22 Kasım 2024 Cuma
Gazetecilik yaşamımda 6 Dünya ve 7 Avrupa Şampiyonası izlemiş olan ve iki yıl önce Uluslararası Futboltenisi Federasyonu tarafından, Türk sporuna yaptığım hizmetlerden ötürü ödüllendirilen bir Gazeteci ve Yazar olarak sizlere futbolun güzelliklerini anlatmaya çalışacağım.
Futbol konusundaki anılarım büyük bir kitaba ancak sığar. Türk medya dostlarım ile anılarım arasında özel ilginçlikler de var ama, inşallah bir gün bunları bir kitapta toplarım.
Uluslararası Futboltenisi Federasyonu tarafından, Türk sporuna yaptığım hizmetlerden ötürü ödüllendirilmiştim. Ödülümü ünlü teknik direktör Abdullah Avcı vermişti.
Rusya’da yapılan Dünya Futbol Şampiyonası, dünyadaki tüm futbolseverleri hayal kırıklığına uğrattı ama, Hırvatistan’ın finale kalması biraz olsun heyecan yarattı.
Şampiyonluğu kimin hak ettiği veya etmediği konusuna hiç girmeyeceğim.
Ama, final maçındaki hakemin iki yanlış kararının, Fransa lehine ve Hıvatistan aleyhine çalıştığını rahatlıkla söyleyebilirim.
İlk gol öncesindeki faul kararı hakkında pek iddialı değilim. Ama penaltı konusunda çok iddialıyım. Zira, gerek FİFA ve gerekse UEFA’nın hakemlere talimatı şöyle: Tereddütlüysen düşündüğün kararı verme. Hakem, penaltı pozisyonuna tam 3 defa bakma gereği duydu. Yani tereddütlüydü. O zaman penaltı kararı verilmemeliydi.
Yazık oldu Hırvatistan’a.
Bu nedenle tüm dünyada gönillerin şampiyonu Hırvatistan oldu.
Her zaman yazmışımdır. Avrupa Futbol Şampiyonaları, Dünya Futbol Şampiyonaları gibi renkli olmuyor. Güney Amerikalılar ve Afrikalılar turnuvalara renk katıyor. Özellikle Brezilyalılar şampiyonaların en renkli görüntülerini yaratıyorlar.
Biz Türkler de bu konuda az değiliz ha!
Hiç unutamayacağım bir görüntü de 1982’de İspanya’da yapılan Dünya Futbol Şampiyonasıydı. Bu şampiyonaya Türkiye katılmamıştı. Ama Barcelona’nın Ramblas meydanında gece yarısı şenliklerinde bir grup Beşiktaşlı taraftarın açtıkları Türk ve BJK bayrakları etrafında yapılan danslar beni çok duygulandırmıştı. O fotoğrafı çekme ve Hürriyet’te yayınlama şansı da bana nasip olmuştu.
Spikerler:
Dünya Futbol Şampiyonalarını yayınlayan TRT spikerlerinin çoğu yakın dostlarımdır.
Yıllarını TRT’de geçirmiş olan Levent Özçelik ve Erdoğan Arıkan, daha geçen yıl misafirim olmuşlardı. Onları Hollanda’nın otantik köyü Volendam’a götürdüm ve milli giysileri içinde fotoğraf çektirdim. Dünya Futbol Şampiyonası’nı anlatan Kerem Öncel de dostumdur.
Sağolsunlar, diğer yayın kurumlarında da çalışan bazı spiker arkadaşlarım, Hollanda ve Belçika maçlarının öncesinde beni ararlar ve isimlerin nasıl telaffuz edileceğini sorarlar.
Ben de elimden geldiği kadar yardımcı olurum.
Levent Özçelik ve Erdoğan Arıkan ile Hollanda’nın otantik köyü Volendam’dan bir hatıra.
Ne var ki, bu kez bazı isimler çok yanlış telaffuz edildi. TRT spikerleri, her ne kadar isim telaffuzu hakkında açıklamalar yapıp ‘Bizdeki telaffuz şekli bu’ diye anons ettilerse de, insanların isimlerinin yanlış telaffuz edilmesi hem çok gülünç ve hem de çok ayıp oluyor. Bu konuda Hollanda spikerleri bile şimdilerde büyük özen gösteriyorlar.
