde olanların hayallerini tartışmak. Peki ya yüz yılın değişiminin yol haritası nasıl olacak. İste bunun için kocaman bir balon ortaya koydular. Tüzük çalıştayı ya da kurultayı. Adının önemi yok. Ancak bu kurultay birilerinin koltuklarını sağlama alma kurultayı olacağından hiç şüphem yoktur. Statükocu bir tüzüğün daha da Statükocu olacağı kaygısı taşıyorum. On secimden korkanların kendilerini vaz geçilmez sananların partisi. Milletvekilliği eskiden çok seçkin ve anlamlı bir şeydi. Çünkü bir kentin entelektüel bilgi birikimine ve halkın teveccühüne sahip olanlar milletvekili oluyordu. Üstelik meclisteki sayısının azlığı seçkinliği önemli yapıyordu. Şimdilerde ise en iyi vasıf Genel Başkanın gözüne girmiş, hatta satın alınmış koltuklardan ibaret. Evet temsiliyet yerlerde sürünüyor. Liyakat liyakat diyenlerin liyakatten anladıkları şey, sadece kendi düşünceleri ve istekleri doğrultusunda hareket edecek olan siyasi figüranlar. Bu siyasi figüranlar yaş ve cinsiyet önemi sadece bir manipülasyondan ibaret. Siyaset üretmek ve düşünmek işidir. Bu Platon’dan başlar.
Platon devleti siyaseti iş bölümüne dayandırmıştır. Ne cinsiyete nede yaşa. Ancak erdemli ve ahlaklı olmak bir devlet yöneticisi olmak için en önemli koşuludur.
Ve Platon Devleti yönetecek kişi olarak belirlediği kişinin belli özelliklerini sıralarken, onların bilime düşkün olduğunu, varlığı bütünüyle sevdiklerini, yalan Söylemekten kaçınıp gerçeğin peşinden gittiklerini, beden zevklerini değil ruh Zevklerini aradıklarını, ölçüsüzlük, açgözlülük, korkaklık barındırmadıklarını ve İçlerinde aşağılık hiçbir taraf bulunmaması gerektiğidir.
Oysa günümüzde ki siyasetçilerin ve devlet yöneticilerin şahsi hayatlarında ki ölçüsüzlük insanların gözünün içine sokulmaktadır. Siyasetçiler erdemsiz ve ahlaksız davranışları birer erdem olarak ortaya koymakta ve bu gayri ahlaki durumlardan utanmamaktadırlar. Ne kadar ihale almış, evliyken kaç sevgilisi olmuş vesaire umurlarında değildir.
Siyaset yaş ve cinsiyetten ötede önce ahlak ve erdem işidir. Bunu öğütlemeyen, derinliği ve tartışmaları magazinsel olan bir partinin ipleri kendi ellerinde değil başka güçlerin ellerinde olması kimseyi şaşırtmamalıdır.
Son olarak gelinen durum, her fırsatta eleştirdikleri eski Genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu için randevu yarışına girmiş bir CHP görüyoruz.
Buradan da anlıyoruz ki akıl yaşta değil baştadır. Boş genç bir beyinin her zaman bilge bir dedeye ihtiyacı olacaktır.
İste son zamanlarda Kemal Kılıçdaroğlu’nun yazılarında Platon etkisi gördüğüm için bu yazıyı kaleme aldım.