Bir zamanlar bizim hakeme ‘Şakir’ diyen Hollandalı spikerler, şimdi ‘Çakır’ demeye başladılar. Belçika’nın Fas asıllı futbolcusu Chadli’ye, bizimkiler yanlış olarak ‘Şadli’ derken, Hollandalı spikerler ‘Çadli’ olarak doğrusunu söylediler. Hollanda alfabesinde ‘ ı’ ve ‘ç’ harfleri olmadığı halde doğru teleffuz yapan Hollandalılar’a karşın bizim spikerler, Belçikalı De Bruyne’ye, ‘De Bruin’ telaffuzunu yakıştırıken, bu isim ‘De Braune’ olarak teleffuz edilmeliydi. Yine Belçikalı futbolcu Alderweireld’ın adı ‘Alderwereld’ olarak teleffuz edilmeliken, bizim spikerler ‘Aldervayrold’ dediler.
Bizim için çok önemli olmadığı sanılan bu durum, aslında çok önemli bir konudur.
Hollanda’da benim soyadımı, ‘Karaki’ ve ‘Karaci’ diye telaffuz edenlere ben ‘Karaçay’ dedirmeyi başarmışımdır.
Televizyonlardaki yanlış telaffuzlar konusunda daha önce de bir yorum yazmıştım.
Bugünkü ortam ile örtüşen o yorumu, şimdiki yorumuma ekliyorum.
50 yıldır yapmakta olduğum gazetecilik geçmişimde, pek çok meslektaşım ile, özellikle yurtdışında çok önemli ve ilginç anılarım olmuştur.
Özellikle Türk sporuna isimlerini altın harflerle yazdırmış olan, kimi ‘merhum’ olmuş, kimi de yaşamakta olan bu dostlarımın isimlerini bu yazımın sonunda sizlere sunacağım.
Şimdi gelelim asıl konumuza.
Spor müsabakalarını TV’lerde anlatan dostlarımın çoğu dil hatası yapıyorlar.
Televizyonculuktaki heyecanın, çoğumuzu strese soktuğunu ve bu nedenle yanlışlar yaptığımızı normal olarak kabul etmeliyiz. Şahsen ben, canlı yayınlarda daha rahat konuşabildiğim halde, band çekimlerinde daha çok hata yapıyorum. Bazı anonslarım üç beş kez tekrar çekiliyor. Bu nedenle, bu konudaki hatalara hiçbir diyeceğim yoktur.
Ne var ki, anlatımlarda bariz Türkçe hatası yapılmaktadır.
Örneğin, pek çok arkadaşımız, son yıllarda ‘kritik’ kelimesini dillerine pelesenk yaptılar.
Kaleye girmekte olan topu büyük bir başarı ile önleyen futbolcunun yaptığına, ‘ Çok kritik bir kurtarış veya hareket’ diyor spiker dostlarımız. ‘Kritik’ vurgulaması üç beş yıldır yapılıyor. Ama yanlış oluyor. Kritik kelimesi dilimize dışarıdan gelmiştir. Hollandaca ve İngilizcede aynı kelime kullanılıyor. Burada maç anlatanlar, bir futbolcunun riskli ve tehlikeli bir hareketine ‘kritik’ derler. Ama nedense, bizdeki spiker dostlar, ‘Muhteşem bir kurtarış’ diyecekleri yerde, ‘Çok kritik bir kurtarış’diyorlar. Medyadaki dilbilimcilerimiz de bu yanlışa hiç ses çıkarmıyorlar.
Spiker dostlarımızın bir yanlışı da, ‘direk’ söyleminde oluyor. Direk, her dilde dik duran destek anlamındadır. Dik duran destek, kereste olabilir. Buna ‘dilme’ de denilebilir. Direk, betondan veya demirden de olabilir.
Yatay olan bir nesneye ‘direk’ denilmez.
Ama nedense bizim spiker dostlarımız, kaledeki iki direğin üzerine yatay olarak yapıştırılmış parçaya ‘üst direk’ diyorlar.
Hollanda’daki spiker ne diyor biliyor musunuz?
‘Lata’ diyor. Ne tesadüftür ki, Hollandacada lataya ‘lat’ deniliyor. Yani bizim spikerlerin ‘üst direk’ dedikleri nesneye yabancılar doğru olarak ‘lata’ diyor.
Şimdi bizimkiler, ‘Bu deyim halk diline yerleşmiştir, değiştiremeyiz’ diyecekler ama, dilimizi yanlış kullanmaktansa, iki direğe üstten bağlanmış nesneye ‘lata’ veya ‘dilme’ demek daha doğru olacak.
Bu konuda da dil bilimcilerimiz ne der bilemem.
Maç anlatımlarında spikerler, ‘Üzüm üzüme baka baka kararır’ misali kopya çekiyorlar.
Örneğin, yuvarlanmakta olan bir topun dışarı çıkmasını isteyen futbolcunun bu hareketi sırasında, ‘Topun çıkmasına izin verdi’ diyorlar. Aslında burada futbolcu izin vermiyor. Topun dışarı çıkmasına göz yumarak sağlıyor. Yani, ‘Topun dışarı çıkmasını sağladı’ demek daha doğru olacak.
Buna benzer hataları çoğaltmam mümkün ama ben fuzuli konuşmalara değinmeyi tercih edeceğim. Spiker arkadaşlarımızın çoğu, TV yayınlarını, radyo yayını sanıyorlar. Kaldı kı, radyo dinleyicisi oyunu görmez, sadece dinler. Bu nedenle spiker radyo yayınında, ‘Sağdan aldı, sola ilerdeki Hasan’a attı’ gibi anlatımlar yapabilir. Ama ne var ki bizim spikerlerimiz aynı anlatımı TV yayınında da yapıyolar. Seyircinin gördüğü şeyi tekrarlamanın ne faydası var? Avrupa’daki TV spikeri maç anlatırken yorum yapar ve sadece futbolcu ismi söyler.
Bir eleştirim de spor yorumcusu dostlarıma: ‘Falan futbolcu bu takıma yakışmaz. Yönetim bu futbolcuyu derhal göndermeli’ gibi, insanın ekmeğiyle oynayacak yorumlardan kaçının lütfen.
Yorumlar sadece teknik konuda olmalı. ‘Futbolcunun şu hatası, bu eksiği var’ denilebilir. Ama bu fuybolcunun kovulmasına yol açacak yorumlardan kaçınmalıyız.
ABD’de yapılan 1994 Dünya Futbol Şampiyonası’ndan bir kupür.
Spor ve spor medyasında tanıdığım, kimi ile çok iyi dost olduğum, kimi ile sadece çay kahve içip veya yemek yediğim alttaki dostların isimlerini, bir saatlik bir uğraş sonunda yazabildim.
Yazamadığım dostlarımdan özür diliyorum.
Erol Simavi (Hürriyet’in eski sahibi), Dinç Bilgin (SABAH’ın eski sahibi), Nezih Demirkent (Hürriyet-DÜNYA), Samim Var – Arap Samim (Hürriyet), Çetin Emeç (Hürriyet), Necmi Tanyolaç (Tercüman), Halit Kıvanç (TRT-Hürriyet), Eşref Aykaç( Hürriyet), Gündüz Kılıç (Hürriyet), Coşkun Özarı (Antrenör-Yorumcu), Tahsin Öztin (Hürriyet), Oktay Ekşi (Hürriyet), Necati Zincirkıran (Günaydın), Gökşin Sipahioğlu (Hürriyet-Sipapress), Mehmet Barlas (Milliyet-Sabah), Mehmet Ali Birand (Milliyet-Kanal D), Bedri Koraman (Milliyet), Nehar Tüblek (Hürriyet), Nuyan Yiğit (Hürriyet-Günaydın), Murat Sertoğlu (Tercüman-Hürriyet), Talay Erker Hürriyet-Sabah-Star), Ali Ulvi Tural (Hürriyet), Kadri Aytaç (Antrenör-Yorumcu),Kenan Akın (Tercüman), Hıncal Uluç (SABAH), İslam Çupi (Tercüman), Togay Bayatlı (Milliyet), Doğan Koloğlu (Hürriyet), Deniz Arman (TRT), Doğan Hızlan (Hürriyet), Hasan Pulur (Milliyet), Ali Şen (F.B.Başkanı-Yorumcu), Özhan Canaydın (G.S. Başkanı), Kenan Onuk (TRT-NTV), Şansal Büyüka (Milliyet-Lig TV), Suat Turker (Hürriyet), Muammer Elveren (Hürriyet), Mehmet Biber (Hürriyet), Fatih Terim (Antrenör-Yorumcu), Bülent Özveren (TRT) , Levent Özçelik (TRT), Fuat Akdağ (NTV), Kemal Belgin (Tercüman), Garbis Keşişoğlu (Hürriyet), Hasan Cemal (Milliyet-Cumhuriyet), Fatih Altaylı (Hürriyet-Haber Türk), Güven Taner (Tercüman), Kamil Başaran (Hürriyet), Ertuğrul Akbay (Günaydın), Hüseyin Kırcalı (Milliyet), Erol Aydın (Tercüman), Erdal Aydın Tercüman), Hasan Sarıçiçek (Türkiye), Necil Ülgen Fanatik), Can Uyguç (Radikal), Turgay Şeren (Antrenör-Yarumcu), Adnan Dincer (Antrenör-Yorumcu), Ali Gümüş (Tercüman), Ali Kırca (TRT-ATV), Ercan Taner (TRT-NTV), İlker Yasin (TRT-Kanal D), Yalçın Çetin (TRT), Abidin Aydoğdu (TRT), Doğan Yıldız (TRT-FOTOSPOR, Akın Göksu (TRT), Tansu Polatkan (TRT), Öztürk Pekin (TRT) Murat Ünlü (TRT), Taylan Uygur (TRT), Orhan Ayhan (Tercüman), Murat Kosova (NTV), Ümit Aktan (TRT), Okay Karacan, (TRT) Alaattin Metin (Hürriyet), Vala Somalı (Hürriyet), Zafer Mutlu (Günaydın-Sabah-Vatan), Büşah Gencer (Sabah-Star), Can Bartu (Futbolcu-Yorumcu), Can Tanrıyar (SHOW TV), Birol Peker (Futbolcu-Yorumcu), Celal Demirbilek (Hürriyet), Ziya Şengül (Futbolcu-Yorumcu), Fikret Ercan (Hürriyet), Şevket Uygun (Tercüman), Onur Belge (Hürriyet), Cem Buba (Hürriyet), Korkut Göze (Hürriyet), Engin Verel(Futbolcu-Yorumcu), Mehmet Şehirli (Hürriyet-Sözcü), Turgay Renklikurt (Tercüman), Tuncer Cebecioğlu (Hürriyet) , Gürkan Bilgiç (Milliyet), Ömer Üründül (Tercüman), Ahmet Altan (Hürriyet Dış haberler), Güntekin Onay (NTV), Doğan Pürsün (Tercüman), Oğuz Tongsir (Milliyet), Faik Çetiner (Tercüman-Kanal 6-Haber Türk), Halil Özer (milliyet-Haber Türk), İzzet Aygün (Günaydın), Atilla Karsan (Günaydın), Volkan Karsan (Hürriyet), İhsan Topaloğlu (Milliyet), Melih Aşık (Milliyet), Meriç Tunca (Star-Hürriyet), Eyüp Karadayı (Hürriyet), Faik Gürses (Günaydın), Esat Yılmaer (Hürriyet), Hayri Ülgen (Hürriyet), Hayri Hiçler (Tercüman), İskender Ayvalık (Hürriyet Adana), Sinan Tanyıldız (Hürriyet Adana) Nezih Alıkş (Milliyet), Özer Yelçe (Milliyet), Bilal Meşe (Milliyet), Nezih Akkutay (Hürriyet), Ersan Çelik (Günaydın), Abdulkadir Yücelman (Cumhuriyet), Mustafa Denizli (Antrenör-Yorumcu), Şenol Güneş (Antrenör -Yorumcu), Nazım Koka (Antrenör-Yorumcu), Metin Türel (Antrenör-Yorumcu), Melih Gümüşbıçak (Show TV-Lig TV), Acun Ilıcalı (Show TV-Kanal 8), Ömer Güvenç (Hürriyet-Lig TV), Kerem Öncel (TRT) Erdoğan Arıkan (TRT), Haluk Şahin (Hürriyet-Bilgi Üniversitesi), Ertuğ Karakullukçu (Hürriyet), Kazım Kanat (Hürriyet), Yılmaz Özdil (Star-Hürriyet-Sözcü), Uğur Dündar (Hürriyet-Sözcü, Bekir Coşkun (Hürriyet-Sözcü), Özkan Saçkan (Günaydın-Sözcü) , Aykut Işıklar (Hürriyet-Bugün), Faruk Zabcı(Hürriyet), Doğan Uluç (Hürriyet), Sıtkı Uluç(Tercüman-AA), Atilla Gökçe (Milliyet), Can Ataklı (Sabah-Vatan), Zakir Barutçu (Star-Olay TV), Veysel Serçe, Ergin Sanver, İlyas Namoğlu (Hürriyet), Yusuf Namoğlu (Futbol hakemi-Yorumcu), İlhan Söyler (Hürriyet), Erman Toroğlu (Futbol hakemi-Yorumcu), Mehmet Tezkan (Star- ATV-Milliyet), Deniz Gökçe (Akşam), Ekrem Dumanlı (Zaman), Güneri Cıvaoğlu (Tercüman-Güneş-Sabah-